tesvik-2083917031-min

Teşvik Nedir? Teşvik Kimlere Verilir?

Teşvik, işletmelerin büyümesini ve istihdamı artırmayı hedefleyen en güçlü ekonomik destek mekanizmalarından biridir. Doğru teşvik programları, girişimcilerin, KOBİ’lerin sürdürülebilir başarıya ulaşmasını kolaylaştırır.

Bir ülkenin ekonomik gücü, üretim kapasitesi ve yatırım ortamı arasındaki dengeye dayanır. Dengeyi kurmanın yolu ise işletmelerin büyümesini destekleyen sürdürülebilir politikalar geliştirmekten geçer. Devletin uyguladığı yatırım teşvikleri ile ekonomik destek programları, üretimi artırmanın yanı sıra istihdamı güçlendiren önemli araçlardır. Kapsamlı bir teşvik sistemi, hem yerli hem de yabancı yatırımcıya güvenli bir zemin sunarak ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlar. Sunulan tüm destek mekanizmaları üretim, istihdam, ihracat, Ar-Ge gibi alanlarda firmalara ciddi bir katkı oluşturur. Sanayi, teknoloji, tarım, hizmet sektörlerinde farklı teşvik türleriyle işletmelerin gelişimi desteklenir, böylece ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmak daha mümkün hale gelir. Gelin, her ölçekten firmanın faydalanabileceği teşviklere birlikte bakalım.

Teşviklerle Büyümenin 5 Güçlü Yolu

Kurumsal ve bireysel yatırımların sürdürülebilir büyüme sağlaması için teşvik programları son derece önemlidir. Programların her biri, kaynakları etkin kullanmak, istihdamı artırmak ve girişimcilik ekosistemini desteklemek için tasarlanır. Böylece kurumlar / girişimciler, hangi adımların kendilerine uygun olduğunu bilerek planlama yaptığında daha etkili sonuçlar elde edebilir. İşte büyümeyi destekleyen beş temel yol!

Yatırım Teşvikleri

Yeni yatırımlar için sağlanan mali destekler, işletmelerin modernizasyon ve kapasite artırma çalışmalarını hızlandırır. İhracat ve e-ihracat teşvikleri de bu kapsamdadır.

İstihdam Teşvikleri

İşverenlerin yeni personel istihdam etmesini kolaylaştıran programlar, işgücü maliyetlerini azaltırken iş gücünün çeşitlenmesini sağlar.

KOBİ Teşvikleri

Küçük/orta ölçekli işletmelere yönelik özel destekler, finansal yükü hafifleterek rekabet avantajı sunar.

Girişimcilik Teşviki

Yeni girişimler için sağlanan hibelerle danışmanlık destekleri, yenilikçi iş fikirlerinin hayata geçirilmesini mümkün hale getirir.

Hibe ve Destek Programları

Hedeflenen projeler için sağlanan doğrudan finansal destekler, işletmelerin risklerini minimize ederek büyüme kapasitelerini artırır.

KOBİ ve Girişimciler için Devlet Destekleri

Teşvik sistemleri, KOBİ’lerle girişimciler için mali ya da teknik açıdan farklı kolaylıklar sunar. Çünkü destekler hem iş kurmayı hem de mevcut işletmelerin büyümesini destekler. Hibe ve destek programları, yeni yatırımların finansmanında hayati rol oynarken yatırım teşvikleri KOBİ’lerin modern ekipman veya teknolojiye erişmesini sağlar. Ayrıca, destekler iş süreçlerinin optimize edilmesine, kurumsal yapıların güçlenmesine yardımcı olur.

Devlet tarafından sunulan desteklerin bir kısmı doğrudan mali yardım şeklindedir, bazıları ise vergi avantajları veya düşük faizli krediler aracılığıyla sağlanır. Öte yandan genç girişimciyseniz girişimcilik teşviki ile kendi iş fikirlerinizi hayata geçirirken deneyimli danışmanlardan eğitim veya rehberlik alabilirsiniz. Dolayısıyla genele bakıldığında teşviklerin girişimcilerin sürdürülebilir bir iş modeli geliştirmesine KOBİ’lerin ise rekabetçi kalmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.

Yatırım ve İstihdam Teşviklerinden Nasıl Yararlanılır?

İşletmeler söz konusu olduğunda asıl mesele büyümek, pazar payını artırmaktır. Bu nedenle yatırım ve istihdam teşvikleri, işletmelerin ekonomik potansiyelini desteklemek için farklı mekanizmalarla sunulur. Ancak doğru planlama için teşviklerden yararlanmak isteyen firmalar, öncelikle ilgili programların kapsamını, başvuru şartlarını incelemelidir.

Başvurular genellikle elektronik ortamda veya ilgili kamu kurumları üzerinden yapılır. İşletme olarak başvuru sürecinde gerekli belgeleri eksiksiz sunmalısınız. Böylece teşvik alma koşullarına uyarak desteklerden maksimum fayda elde edebilirsiniz. Bununla birlikte süreç boyunca hem mali hem de operasyonel planlama yapmanız teşviklerin etkin kullanımını artırıp uzun vadeli büyümenizi kolaylaştırır.

Hibe ve SGK Teşvikleri ile İşinizi Güçlendirin

İşletmelerin finansal yükünü azaltarak yatırım, istihdam kapasitesini artıran diğer destekler ise hibe ve SGK teşvikleridir. Her ikisi de işletmenizin sürdürülebilir büyüme planlarını uygulamasını kolaylaştırır, iş süreçlerinde verimliliği artırır. Teşvik başvuru şartları ise ilgili programın amacına göre belirlendiğinden finansal / idari yeterliliklerinize göre değerlendirilir. Örneğin; SGK teşvikleri istihdam artırıcı uygulamalarla özellikle işçi maliyetlerini düşürürken hibe programları yeni projelerin hayata geçirilmesini destekler. Asgari ücret desteği, işsizlik ödeneği alanlara yönelik teşvik, mesleki yeterliliği olan kadınlara yönelik teşvikler İŞKUR kapsamında sunulur.

Teşvikten Kimler Yararlanabilir?

Teşvikler temel olarak yatırımlarını artırmak, istihdam yaratmak veya iş süreçlerini geliştirmek isteyen kişi ve kurumlara sunulur. Bu desteklerden yararlanacak kişiler / kurumlar, teşvik türüne göre değişiklik gösterebilir, ancak genel çerçeve şu şekilde özetlenebilir:

  • KOBİ’ler (Küçük- Orta Büyüklükteki İşletmeler): İşletmelerin üretim kapasitesini artırmak, teknolojik altyapısını güçlendirmek, yeni yatırımlar yapmak isteyen KOBİ’ler, KOSGEB kapsamında yatırım veya devlet teşvikleri ile çeşitli avantajlardan faydalanabilir.
  • Girişimciler: Yeni iş fikirlerini hayata geçirmek ya da mevcut işlerini geliştirmek isteyen girişimciler, özellikle girişimcilik teşviki ile hibe programlarına başvurabilir.
  • Büyük ölçekli işletmeler- holdingler: Yatırım projeleri için sermaye artırımı, istihdam teşviklerinden yararlanabilir.
  • Sektörel olarak belirlenmiş firmalar: Tarım, sağlık, teknoloji ya da enerji gibi öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, sektörel devlet teşviklerinden fayda sağlayabilir.
  • İstihdam sağlayan firmalar: Yeni personel alımı veya çalışanların belirli eğitimlerden geçirilmesi gibi durumlarda istihdam teşvikleri kullanılabilir.

Teşvik Başvuru Şartları ve Alma Koşulları

Her devlet teşviki, hibe ve destek programları kapsamında başvuru ile kullanım koşulları önceden bildirilir. Teşvik başvuru şartları genellikle başvuru sahibinin faaliyet alanı, yatırım büyüklüğü, istihdam kapasitesi, vergi durumu gibi kriterlere dayanır. Başvuruların kabul edilmesi için belirlenen şartlar ve teşvik alma koşulları genellikle şu çerçevede ilerler:

  • Başvuru süresi / süreci: İlgili teşvik programının resmi platformları üzerinden ilgili tarihler içinde başvuru yapabilirsiniz. Ön incelemeyi geçmeniz ve istenen belgeleri doğru iletmeniz yeterlidir.
  • Sektörle yatırım uygunluğu: Teşvikten yararlanmak için programın belirlediği sektör ile yatırım türüne uygun olmalısınız. Örneğin; KOBİ teşvikleri yalnızca küçük - orta ölçekli firmalar için geçerlidir.
  • İstihdam koşulları: Bazı teşvikler, mevcut çalışan sayısını artırmayı ya da belirli kriterlerde iş gücü istihdam etmeyi şart koşar.
  • Mali/hukuki uygunluk: Şirketlerin vergi borcu bulunmaması, ticari sicil kayıtlarının uygun olması, diğer yasal gereklilikleri yerine getirmesi gerekir.
  • Eğitim: Bazı teşviklerde özellikle yeni iş kurma aşamasında girişimcilik eğitimi aranır. Ücretsiz ve online KOSGEB eğitimine katılarak kısa sürede alabilirsiniz.
  • Raporlama / izleme yükümlülüğü: Teşvik alındıktan sonra yatırımın ya da istihdamın planlanan şekilde kullanıldığını belgelemek için belirli dönemlerde raporlama yapılması gerekir.
e-fatura-reddetme-nedir-nasil-yapilir690x375

E-Fatura Reddetme Nasıl Yapılır?

E-fatura reddetme, dijital fatura süreçlerinde alıcının, kendisine kesilen bir faturayı çeşitli nedenlerle kabul etmemesi anlamına gelir. Bu işlem hem alıcı hem de satıcı açısından resmi bir belgedir ve muhasebe kayıtlarında önemli sonuçlar doğurur. Özellikle hatalı tutar, yanlış ürün ya da hizmet bilgisi, mükellefiyet hatası gibi durumlarda devreye giren bu süreç, işletmelerin e-fatura hata düzeltme işlemleri kapsamında en sık kullandığı yasal yöntemlerden biridir.

E-fatura red süreci, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından belirlenen standartlara göre yürütülür. Bu nedenle reddedilen faturaların yasal geçerliliğini koruyabilmesi için sürecin doğru ve zamanında yapılması gerekir. Aksi halde ticari uyuşmazlıklar veya mali cezalar gündeme gelebilir.

E-Fatura Reddetme İşletmeler İçin Neden Önemlidir?

Elektronik fatura sistemine geçen işletmeler için e-fatura reddetme işlemi, ticari güvenin korunması açısından büyük önem taşır. Geleneksel kâğıt faturada iptal veya iade süreçleri fiziksel belgelerle yürütülürken, dijital ortamda bu işlemler tamamen sistem üzerinden yapılır.

Bir faturayı reddetmek, genellikle alıcının söz konusu mal veya hizmeti teslim almadığını, hatalı kesildiğini veya sözleşme koşullarına uymadığını beyan etmesi anlamına gelir. Bu durum hem ticari hem de hukuki olarak kayıt altına alınır. Özellikle ticari fatura reddi işlemi, iki taraf arasında açık bir iletişim ve belge paylaşımı gerektirir. Böylece yanlış kesilen faturalar iptal edilerek sistemin güvenilirliği korunur.

İşletmeler açısından bakıldığında doğru şekilde yapılan bir e-fatura red süreci hem muhasebe kayıtlarının doğruluğunu sağlar hem de vergi beyanlarında hataların önüne geçer. Bu nedenle her firma, e-fatura süreçlerini yönetirken reddetme ve e-fatura iptal etme adımlarını eksiksiz bilmelidir.

E-Fatura Reddetme Sürecinde Hangi Aksiyonlar Alınmalıdır?

E-fatura red süreci, faturanın türüne göre farklı şekilde ilerler. Türkiye’de iki temel e-fatura türü bulunmaktadır: Ticari fatura ve temel fatura. Her iki türde de reddetme işlemleri farklı yollarla yapılır ve süreler değişiklik gösterebilir.

Ticari fatura reddi, alıcı tarafından sistem üzerinden doğrudan gönderilebilen bir işlemdir. Bu faturalar karşılıklı onay gerektirdiğinden, alıcı, kendisine iletilen faturayı belirli bir süre içinde kabul edebilir ya da reddedebilir.

Ticari faturaların reddi, e-fatura sisteminde aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:

  • Alıcı, GİB portalı veya entegrasyon yazılımı üzerinden faturayı görüntüler.
  • Faturanın içeriği incelenir; hatalı tutar, ürün bilgisi veya teslimat tarihi gibi unsurlar kontrol edilir.
  • Red kararı verilirse, “Reddet” seçeneği ile elektronik olarak e-fatura reddetme işlemi tamamlanır.
  • Sistem otomatik olarak bir “Red Yanıtı” belgesi oluşturur ve bu belge, satıcıya iletilir.

Bu işlem sonrasında fatura reddedilmiş olur ve satıcı taraf, yeni bir düzeltme faturası düzenleyebilir.

Temel fatura red işlemi ise ticari faturalardan farklı olarak sistem üzerinden doğrudan yapılamaz. Çünkü temel fatura türü, alıcı onayı olmadan doğrudan GİB tarafından onaylanır ve karşı tarafa iletilir. Bu nedenle alıcı, temel faturayı sistem üzerinden reddedemez; bunun yerine e-fatura iptal etme sürecini manuel olarak yürütmesi gerekir.

Temel faturayı reddetmek isteyen alıcı, red gerekçesini belirten bir yazılı bildirim hazırlayarak, bunu noter aracılığıyla ya da Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) sistemi üzerinden satıcıya göndermelidir. Bu bildirim, yasal süresi içinde (genellikle 7 gün) yapılmadığı takdirde fatura kabul edilmiş sayılır. Bu nedenle temel fatura kullanan işletmelerin, fatura kontrol süreçlerini dikkatle yürütmeleri ve hatalı faturaları hızlı şekilde tespit etmeleri büyük önem taşır.

E-Fatura Reddetme ile İptal Etme Arasındaki Fark Nedir?

Birçok işletme, e-fatura reddetme ile e-fatura iptal etme kavramlarını karıştırır. Oysa bu iki işlem, hukuki olarak farklı anlamlara gelir.

E-fatura reddetme, alıcının kendisine gönderilen faturayı kabul etmemesi durumudur. Bu işlem faturanın gönderilmesinden sonra gerçekleşir ve faturanın geçerliliğini ortadan kaldırır.

Buna karşın e-fatura iptal etme, genellikle satıcı tarafından yapılan bir işlemdir. Satıcı, sistem üzerinden gönderdiği faturada hata fark ettiğinde, alıcıya ulaşmadan önce iptal edebilir. Fatura gönderildikten sonra hata fark edilirse, red süreci devreye girer.

Kısacası iptal, faturanın sistemde geçerli hale gelmeden önceki aşamasını kapsarken; reddetme, halihazırda gönderilmiş bir faturanın hükümsüz kılınması anlamına gelir.

E-Fatura Reddetme Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

E-fatura nasıl reddedilir sorusu kadar, sürecin nasıl yönetilmesi gerektiği de önemlidir. İşletmelerin bu süreçte dikkat etmesi gereken bazı temel noktalar şunlardır:

  • Fatura kontrolü mutlaka günlük olarak yapılmalıdır.
  • E-fatura red süreci, yasal süre olan 7 gün içinde tamamlanmalıdır.
  • Temel faturalarda reddetme, yalnızca noter veya KEP üzerinden yapılabilir.
  • Red yanıtı gönderildikten sonra sistemde otomatik kayıt oluşturulur ve ayrıca belge düzenlemeye gerek yoktur.
  • Hatalı faturalar için yeni bir düzeltme veya iade faturası kesilmelidir.

Bu adımların dikkatle uygulanması, işletmelerin hem mali hem de hukuki açıdan güvenli bir şekilde işlem yapmasını sağlar.

E-Fatura Hata Düzeltme ve Uygulama Örnekleri

Hatalı kesilen bir faturanın reddedilmesi sonrasında satıcı taraf, durumu düzeltmek için yeni bir fatura düzenleyebilir. Bu durum, e-fatura hata düzeltme sürecinin bir parçasıdır. Yeni düzenlenen fatura, önceki belgenin yerine geçer ve sistem kayıtlarında açık bir şekilde görünür.

Örneğin, yanlış tutarda kesilmiş bir ticari fatura reddi sonrasında, satıcı aynı belge numarasıyla bağlantılı yeni bir fatura kesebilir. Bu sayede hem alıcı hem de satıcı tarafında belgeler eşleşir ve muhasebe kayıtları doğru şekilde tamamlanır.

Bu örnekler, e-fatura sisteminde red işleminin aslında hatalı kayıtların düzeltilmesini sağlayan bir güvenlik mekanizması olduğunu gösterir.

elektronik-belgelerin-türleri-1024x614

EBYS Nedir? Kimler Kullanabilir?

Kurumsal süreçlerde kâğıt kullanımını azaltan EBYS, belgelerin dijital ortamda güvenli şekilde yönetilmesini sağlar. Elektronik belge yönetim sistemi sayesinde kurumlar hem hız kazanır hem de belge güvenliği artırılır.

Kurumsal belgelerin yönetimi, şirket ve kamu kurumları için operasyonel verimliliğin temel taşlarından biridir. Kâğıt belgelerin takibi hem zaman kaybına hem de güvenlik risklerine yol açarken dijital çözümler bu süreci tamamen değiştirir. Özellikle belgelerin dijital ortama taşınmasını sağlayan EBYS, kurumların belgelerini merkezi bir platformda düzenlemesine, izlenmesine, gerektiğinde hızlıca erişmesine imkân tanır. Ancak genel olarak bilinenin aksine yalnızca kâğıt yükünü azaltmakla kalmaz, aynı zamanda belgelerin saklama / takip süreçlerini standartlaştırarak kurumsal işleyişi optimize eder. Böylece modern kurumlar, dijital arşivleme ile belgelerini güvenle depolayarak süreçlerin şeffaf, denetlenebilir olmasını sağlar.

EBYS ile iş akışları hızlanırken belgelerin kaybolma veya yanlış kullanım riski de minimuma indirilir. Ayrıca, elektronik imza entegrasyonu mümkün olduğundan belgeler yasal geçerlilik kazanır. Gelin, yönetim süreçlerinin de modern düzen içinde yürütülmesini sağlayan EBYS avantajlarına birlikte bakalım.

EBYS’nin Kurumsal Süreçlerde Sağladığı Avantajlar

EBYS, belgelerin merkezi platformda toplanmasını ve süreç boyunca izlenmesini sağlayan kapsamlı elektronik belge yönetim sistemi demektir. Dolayısıyla kurumsal belgelerin dijital ortamda yönetilmesi, kurumların iş süreçlerini büyük ölçüde kolaylaştırır. Belgelerin sınıflandırılması, depolanması, erişim haklarının yönetilmesi gibi işleyiş özellikleriyle kurumsal iş süreçlerini standartlaştırır, kurumsal belge yönetimi süreçlerini daha kontrollü hale getirir. Ayrıca sağladığı belge güvenliği ile yetkisiz erişim riskleri en aza indirilir, kurum içi onay mekanizmaları etkin şekilde çalışır. Belgelerin kaybolma veya yanlış kullanım riskini azaltırken kurum içi onay ve denetim mekanizmalarını etkinleştirir. Diğer EBYS avantajları ise şöyledir:

  • Belgelerin merkezi olarak yönetilmesi, tüm kullanıcılar tarafından hızlı erişim imkânı sunar.
  • İş süreçlerinin dijital ortamda izlenmesiyle operasyonlar şeffaf, denetlenebilir hale gelir.
  • Otomatik sınıflandırma, yetki yönetimi sayesinde belgeler yalnızca yetkililer tarafından erişilebilir.
  • Kâğıt kullanımının azaltılması, dijital arşivleme ile çevresel sürdürülebilirlik sağlanır.
  • İş akışlarının otomatik planlanması, sorumlulukların netleşmesini, verimliliğin artmasını kolaylaştırır.
  • Yasal gerekliliklere uygun kurumsal belge yönetimi süreçleri de desteklenir.

EBYS Kullanıcıları ve Dijital Dönüşümün Etki Alanları

EBYS kullanıcıları, belge yönetimi ile iş süreçlerini dijital ortamda yürütmek isteyen kurum / kuruluşlardır. Çünkü kamu ile özel sektörde EBYS kullanımı farklı ölçeklerdeki kurumlara farklı özellikler sunar. Yani sistemden hem belge yönetimi hem de iş akışını optimize etme amacıyla yararlanabilirsiniz. Ayrıca süreçlerin denetlenebilir ve güvenli olmasını sağladığından tercih edilme oranı epey yüksektir. EBYS kullanım alanları ve kullanıcı grupları ise şöyledir:

  • Kamu kurumları: Devlet daireleri, belediyeler, üniversiteler belgeleri düzenli şekilde yönetip işlem kayıtlarını izleyerek kurumsal hesap verebilirliği artırmak amacıyla kullanır.
  • Özel sektör: Şirketler, holdingler, finans kuruluşları belgelerin güvenli saklanmasını sağlar, iş akışlarını dijital ortamda düzenler, operasyonel verimliliği yükseltebilir.
  • Hukuk / danışmanlık firmaları: Sözleşmeler, hukuki belgeler, müvekkil evrakları güvenle depolanır, hızlı erişim mümkün olduğundan süreçler izlenebilir.
  • Sağlık sektörü: Hasta dosyaları, raporlar, tıbbi belgeler merkezi platform üzerinden güvenle saklanır, ilgili personel belgeleri hızlıca ulaşabileceğinden işlemler etkin şekilde yürütülür.
  • Eğitim kurumları: Öğrenci kayıtları, sınav belgeleri, idari evraklar dijital arşivde tutulabilir. Gerektiğinde hızlı erişim sağlanır.

EBYS ile Belge Güvenliği ve Elektronik İmza Entegrasyonu

EBYS, belge güvenliği sağlamak için merkezi platform üzerinden işlem yapar. Böylece belgelerin türlerine göre sınıflandırılmasını, her belgenin işlem geçmişinin kaydedilmesini mümkün kılar. Erişim yetkileri kullanıcı bazında tanımlandığından yalnızca yetkili kişiler belgeleri görüntüler, düzenler veya paylaşır. Yani etkisiz erişimi minimuma indirir, giriş denemelerini de kaydeder, gerektiğinde raporlar üretir. Dolayısıyla belgelerin üzerinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin takip edilebilmesini sağlar, kayıt altına alınan her adım denetlenebilir hale gelir.

Elektronik imza entegrasyonu ise belgelerin yasal geçerliliğini güvence altına alır. EBYS içerisinde imzalanan belgeler, imza sahibinin kimliği ile ilişkilendirilir, en önemlisi zaman damgası ile belgeler doğrulanabilir. Dijital ortamda imzalanan / onaylanan belgeler, işlemlerin sırasını ve kimler tarafından imzalandığını gösteren kayıtlarla birlikte saklanır.

Dijital Arşivleme ve Kurumsal Belge Yönetiminde EBYS’in Rolü

Dijital arşivleme, en başta herhangi bir belgeye ulaşılmasının en kolay halidir. Çünkü EBYS tüm belgelerin dijital platformda arşivlenmesini, ihtiyaç halinde kısa bir aramayla bulunmasını mümkün kılar. Ayrıca dijital ortamda belgelerin yedeklenmesini, türlerine göre indekslenmesini otomatik olarak yönetir. Böylece manuel arşivlemeye kıyasla belge kaybıyla hata riski büyük ölçüde azalacaktır. Kullanırken belgelerin dosya tipine, oluşturulma tarihine veya departmana göre sıralanmasını sağlayarak arama süreçlerini kolaylaştırabilmeniz de mümkün.

Kurumsal belge yönetiminde EBYS, belgelerin sadece depolanmasını değil, aynı zamanda iş akışlarına entegrasyonunu da yönetir. Onay süreçleriyle belge dolaşımını dijital ortamda takip edebilirsiniz. Belgeler üzerindeki yetkiler ve düzenleme izinleri de sistem tarafından yönetilir. Bu daha çok kurumların belgelerle ilgili operasyonel işlemleri merkezileştirmesini, kayıt altına alınan her adımın izlenmesini sağlar. Ayrıca EBYS yasal düzenlemelere uygun şekilde belge yönetimini destekler, yani resmi süreçlerinizi standart çerçevede yürütebilirsiniz.

blog_ici_gorsel_banka_sigorta_muameleleri_vergisi

BSMV Nedir?

Finansal işlemlerde önemli bir yere sahip olan BSMV, banka ve sigorta hizmetleri üzerinden alınan özel bir vergidir. Ekonomik düzenin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşır.

Her gün yapılan havale, kredi kullanımı ya da sigorta primi ödemesi. Hepsi aslında ekonominin arka planında sessizce işleyen mekanizmanın parçasıdır. Ancak günlük banka ile sigorta işlemleri sırasında farkında olmadan ödediğiniz gizli vergiler olabilir. Banka sigorta muameleleri vergisi olarak bilinen BSMV, bu finansal hareketlerin görünmeyen paydaşıdır. Dolayısıyla finansal dünyada çok konuşulur, fakat pek az kişinin tam olarak anlamını bildiği bir kavramdır. Kimi zaman kredi faizi içinde, kimi zaman mevduat gelirlerinde veya sigorta poliçelerinde yer alır, fakat çoğu zaman fark edilmeden ödenir. Örneğin; banka ya da sigorta işlemi yaptığınızda %5 – %15 oranında BSMV kesintisi ile karşılaşabilirsiniz. Gelin, banka işlemlerinden sigorta primlerine kadar finansal işlemlerinizin gizli maliyetini birlikte keşfedelim.

BSMV Nedir? Finansal İşlemlerde Ne İşe Yarar?

Finansal sistemde görünmez mali düzenleyici görevi üstlenen BSMV, bankalar ve sigorta şirketleri aracılığıyla yapılan işlemler sonucunda alınan vergi türüdür. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca, bu kurumların yaptıkları işlemler karşılığında nakden veya hesaben elde ettikleri tutarlar üzerinden banka sigorta muameleleri vergisi hesaplanır. Uygulama, mevduat işlemlerinden kredi hizmetlerine, sigorta poliçelerinden döviz işlemlerine kadar geniş alanı kapsar. Yani BSMV, bireylerin / kurumların her finansal adımında dolaylı olarak devreye giren bir vergi mekanizmasıdır.

Ekonomik yapıda finansal işlemler vergisi niteliği taşıyan uygulama, kamu gelirlerinin önemli kısmını oluşturur. Çünkü bankalar, kredi, faiz veya komisyon gelirleri üzerinden tahsil ettikleri BSMV kesintisi ile devlet adına yükümlülüklerini yerine getirir. Dolayısıyla hem finansal aracılık maliyetlerini belirler hem de ekonomik faaliyetlerin vergisel boyutuna denge getirir. Kısaca BSMV oranları görünürde küçük uygulanmasına rağmen finansal sistemin sürdürülebilirliği açısından stratejik role sahiptir. Bankalar, müşterilerine sundukları krediler, mevduat faizleri, komisyon ve sigorta işlemleri karşılığında elde ettikleri gelir üzerinden BSMV’yi hesaplayıp tahsil eder. Finansal işlemlerde maliyetin içselleştirilmesini sağlar.

Hangi İşlemlerden BSMV Alınır?

Her finansal işlem kendi içinde farklı bir mali yük taşır. BSMV, bu maliyetin görünmeyen bileşeni olarak banka ve sigorta hizmetleri kapsamında yapılan birçok işlemden tahsil edilir. Yani çok sayıda işlem, dolaylı ya da doğrudan biçimde BSMV kapsamına girer. Çünkü yasal düzenlemeler doğrultusunda banka sigorta muameleleri vergisi, sadece alınan faiz veya prim geliri üzerinden değil, aynı zamanda işlem ücreti, komisyon, hizmet bedeli niteliği taşıyan işlemler için de uygulanır. Vergilendirilen unsur, işlemin kendisinden ziyade bu işlemler sonucunda doğan kazançtan kaynaklanır. Bu nedenle BSMV yalnızca belirli işlem türüne bağlı kalmaz, farklı finansal faaliyetlerin tamamında etkisini gösterir. Bankalar ile sigorta şirketleri, kendi gelirleri üzerinden vergiyi hesaplayıp devlete aktarır. BSMV kesintisi yapılan işlemler ve istisnalar ise şunlardır:

  • Banka ve sigorta şirketlerinin tüm muameleleri: Her ne şekilde olursa olsun yapılan muameleler dolayısıyla lehlerine nakden / hesaben alınan paralar (Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki işlemler hariç).
  • Bankerlerin banka muamele ile hizmetleri: Kendileri / başkaları hesabına menkul kıymet alıp satma, alım-satıma aracılık, menkul kıymet karşılığı borç ödeme taahhüdü faaliyetlerinden elde edilen gelirler.
  • Mevduat faizi, benzeri menfaatler: Sürekli para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları faiz veya menfaatlerden aldıkları komisyon, ücret, hizmet karşılıkları.
  • 90 Sayılı KHK’ye göre ikraz işleri: Bu işlemleri esas iştigal konusu yapanlar banker sayılır (altın alım-satımı münhasıran yapanlar hariç).
  • Kambiyo alım-satım muameleleri: Döviz satış tutarları (fiziki teslimatlı vadeli/opsiyon/forward/swap işlemleri dahil, oran %0, lehe fark üzerinden ek %5 hesaplanmaz).
  • Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri: Düzenlenme ve alım-satım dolayısıyla lehe alınan paralar. Borsa dışı işlemlerde nakdi uzlaşıda %5 BSMV, fiziki teslimatta kambiyo olarak %0.
  • Forward işlemleri: Dövize ya da finansal varlığa dayalı sözleşmelerde lehe alınan paralar. Fiziki teslimatta %0, nakdi uzlaşıda %5.
  • Swap işlemleri: Para swapı, faiz swapı, çapraz döviz swaplarında lehe alınan paralar. Fiziki teslimatta %0, nakdi uzlaşıda %5. Ara faizler vade sonunda netleştirilir, zarar mahsup edilemez.
  • Opsiyon işlemleri: Borsada olmayan sözleşmelerde lehe alınan paralar, opsiyon primleri. Sözleşme tarihinde %5, matrah kullanım fiyatı farkından prim indirilerek hesaplanır, fiziki teslimatta %0.
  • Kaldıraçlı alım-satım (foreks) işlemleri: Banka, banker, sigorta veya yetkili kuruluşlarca yapılan işlemlerde lehe alınan paralar. Fiziki olmayan işlemlerde %5 BSMV uygulanır, borsada olsa dahi istisna dışıdır.

BSMV Oranları Nasıl Belirlenir? Kesinti Nasıl Olur?

Uygulama esaslarını yayımlayan BSMV tebliği hükümleri, hangi işlemin hangi orana tabi olduğunu, fiziki teslim ile nakdi uzlaşı ayrımını netleştirdiği için tebliğlerle belirlenen oranlar ve işlem türleri çerçevesinde uygulanır. Örneğin; fiziki teslim gerektiren kambiyo, bazı vadeli işlemlerde genelde %0 oran uygulanırken nakdi uzlaşı ile sonuçlanan vadeli/opsiyon/forward/swap ve kaldıraçlı alım‑satım işlemlerinde standart olarak %5 oran devreye girer. Sigorta poliçeleri reasürans işlemleri ile sigorta acentelerinin komisyonları ise 1 Temmuz 2023 itibarıyla BSMV oranı %10 yerine %15 olarak hesaplanır.

Borsa içi/borsa dışı ayrımı ve sözleşme türü tebliğde açıkça belirtilir. Oran tayininde işlem niteliğinde ise lehe alınan tutarın mahiyeti (prim, fark, komisyon vb.), işlemin sözleşme/uzlaşı biçimi esas alınır. Düzenleme sayesinde uygulamada tutarlılıkla hukuki açıklık sağlanmış olur.

BSMV hesaplama genelde “matrah × oran” formülüyle yapılır. Örneğin; mevduat işlemleri vergisi kapsamındaki faiz ödemelerinde vergi, ödenen faiz tutarı üzerinden hesaplanır, banka tarafından kaynakta tevkif edilir. Benzer şekilde kredi işlemleri BSMV uygulamasında bankanın elde ettiği faiz, komisyon ya da lehe kalan tutar matrahı oluşturur.

Swap, forward veya opsiyonlarda ise ara faizlerin / primlerin nasıl matraha dahil edileceği, zarar mahsup edilip edilmeyeceği gibi uygulama detayları tebliğdeki bilgilere göre hesaplanır. Bankalar da bu kurallara göre dönemsel netleştirme ile kaynakta kesinti yapar, beyana/ödeme akışına uygun şekilde devlete aktarır.