demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Gider Pusulası Nedir? Ne Zaman Kullanılır?

İş hayatında ve ticari ilişkilerde, alım satımların ispatlanması, sürecin muhasebe kayıtlarına girmesi ve vergiye konu edilebilmesi adına faturalar büyük önem taşır. Ancak fatura kesilebilmesi için fatura alıcısının vergi mükellefi olması şartı aranır. Peki, ticari faaliyetleri sonrasında fatura kesmek durumunda olan işletmeler mal ya da hizmet aldığı karşı taraf vergi mükellefi değil ne yapıyor? Siz de serbest meslek çalışanları, freelancerlar gibi vergi mükellefi olmayan çalışanları ve bu kişilerden hizmet alanları ilgilendiren gider pusulası hakkında daha fazla bilgi için detayları inceleyebilirsiniz.

Gider Pusulası Nedir?

Gider pusulası, vergi mükellefi olan işletmelerin vergi ödemekle yükümlü olan bireylerden aldıkları mal ve hizmetleri belgelendirmek amacıyla kesilen bir fatura türüdür. İşlemin muhasebeleştirilmesi yani kayıt altına alınması, kazançların vergilendirilmesi, anlaşmazlık durumunda bir ispat olarak kullanılması açısından gider pusulası yaygın olarak kullanılan bir belge türüdür.

Gider Pusulası Nasıl Düzenlenir?

İşletmeler vergi mükellefi olmayan taraflarla yaptıkları mal veya hizmet alışverişinde gider pusulası oluşturmak için aşağıdaki adımları izlemelidir:

  • Gider pusulasının fiziksel olarak temin edilebilmesi için Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan matbaalardan bastırabilir. Kırtasiyelerde veya internet üzerinde satılan boş gider pusulası defterleri noterde onaylatılmak suretiyle de kullanılabilir.
  • Gider pusulaları 2 nüsha şeklinde olmalıdır. Gider pusulası kesildikten sonra nüshalar alıcıya imzalattırılmalıdır ve ilk nüsha satıcıya verilirken ikinci nüsha da vergi mükellefi olan tarafta kalır.

Gider pusulalarında konu olan hizmetin ya da malın mahiyeti, cinsi, adedi, fiyatı, tutarı bulunmalıdır. Vergi oranı ve net vergi tutarına ek olarak işi tarafların isim ve soyisimleri ve tüzel kişi ise ünvanları ve adresleri de eklenir. Gider pusulasının düzenlenme tarihi de belge üzerinde yer almalıdır.

Gider Pusulası Hangi Durumlarda Düzenlenir?

Gider pusulası, alıcıların normalde satıcıdan alması gereken fatura yerine alışverişi belgelemek için kendi düzenledikleri bir tür faturadır. Örneğin; işletmenizde küçük bir hasarı tamir etmesi için bir tesisatçı ile anlaştınız. Tesisatçı bir şirkete bağlı çalışmadığı ya da kendi şirketi olmadığı durumlarda size fatura kesemez. Fakat sizin tesisatçıya yapacağınız ödemeyi ticari hesaplarınızdan yapmak ve belgeleme zorunluluğunuz var. Bu durumlarda hesabınızdan para çıkışını faturayla kapatmak yerinde kestiğiniz gider pusulası ile kapatabilirsiniz. Bir başka deyişle gider pusulası yapmış olduğunuz ödemeyi muhasebe kayıtlarına geçirmenizi sağlar. Gider faturası düzenlenebilecek durumları şöyle özetlemek mümkün:

  • Hizmet alınan ya da malını satın aldığınız kişinin vergi mükellefi olmadığı durumlarda
  • Yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan istisnalar kapsamına giren satıcılardan alım yapıldığında
  • Serbest meslek çalışanlarından yapılan alımlarda yapılan arizi ödemelerde

Ödemeler, banka havalesi yoluyla ya da PTT aracılığıyla yapıldığı durumlar alınan dekont gider pusulası yerine geçebilir. Ancak dekont üzerinde alınan hizmet ya da satın alınan mala dair işin mahiyeti, tutarı, miktarı, ücreti ve adres gibi bilgiler bulunmadığı için bazı durumlarda sorunla karşılaşabilirsiniz.

Gider Pusulası Ne zaman Düzenlenir?

Gider pusulası, hizmet ya da mal alım işlemlerinde satıcı size ürün teslimatı veya hizmeti verdikten sonra yapılır. Gelir Vergisi Kanunu’na göre gider pusulasının alışveriş tamamlandıktan sonraki 7 gündür. Bu tarihler dışında düzenlenen faturalar geçersizdir.

Gider Pusulası Oranları

Gider pusulası düzenleme işlemi ile kazanca dair gelir vergisi niteliği taşıyan kesintiler uygulanır. Stopaj adı verilen bu kesintiler faturayı kesen tarafından ödenir. Ancak bazı durumlarda satıcı ile alıcı arasındaki anlaşmaya göre taraflar arasında çeşitli oranlarda pay edilebilir. Ancak devlete ödenen yasal stopaj oranları tutar üzerinden hesaplanır ve aşağıdaki gibidir:

  • Alımı söz konusu olan mal hurda statüsünde ise kesinti oranı %2’dir. Diğer mal statüsündeki alımlarda da %2 kesinti uygulanır.
  • Vergi yükümlülüğü olmayan bir satıcı, tüzel ya da gerçek kişi adına satış yapmıyorsa komisyon ve prim ödemelerinden yüzde 20 gider pusulası stopajı alınır.
  • Dokuma ürünleri ve örgü, nakış işleri, süpürge, sepet, hasır gibi el işleri, çarşaf, havlu, kilim ve benzeri eşya ve benzeri mal için ödenen ücretlerden veya üretimine ödenen hizmet bedellerinden %2 kesinti yapılır.
  • Diğer hizmet statüsündeki alımlarda kesinti oranı %5 olarak uygulanırken ürün ve hizmet bedelinin ayrılmaz ise kesinti %10’dur.

Ayrıca malın kimlerden ve ne şekilde alındığına göre düzenlenen gider pusulası ve benzeri belgelerde uygulanacak kesintileri bulabilirsiniz.

Arizi Ödemelerde:

    • Esnaflar için gider pusulası oranları: %2, %5, %10

    • Serbest meslek için gider pusulası oranları: %17, %20

    • Ücretlilerde bordro üzerindeki gelir vergisi kademeleri (%15, %20, %27, %35) uygulanır.

Devamlı ödemelerde ise:

    • Esnaflar için gider pusulası oranları: %2, %5, %10

    • Serbest Meslek erbapları için Serbest Meslek Makbuzu (Smm) kesintisi: %17, %20

    • Ücretlilerde bordro üzerindeki gelir vergisi kademeleri (%15, %20, %27, %35) uygulanır.

      İşletmenizin dijital dönüşümüne öncülük eden çözümler için Orka Bilgisayar’ın e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-SMM, e-İrsaliye gibi kurumsal muhasebe yazılımlarını ve dijital çözümlerini inceleyebilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Sigorta Primi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyasında da çeşitli sigorta uygulamaları bulunur. Bunlardan biri de sigorta primidir. Çalışanları çeşitli risklere karşı koruyan bu sistem işçilerin devlet tarafından sağlanan sağlık hizmetlerinden faydalanmasına ve emeklilik hakkı elde etmesine olanak tanır. Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenen prim çalışan ve işveren katkısı olmak üzere ikiye ayrılır. Sigorta primi belirli bir gün sayısına sahip olup ödenmeye devam ettikçe işleyen bir sisteme dahildir. Peki, sigorta primi nedir ve nasıl hesaplanır? Gelin sigorta primine dair merak edilen başlıklara yakından bakalım.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi işverenlerin maliyet kalemlerinden biri olup her ay ödenmesi gereken belirli bir tutardan oluşur. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da çalışma izni bulunan her yabancı uyruklu çalışan iş hayatında çalışmaya başladığı günden itibaren sigorta primi ödemesi yapmak zorundadır. İlgili prim işverenler tarafından ödenir ve çalışanın brüt maaşı üzerinden hesaplanır. Sigorta priminin tutarı ve ödemelerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi çalışanın ileride emekli maaşı tutarını ve emeklilik zamanını yakından etkiler.

Sigorta primleri çalışanların iş yerinde çalıştığı süre boyunca SGK’ya ödenir. Çalışan işten ayrıldığında prim ödemeleri ve dolayısıyla sigorta da kesintiye uğrar. Sigorta prim tutarının asgari sınırı devlet tarafından belirlenen brüt asgari ücrete göre hesaplanır. 2023 yılı için ilgili taban tutar 3577 TL iken tavan tutar ise 26831 TL olarak belirlenmiştir.

Sigorta Primi Nasıl Hesaplanır?

Sigorta prim tutarları her sene belirlenen alt sınıra göre değişiklik gösterir. Prim ödemelerinde çalışanın brüt maaşı ve ek ödemeleri üzerinden ödenmesi gereken tutar hesaplanır. Brüt ücret tutarları ise önceden kabul edilen prim oranları ile çarpılır ve çalışanın sigorta prim ücreti bulunur. Buna göre belirlenen oranlar aşağıdaki gibidir:

  • İşveren işsizlik oranı %2
  • Çalışan sigorta prim oranı %14
  • Çalışan işsizlik oranı %1
  • İşveren pay oranı %20,5

İndirimsiz olarak hesaplanan primler aylık brüt maaşın %37,5’ine karşılık gelir. Eğer işveren güncel teşvik oranlarından yararlanırsa işveren prim tutar toplamı %22,5’ten 17,5’e düşer. Güncel teşviklerden faydalanmak için ise işveren aşağıdaki gereklilikleri yerine getirmelidir:

  • Şirkette kayıt dışı çalışan bulunmaması
  • SGK ödemelerinin her ay düzenli olarak ödenmesi
  • Şirketin SGK’ya prim borcu bulunmaması
  • Primlerin her ay tam zamanında ödenmesi

Tüm bu oranlar göz önüne alındığında ise 10.000 TL maaş alan bir çalışan SGK primi olarak 3750 TL öder. Bu tutarın çalışan prim oranı ve çalışan işsizlik oranı tutarı olan 1500 TL’si çalışan maaşından kesilirken işveren işsizlik oranı ve pay tutarı olan 2250 TL ise işveren tarafından SGK’ya ödenir. Sigorta primleri hesaplanırken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri prim ödemelerinin net değil, brüt maaş üzerinden yapılmasıdır.

Sigorta Prim Günü Nasıl Hesaplanır?

Çalışanın iş yerinde işe başladığı günden itibaren çalıştığı toplam gün sayısına göre hesaplanan sigorta prim günü, çalışanlar tarafından e-devlet üzerinden düzenli olarak takip edilebilir. Sigorta prim günü hesaplamasında ayın toplam kaç gün olduğu dikkate alınmaz. İlgili ödemeler her ay 30 gün üzerinden hesaplanır. Eğer çalışan bir aylık dönem boyunca bazı günlerde çalışmadıysa ve bu günler için ücret almadıysa o zaman aylık prim ödemelerinde bu günler hesap dışında bırakılarak ödeme yapılır. Part time olarak bir şirkette çalışan kişilerin sigorta primi ücreti ise çalışılan gün sayısı esas alınarak gerçekleştirilir.

Siz de şirketinizde aktif olarak çalışan kişilerin sigorta prim ödemelerini Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım çözümleri ile kolayca hesaplayabilir ve SGK ödemelerini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca Orka Bilgisayar’ın e-fatura, e-defter ve insan kaynakları çözümlerini de inceleyerek tüm belgelerinizi tek bir platform üzerinden yönetebilir, dijital dönüşüm imkanlarından yararlanabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Kolektif Şirket Nedir?

Ticari hayatta faaliyet göstermek isteyen kişilerin bir tüzel kişi aracılığıyla bunu yapmaları gerekir. Ticaret yapmak, diğer bir deyişle mal ve hizmet sağlamak isteyen kişiler Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında bir şirket kurarak bunu gerçekleştirebilirler. Kanuna göre kurulabilecek birden fazla şirket çeşidi vardır. Kolektif şirket bunlardan bir tanesidir. Peki kolektif şirket ne demek? Gelin, merak ettiğiniz tüm detaylara bir göz atın.

Koleftik Şirket Nedir?

İmza sirküleri resmi olarak kabul gören bir evrak olduğu için devlet kurumlarındaki işlemlerde son derece önemlidir. Bir şirket tarafından yapılan başvurularda devlet kurumları yetkili kişinin imza sirkülerini de talep eder. Böylece sunulan evraklarda bulunan imzanın gerçekten yetkili kişi tarafından atılıp atılmadığı kontrol edilebilir. Bu kontrol ve teyit etme işlemi özel şirketler arasında da olabilir. Örneğin tedarikçisi ile sözleşme imzalamak isteyen bir şirket de imza sirkülerini dosya içeriğine dahil edebilir. İmza sirkülerinin en önemli işlevlerinden biri ise sahte belge düzenlenmesi için bir engel oluşturmasıdır. Şirketler adına yapılabilecek asılsız işlemler imza sirküleri sayesinde ortaya çıkabilir. Bunun sonucu olarak da şirketler hem itibar hem malî düzen açısından yaşayabilecekleri problemlere karşı korunmuş olur. İmza sirküleri sayesinde önemli görevler ancak yetki sahibi kişiler tarafından yerine getirilir.

Kolektif Şirket Kaç Kişiyle Kurulur?

Kolektif şirket kurmak için en az 2 ortağın bulunması gerekir. 2 veya daha fazla gerçek kişi bir araya gelerek bir ticari faaliyeti gerçekleştirmek amacıyla kolektif şirket kurabilirler. Ortak sayısı bakımından herhangi bir üst sınırlama bulunmamakla birlikte uygulamada genellikle en fazla 4-5 kişiyle kurulan kolektif şirketler görülür.

Kolektif Şirket Özellikleri

Kolektif şirketlerin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Kendi tüzel kişiliği olan kolektif şirketler şahıs şirketidir.
  • Şirketin öz sermayesini ortaklar karşılar. Minimum bir sermaye tutarı yoktur. Ortaklar diledikleri miktarda sermaye koyarak kolektif şirket kurabilirler.
  • Şirketin hem borçlarından hem de alacaklarından ortaklar tüm malvarlıklarıyla sorumludur. Şirket tüzel kişiliği ile ortaklar arasında yasal bir ayrım yoktur. Bu özelliği nedeniyle kolektif şirketler genellikle aile şirketleri olarak karşımıza çıkar.
  • Şirket ortaklarının sorumlulukları ortaya koydukları sermaye ile doğru orantılı olarak belirlenir. Borçlar nedeniyle doğan sorumluluk ortakların pay oranları dikkate alınarak belirlenir. Diğer bir deyişle daha fazla sermaye koyan ortağın sorumluluğu daha fazla olur.
  • Şirket kuruluşu için yazılı bir kuruluş sözleşmesi hazırlanması gerekir. Ortakların ismi, taahhüt ettikleri sermaye ve şirketin faaliyet alanları gibi bilgileri içeren şirket kuruluş sözleşmesi noter tarafından onaylanmalıdır.
  • Kural olarak tüm ortaklar şirket yönetiminde eşit söz hakkına sahiptir. Öte yandan şirket sözleşmesi ile yönetim konusunda farklı bir düzenleme getirilmesi mümkündür.
  • Tüm ortaklar şirkete ait belgeleri, bilançoları ve diğer evrakları inceleyerek denetim yapma hakkına sahiptir.

Kolektif Şirket Özellikleri

Kolektif şirket kuruluşunda ortaklar belirli bir sermaye taahhüdünde bulunur. Sermaye taahhütleri nakit olarak tamamen ödendiği zaman şirketin kuruluş bilançosu buna göre hazırlanır.

Örneğin A ve B şahısları bir araya gelerek bir AB kolektif şirketini kurmaya karar vermiş olsun. Her 2 ortak da eşit şekilde 20.000- TL sermaye taahhüdünde bulunmuş. Ortakların sermaye taahhütlerinin kaydı için “501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı” ile “500 Sermaye Hesabı” kullanılır:

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.  501.01 Ortak M.S Taahhüt Hs. 20.000  501.02 Ortak M.Ö Taahhüt Hs. 20.000                                                                   500 SERMAYE HS.                                                                        500.01 Ortak M.S Ser.Hs. 20.000.¬                                                                        500.02 Ortak M.Ö Ser.Hs.20.000.¬ 40.000 40.000
100 KASA HS  100.01 ₺ Kasa HS.                                                                                                                    501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS                                                                    501.01 M.S Taahhüt HS. 20.000                                                                          501.02M.Ö Taahhüt HS. 20.000 40.000 40.000

Bu kayıtlar sonrasında ortaklar sermaye taahhütlerini yerine getirir ve muhasebe kayıtları yapılır.

Orka Bilgisayar olarak ticaret ve muhasebe alanında sektöre özel çözümler sunuyoruz. Siz de ticaret hayatına atılmak ve kolektif şirketinizin e-fatura, e-defter, muhasebe programı ve insan kaynakları gibi ihtiyaçları için sunduğumuz çözümlerden yararlanmak isterseniz hemen bizimle iletişime geçin!

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

İade Faturası Nedir? Nasıl Kesilir?

Günlük hayatta ve iş yaşantısında, her gün sayısız mal veya hizmet alımı gerçekleştirilir. Alışverişlerde kimi zaman malın hatalı ya da hizmetin kusurlu verilmesi söz konusu olabilir. Türkiye’deki yasal mevzuatlarda, alıcılara mal veya hizmetlerin iade hakkı tanınan koşulları tanımlanır. Peki bir malın ya da hizmetin iade edildiği durumlarda süreç muhasebe kayıtlarına nasıl yansıtılmalıdır? Bu içeriğimizde mal ve hizmet iadelerinde karşınıza çıkabilecek olan iade faturası nedir, iade faturası nasıl kesilir ve iade faturası nasıl işlenir gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

İade Faturası Nedir?

İade faturası, iki tarafın da vergi mükellefi olduğu durumlarda satılan bir malın ya da hizmetin, satıcıya iade edilirken alıcı tarafından kesilmesi gereken fatura türüdür. Buradaki temel kriterimiz alışverişin ardından mal veya hizmetin karşılığının ödenebilir olmasıdır. Muhasebe süreçlerinde, bir malı ya da hizmeti sattığınızda fatura kesilir, faturaya istinaden alıcı da hesabınıza ödeme yapar ve süreç kapatılmış olur. İade söz konusu olduğunda kasaya giren paranın çıkışı yapılır ve alıcıya parası geri gönderilir. Satıcının kasasından çıkan paranın karşılığı olarak alıcıdan bir fatura gelmesi gerekir, işte o fatura iade faturasıdır.

İade Faturası Nasıl Kesilir?

İade faturası kesilebilmesi için alıcının vergi mükellefi olması, e-fatura kullanıcısı ya da fatura koçanına sahip olması gerekir. İade faturasına konu edilecek olan malların iadesi kısmen ya da tamamen olabilir. Örneğin satın aldığınız 10 birim malın 3 birimi hatalı çıkmışsa iade faturası sadece 3 birim mala göre düzenlenir. İade faturalarındaki tutar, malın satışındaki fiyatla aynı olmak durumundadır. Kısmi olarak yapılan iadeler için fatura kesilirken kesilen kısmın fiyatına göre iade faturası kesilmelidir. İade faturaları, e-fatura ya da e-arşiv fatura şeklinde de olabilir.

İade Faturası Nasıl İşlenir?

İade süreçlerinde alıcılar vergi mükellefi olmayabilir. Kanunların belirlediği sürelerde ve koşullarda alıcılar malı iade ettiklerinde vergi mükellefi olmadıkları için fatura kesemezler. Bu gibi durumlarda satıcılar, yasal süreler içerisinde iade sonrasında kasasından çıkan para için gider pusulası kesebilirler.

Ancak her iki tarafın da vergi mükellefi olduğu durumlarda iade faturası kesilmesi ve bu faturasının muhasebe kayıtlarına işlenmesi söz konusudur. Ürünü alan şirketin kendisine gelen faturayı reddetme süresi (7 gün) içerisinde ise fatura reddedilerek iade faturası kesilir ve mal iadesi gerçekleştirilir. İade faturası muhasebe kayıtlarına işlenirken malın eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde iade edilmiş olması, geçici vergi dönemlerinin geçip geçmediği gibi hususlar dikkat edilmesi gereken detaylardır. Önceki yıl satılan bir ürünün cari yıl içerisinde iadesi söz konusu da olabilir. Bu gibi durumlarda ise ayrı ayrı muhasebe kayıtları tutulması gerekir.

İade Faturasını Kim Düzenler?

İade faturaları, hem alıcılar hem de satıcılar tarafından düzenlenebilir. Yaygın olarak bir malın ya da hizmetin satışından sonra alıcılar kusurlu mal ya da hizmet veya farklı nedenlerle iade işlemi yapar. Bu durumlarda düzenlenen iade faturaları satıştan iade faturalarıdır. Bazen de satıcılar satılan mal veya hizmetin iadesini talep edebilir. Bu durumlarda kesilen iade faturası ise satıştan iade faturasıdır. Her iki durumda da iade faturası kesilebilmesi için tarafların vergi mükellefi olması gerekir.

İade Faturası Süresi

İlgili yasal mevzuatlar gereği, kesilen satış faturaları alıcı tarafından onaylanmazsa 7 gün içerisinde sistem tarafından otomatik olarak onaylanır. Bu 7 günlük süre iade faturası süresi olarak da geçerlidir. Yani bir alışveriş sonrasında yapılacak olan iade işlemlerinde iade faturası süresi 7 gündür. Bu süre için satış faturasının kesildiği tarih baz alınır.

Fatura oluşturma, fatura alma, iade faturası oluşturma gibi dikkat, emek ve zaman isteyen tüm ön muhasebe süreçlerinizi dijital dünyaya taşıyabilirsiniz. Orka Bilgisayar tarafından sunulan e-fatura, e-arşiv, e-defter, e-irsaliye, e-Smm başta olmak üzere diğer kurumsal muhasebe çözümlerini inceleyebilir ve hemen teklif alabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Stok Yönetimi Nedir? Nasıl Yapılır?

Stok yönetimi, küçük ya da büyük tüm işletmeler için gündemi oluşturan konuların başında gelir. Çünkü şirket satın alma ve satış işlemlerinin bel kemiği olan stok bilgisi üretim gibi temel prosesler için de önemli bir kaynak oluşturur. Stok yönetimini sağlamanın farklı yolları olduğu gibi yeni nesil teknolojilerle desteklenen muhasebe programı gibi yöntemler şirketlerin öncelikli tercihi olmayı başarır, şirket iyileştirme süreçlerinin de önemli bir bileşeni olarak öne çıkar.

Stok Yönetimi Nedir?

Endüstriyel boyutta başlı başına bir iş hâline gelen stok yönetimi hem işverenlerin hem de çalışanların oldukça üzerinde durdukları bir konudur. Bu noktada akıllarda beliren “Stok yönetimi ne demek?” sorusunu etraflıca ele almak gerekir. Şirketlerin faaliyetlerini yerine getirmesi için kullandığı tüm girdi, yarı mamul ve ürünler stok olarak adlandırılır. Ofis bölümünde kullanılan sarf malzemeler bile “stok” şeklinde nitelendirilebilir. Stok yönetimi ise en kısa tanımıyla tüm bu stokların takip edilmesidir. Yani mevcut stok bilgisinin edinilmesi, azalan stokların farkına varılması ve tedarik işlemlerinin sağlanması, üretimi gerçekleştirilen stokların ise hem tür hem miktar bakımından belirlenmesi işlemleri stok yönetimini oluşturur. Stok yönetimi işletmelerde verimli bir şekilde yapılamadığı takdirde faaliyetler durma noktasına gelebilir, yapılan harcamalar kontrolden çıkabilir ve şirket içindeki genel sistemde önemli aksaklıklar yaşanabilir. Bu nedenle stokların düzenli ve doğru metotlarla takip edilmesi şirketler için olmazsa olmaz bir faaliyeti oluşturur.

Stok Planlama ve Kontrol Nasıl Yapılır?

Üretim yapan veya sadece alım satım işlemleri gerçekleştiren işletmelerin müşteri taleplerini karşılama noktasında başarılı olması gerekir. Bunun için de satışı gerçekleştirilecek tüm ürünlerin belirli zamanda işletmede hazır olması beklenir. Bu ürünlerin miktar ve niteliklerine göre işletmede bulunması gereken ana ve yardımcı girdiler de mevcuttur. Yani gerekli ham madde ve diğer girdiler olmadan amaçlanan ürünlerin üretimi ve satışı mümkün değildir. Dolayısıyla tüm sürecin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi ve gerekli stokların hataya mahal vermeden belirlenmesi çok önemlidir. Yapılan üretim planı için gerekli olan tüm stokların şartnamelere uygun olarak ve yeterli miktarda satın alınması gerekir. Satın alma işleminden sonra kullanılan her bir stokun da takip edilmesi ilerleyen süreçlerde aksaklık yaşanmaması açısından önemlidir. Yani stok yönetiminde farklı işlemler bir araya gelerek bir zincir oluşturur. Bu zincirin kolayca takip edilebilmesi ise bir sistem kurmayı gerektirir.

Stok planlama ve kontrol işlemini en temel hâliyle personel görevlendirmesi ile gerçekleştirebilirsiniz. Yani bir personel düzenli olarak fiziki stok sayımı yapabilir ve bunun kaydını da tutabilir. Ancak bu noktada çalışan hatası ve büyük zaman kayıpları ortaya çıkması oldukça muhtemeldir. Aynı zamanda tutulan kayıtların muhafaza edilmesi konusunda da birtakım problemlerle karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle dijital programlara başvurmak sizin için ideal bir seçenektir. Çünkü stok yönetimi faturalandırma ve üretim gibi farklı proseslere de doğrudan bağlıdır. Yani stok yönetimini başarılı bir şekilde yapabilmeniz için diğer süreçlerle entegre bir sistem yürütmeniz gerekir. Satın alınan stokların faturalarının işlenmesiyle beraber kayda alındığı bir sistemde stok takibi yapmak çok daha kolaydır. Üretim gibi bilgiler de bu sisteme işlendiğinde stoklarda otomatik olarak düşüş gerçekleşir ve ortaya çıkan mevcut stoklar direkt gözlemlenebilir. Ürün stoku bazında ise hem üretim hem satış işlemlerinin sonucunda ayrı ve etkin kontrol sağlanabilir. Üstelik kullanılan programlarda stok raporları ile verileri izleme avantajı da mevcuttur. Böylece her bir stoğunuzdaki tüketim oranlarını hızlıca inceleyebilir, şirket faaliyetlerinin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi için gerekli minimum stok miktarlarını belirleyebilir, satın alma işlemlerini vakit kaybetmeden organize edebilirsiniz. Ürün tarafında ise müşteri taleplerini karşılayabilecek stok miktarını programdan yaptığınız kontroller sonucunda belirleyebilir, ürün stoklarınızda kritik noktalara gelinmeden hızlıca üretim planlayabilirsiniz.

Orka 35 yılı aşan tecrübesi ile size stok yönetimi ve finansal işlem takibi gibi diğer ihtiyaçlarınızda da etkili çözümler sunar. Orka’nın sunduğu e-ticaret, e-defter, insan kaynakları, muhasebe programı gibi ürünlerle stok yönetimi ve diğer süreklilik gerektiren işlemleri tek bir kanaldan gerçekleştirebilir, şirketinizde uyguladığınız tüm faaliyetleri yüksek performans ve minimum iş gücü ile yönetebilirsiniz.

demo-attachment-1240-Mask-Group-47@2x

Fatura Türleri Nelerdir?

Alınan mal veya hizmete dair ispat niteliği taşıyan ve ödeme işlemleri için olmazsa olmaz bir belge olan fatura, özellikle işletmeler için oldukça önemli bir evrak niteliği taşır. Malî denetimlerde incelenen faturaların yasal gerekliliklere uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Amacına uygun olarak düzenlenmesi de şirket menfaatlerini koruma açısından önem arz eder. Bu nedenle fatura türleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmak ve faturalandırma süreçlerini etkin bir şekilde yönetmek şirketler için zaruridir.
Fatura çeşitlerinden bahsederken önce bunları da kendi içinde gruplandırmak gerekir. Çünkü faturalar farklı yaklaşımlara göre çeşitlendirilir. Amaç, ödeme dönemi, vergilendirme yöntemi ve gönderim şekline göre farklı fatura türlerinden söz etmek mümkündür.

Amacına Göre Fatura Türleri

Faturayı oluştururken yapmak istediğiniz işlem faturanızın türünü belirler. Buna göre 4 çeşit faturadan söz etmek mümkündür:

  • Satış Faturası: Satış veya hizmet gerçekleştirdiğinizde ödemenizi alabilmeniz için müşterilerinize düzenlediğiniz yasal belge satış faturası olarak adlandırılır.
  • İrsaliyeli Fatura: Sevk irsaliyesi faturadan bağımsız olarak ayrıca düzenlenebilen bir belgedir. Ancak irsaliye ve faturayı tek seferde düzenlemek isterseniz başvuracağınız fatura türü irsaliyeli faturadır.
  • Proforma Fatura: Satış veya hizmet gerçekleşmeden önce asıl faturanın taslağı gibi düzenlenen, müşteriye ön onay ve ödeme için sunulan faturadır. Müşterilerinizin alacakları ürün veya hizmetin detayı ile ödemeleri gereken tutarı önceden görebilmeleri için proforma fatura düzenleyebilirsiniz. Ancak devamında asıl faturayı da mutlaka düzenlemeniz gerekir çünkü proforma faturanın yasal geçerliliği yoktur.
  • İade Faturası: Eğer almış olduğunuz bir ürün veya hizmet iptal olduysa ya da iade işlemi gerçekleştirdiyseniz bunu yasal boyuta taşımak için kullanacağınız fatura türüdür.

Ödeme Bilgisine Göre Fatura Türleri

Faturanın düzenlendiği tarihte ödeme yapılmış veya yapılmamış olmasına bağlı olarak farklı fatura türlerinden bahsedilir:

  • Açık Fatura: Fatura düzenlendiği tarihte henüz ödeme yapılmamışsa bu fatura açık fatura olarak adlandırılır. Eğer açık fatura düzenliyorsanız kaşe imzaya faturanın üst kısmında yer vermeniz gerekir.
  • Kapalı Fatura: Fatura düzenlendiği tarihten önce ödeme yapılmışsa bu fatura kapalı fatura olarak ifade edilir. Kapalı fatura düzenliyorsanız da kaşe imzayı faturanın alt kısmına yerleştirmeniz gerekir.

Vergilendirmeye Göre Fatura Türleri

Faturaya dahil olan vergi türlerine bağlı olarak farklı tür faturalar ortaya çıkar. Bunlar:

  • Tevkifatlı Fatura: Faturada belirlenen katma değer vergisinin alıcı ve satıcı tarafından ödendiği fatura türüdür. Sektörlere göre değişen tevkifat oranları vardır ve alıcı ile satıcının ödeyeceği vergi miktarları bu oranlara göre pay edilir.
  • ÖİV’li Fatura: Özel iletişim vergisi içeren ve mobil iletişim hizmetleri için uygulanan fatura türüdür.
  • ÖTV’li Fatura: Genellikle lüks tüketim kapsamında değerlendirilen veya sağlığa/çevreye zararı bulunan ürün ve hizmetlere ilişkin özel tüketim vergisi içeren faturalardır.
  • Stopajlı Fatura: Kaynakta kesme olarak da bilinen stopajı içeren faturalarda elde edilen gelirin belirli miktarının doğrudan vergi dairelerine aktarılması söz konusudur.
  • İstisna Fatura: KDV muafiyetinden yararlanılan bir özel durumlarda kullanılan faturalardır. (İhraç kayıtlı işlemler, ihracatlar vs.)

Gönderim Şekline Göre Fatura Türleri

Fatura türlerini ortaya çıkaran bir diğer durum da gönderim türüdür. Gönderim metoduna göre faturalar şunlardır:

  • Basılı Fatura: Matbu fatura olarak da bilinen ve özel fatura formatları ile elle yazılarak oluşturulan faturadır. Söz konusu şirkete teslim edilmesi gerekir.
  • Dijital Fatura: Dijital ortamda oluşturmak ve muhafaza etmek suretiyle kullanılan faturadır.
  • E-fatura: E-fatura mükellefi olan şirketler arasında kullanılan fatura türüdür. Oluşturulan faturalar e-fatura sisteminde kolayca görülebilir.
  • E-arşiv Fatura: E-fatura mükellefi olmayan işletmelerin GİB sistemi üzerinden düzenlediği ve E-Fatura işletmelerinin E-Fatura mükellefi olmayan işletmelere düzenlediği faturadır.

Orka Bilgisayar e-fatura, e-defter, bordro, insan kaynakları gibi çeşitli süreç ve işlemleriniz için akıllı çözümleri sizinle buluşturur. Orka Muhasebe Programı ile fatura düzenleme başta olmak üzere çok sayıda finansal işlemi bir düzen ve sistem dahilinde gerçekleştirebilir, şirketinizin verimliliğini artırabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

e-Fatura ve e-Arşiv Arasındaki Farklar Nelerdir?

İşletmelerin dijital dönüşümüne katkı sağlayan uygulamaların sayısı her geçen gün artıyor. Finansal süreçler, bankacılık işlemleri, vergi ve muhasebe yönetimine ilişkin neredeyse tüm detaylar artık online platformlar üzerinden yönetilebiliyor. Kamu tarafından desteklenen ve gerekli yasal mevzuatların hızla yürürlüğe girdiği elektronik belgeler arasında e-fatura ve e-arşiv hizmetleri geliyor. Genellikle birbiriyle çok karıştırılan bu iki dijital çözüm, kullanım alanları bakımından temel farklılıklar içeriyor. E-arşiv ve e-fatura farkı ve kullanım amaçlarını sizler için derledik.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi, çalışanların devletin sunduğu sağlık hizmetleri, işsizlik maaşı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilmeleri ve emeklilik hakkı elde edebilmeleri için işveren tarafından devlete ödenen teminat tutarıdır. Bu ödeme, çalışanın maaşından kesilen belli bir tutarın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılması yoluyla gerçekleşir. SGK’ye ödenen prim oranı, sosyal güvenlik hizmetinden faydalanan kişinin çalışan veya işveren olmasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sigorta primi hesaplama, çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı üzerinden yapılır. Sigortanın devamlılığı için ödemenin aksamadan gerçekleştirilmesi gerekir. Ödemelerin kesildiği aşamada sigortalılık hakları da yitirilir.

E-Fatura Nedir?

E-faturalar, bir işletmenin muhasebe yönetimini dijital dünyaya taşıması için ilk adım olarak nitelendiriliyor. Klasik muhasebe süreçlerinden bildiğimiz kağıt üzerine yazılan faturaların dijital ortamda hazırlanmış ve müşteriye gönderilmiş halidir. İşletmelerin çalışma hızını artıran ve aynı zaman kağıt kullanımının önüne geçmesiyle çevremize önemli katkılar sunan e-fatura uygulaması, fatura kesilmesi sonrasındaki diğer işlemlerin dijitalleşmesi için anahtar değeri taşıyor.

Muhasebe süreçleri ve buna bağlı olarak bankacılık, vergi gibi finansal süreçlerin dijital dünyaya taşınması için iş hayatının en küçük yapı taşı olan faturaların da online olarak düzenlenebilmesi gerekiyor. Örneğin; bir kağıt üreticisi müşterisi niteliğindeki matbaaya satış yaparken kestiği faturayı, e-fatura platformlarında saniyeler içerisinde oluşturup insan faktörü olmadan kilometrelerce uzakta dahi olsa anında matbaa şirketinin muhasebe kayıtlarına iletebilir. Klasik yöntemlerde faturanın kesilmesi, postayla karşı tarafa iletilmesi ve bunun muhasebeleştirilmesi gibi süreçler gerekirken tüm bu süreçler birkaç saniyede otomatik olarak tamamlanıyor. Bu akışta iki tarafın da e-fatura mükellefi olması zorunluluğu bulunuyor. Peki ya alıcı e-fatura mükellefi değilse; e-fatura mükellefi olan üreticimiz faturasını nasıl düzenliyor? Bu durumda nasıl e-arşiv fatura kesilmesi söz konusu oluyor?

E-Arşiv Fatura Nedir?

Amacı açısından e-faturadan farkı olmayan e-arşiv fatura, geleneksel muhasebede kağıt üzerine basılan ya da yazılan faturanın dijital versiyonudur. Uygulama açısından bakıldığında ise e-fatura mükellefiyeti zorunluluğu olmayan işletmelere ya da müşterilere fatura kesilirken e-arşiv fatura düzenleniyor. Bir başka deyişle, bir alım satım sonrasında fatura kesilirken e-fatura uygulamasına  dahil olan alıcılar dışında kalan işletmeler için e-arşiv fatura uygulaması kullanılıyor. Tersi bir uygulamada adınıza kesilen e-arşiv faturaları sorgulamasını da e-arşiv fatura sorgulama bölümünden faturanın sahte olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

E-fatura ve E-arşiv Fatura Arasındaki Farklar Nelerdir?

E-faturayla e-arşiv fatura arasındaki fark ve kullanım durumlarındaki ayrıntıları şöyle özetleyebiliriz:

  • E-arşiv ve e-fatura farkı tanımlardan da anlışılabildiği gibi e-fatura mükellefiyeti ile ilgilidir. Hem alıcısının hem satıcının e-fatura mükellefi olduğu durumlarda e-fatura kesilirken; e-fatura mükellefi olmayan birine fatura kesilirken e-arşiv fatura düzenlenir.
  • Faturaların tutulduğu dijital altyapılar açısından da farklılar vardır. Her e-fatura kesildiği anda GİB'in datalarına eklenirken e-arşiv fatura bu çözümleri sağlayan firmaların altyapısında tutulur ve her gün GİB'e raporlanır.
  • E-faturaya geçen bir işletme bu süreçten sonra müşterilerine kağıt fatura kesemez. E-arşiv fatura kullanıcıları ise kağıt fatura kesmeye devam edebildiği gibi elektronik ortamda da fatura kesebilir.
  • İsteyen her firma e-fatura ve a-aşiv fatura uygulamasını kullanarak hem e-fatura mükellefi olan hem de olmayan müşterilerine fatura kesebiliyor. E-arşiv faturada ise uygulamanın ilk yıllarında işletmelerin e-fatura sistemine geçmesi gerekiyordu. Ancak mevzuatlarda yapılan güncellemeler ile artık e-arşiv fatura çözümlerini sunan yazılımlarla çalışarak e-fatura müşterisi olmadan da e-arşiv fatura kesilebiliyor.
  • E-faturalar doğrudan GİB'e gittikleri için üzerinde zaman damgası yoktur. E-arşiv faturalarda ise GİB'e günlük raporlandığından zaman damgası bulunur.

Türkiye'nin önde gelen kurumsal muhasebe ve yazılım çözümleri geliştiricisi Orka Bilgisayar tarafından sunulan çözümlerle işletmenizin dijital dönüşümüne katkı sunabilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın e-fatura ve e-arşiv çözümleri sayesinde saniyeler içerisinde faturalarınızı oluşturup muhasebe kayıtlarını otomatik olarak hazırlayabilirsiniz. E-fatura ve e-arşiv gibi e-defter, e-irsaliye, e-smm, e-mutabakat ve bulut teknolojileri gibi ihtiyacınız olan tüm çözümler ile 360 derece dijital dönüşüm sizi bekliyor.

 

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Yurt Dışında Şirket Kurmak İsteyenlerin Bilmesi Gerekenler

Küreselleşen dünyada her geçen gün ticaret hacmi artarken yeni fırsatlar da birçok girişimci için cazip hale gelir. Dijitalleşme ile birlikte girişimciler arasında yurt dışında şirket kurma fikri giderek yaygınlaşır. Potansiyel iş hacmini genişletmek, farklı sektörlerde faaliyet göstermek ve satışları artırmak gibi artılar başka bir ülkede şirket kurmayı avantajlı hale getiren bazı etkenlerdendir. Yurt dışında firma kurmak bazı prosedürlere tabi olduğu için bu kararı alırken iyi araştırma yapmak ve dikkatli olmak şart. Peki, yurt dışında şirket nasıl kurulur ve yurt dışında şirket açmanın avantajları neler? Siz de başka bir ülkede şirket açma hayaline sahipseniz gelin detaylara bir göz atın.

Yurt Dışında Şirket Nasıl Kurulur?

Yurt dışında firma kurmak size sayısız fırsat sunar. Bu kararı vermeden önce şirket açmak istediğiniz ülkedeki ekonomik yapıyı, prosedürleri, vergi sistemini ve şirket kurma gerekliliklerini iyi bir şekilde incelemelisiniz. Sizden istenen belge ve evrakları öğrenerek gerekli koşulları sağladıktan sonra hayalinizdeki iş girişimine başlayabilirsiniz. Yurt dışında şirket açmak için genel gereklilikler ise şu şekildedir:

  • 18 yaşını doldurmuş olmak
  • Kullanılmayan bir şirket ismi belirlemek
  • Kayıtlı şirket adresine sahip olmak
  • Ticaret sicil kaydı oluşturmak
  • Şirket organizasyon şemasını belirlemek
  • Bankada şirket hesabı açmak

Tüm bunların yanında şirket kurmadan önce seçtiğiniz ülkenin vergi sistemini ve işletmenizin tipine göre vergi yükümlülüklerinizi incelemeniz, sizden istenen evrakları önceden hazırlamanız gerekir. Şirketinizin türü de önceden analiz etmeniz gereken konular arasındadır. Bazı ülkeler şirketinizde yerel bir ortağınız olmasını şart koşar. Bu gibi durumları göz önüne almalısınız. Yine firma açmak istediğiniz ülkenin mevcut ekonomik koşulları, asgari ücret durumu, enflasyon oranları da iş fikrinizin şekillenmesinde size yardımcı olur. Öte yandan yabancı bir ülkede şirket kurarken dil sorununu da düşünmelisiniz. Ülkede konuşulan dile hakim değilseniz bir tercümanla çalışmanız ya da iş gücünü buna uygun olarak seçmeniz gerekir. Ayrıca ülkedeki kültürel yapıyı bilmek ve işletmenizin vizyonunu ülke pazarına göre yerel hale getirmek de şirketinizin başarısına katkı sağlar.

Yurt Dışında Şirket Açmanın Avantajları

Yurt dışında şirket kurmanın ülkelere göre değişen farklı avantajları bulunur. Son dönemlerde ekonomik kalkınma hedefleyen pek çok ülke yabancı yatırımcıları ülkesine çekmek için önemli teşvikler sunar. İşte yurt dışında şirket kurmanın avantajları:

  • Dijitalleşme sayesinde artık şirket kurarken birçok prosedürü online bir şekilde gerçekleştirmek mümkün. Bu da işinizi kurarken daha hızlı hareket edebilmeniz demek. İş fikrini hayata geçirmek istediğiniz ülkede online iş kurma fırsatları ile şirketinizi kolayca kurabilirsiniz.
  • Avrupa Birliği’ne bağlı bazı ülkelerin yanı sıra çeşitli Balkan ülkeleri iş kurduğunuz zaman size oturma ve çalışma izni imkanı sunabilir. Ülkeye yatırım yaptığınızda aynı zamanda oturma ve çalışma iznine de sahip olabilirsiniz.
  • Günümüzde yatırımcıları kendine çekmek isteyen birçok ülke bulunur. Bu ülkelerin hibe ve teşvik politikalarını detaylı bir şekilde inceleyebilir ve teşviklerden yararlanarak şirketinizi daha az maliyetle açabilirsiniz.
  • Bazı ülkeler yabancı yatırımcılara vergi muafiyet veya düşük vergi ödemeleri gibi önemli artılar sunar. Ülkenin sağladığı vergi kolaylıklarından faydalanarak işletmenize finansal açıdan güçlü bir konum sağlayabilirsiniz.
  • Avrupa Birliği’nin sahip olduğu serbest dolaşım anlaşması ile birlikte AB ülkelerinde şirket kurduğunuzda depolama ve lojistik açısından önemli avantajlar elde edebilirsiniz.
  • İstikrarlı bir ekonomik düzene sahip olan ülkelerde firma açarak hızla gelişim gösterebilir ve müşteri ağınızı genişletebilirsiniz.

Siz de şirket kurarken Orka Bilgisayar’ın her tür işletmeye uygun çözümlerinden yararlanabilir, muhasebe programları, e-fatura, e-smm ve e-defter gibi e-dönüşüm hizmetleri sayesinde dijital dönüşüm fırsatlarını yakalayabilirsiniz.

Orka Muhasebe Programı

Siz de şirket kurarken Orka Bilgisayar’ın her tür işletmeye uygun çözümlerinden yararlanabilir, muhasebe programları, e-fatura, e-smm ve e-defter gibi e-dönüşüm hizmetleri sayesinde dijital dönüşüm fırsatlarını yakalayabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Nakit Akışı Nasıl Yönetilir?

İşletmeler için finansal verimliliklerini sağlayıp kâr elde etmek birinci amaçtır. Nakit akışı takibi ise finansal süreçleri en kazançlı şekilde yönetebilmek adına büyük önem taşır. Peki, nakit akışı nedir ve nasıl yönetilir? Detaylar yazımızda!

Nakit Akışı Nedir?

Nakit akışı ne demek? sorusu “Nakit akışı temel bir anlatımla belirli bir zaman dilimi içinde işletmeye giren ve işletmeden çıkan nakit para miktarıdır.” şeklinde yanıtlanabilir. İşletmeye giren nakit para miktarı “Pozitif Nakit Akışı” olarak tanımlanırken, işletmeden çıkan nakit para miktarı ise “Negatif Nakit Akışı” şeklinde isimlendirilir. Nakit akışı sık sık kârlılık ile karıştırılabilse de aslında bu anlama gelmez. Örneğin bir firmanın kâr oranı yüksek olsa da nakit akışı yetersiz bir seviyede olabilir ya da nakit akışı güçlü olan bir şirket her zaman için kâr elde etmeyebilir.

Nakit akışı düzenli olarak nakit akışı tablosu üzerinden izlenmeli, doğru analiz ve zamanlama ile sürece müdahale edilebilmelidir. Böyle bir firmanın nakit akışı üzerinde kontrolü sağlayabilmesi ve rakiplerine karşı önemli avantajlar elde etmesi mümkündür. Nakit akış tablosu belirli bir hesap dönemine ait olan nakdi giriş ve çıkışları gösteren finansal bir tablo türüdür. Nakit akış tablosu periyodik olarak takip edilmeli ve firmaya daha stratejik kararlar alıp kaynaklarını daha verimli kullanma adına yol göstermelidir.

Nakit Akışını En Etkili Şekilde Yönetmek

Etkin, doğru ve isabetli bir nakit akışı firmanın hedeflerini büyük oranda destekler. Finansal yönetimin ve nakit akışının sağlıklı şekilde yönetilebilmesi kazanç elde etme bakımından önemli avantajlar sağlar. Nakit akışı iyi takip edilip, gerektiği yerde aksiyon alınırsa süreç çok daha verimli işlemeye başlar. Nakit kazanımlar ve kaynakların ne şekilde kullanıldığı nakit akışı tablosunda yansıtılır.

Süreç değerlendirilirken sadece tek yönlü değil gelen-giden nakit miktarı olarak çift yönlü analizler yapılır. Mali süreci yönetmenin en etkili finansal araçlarından biri olan nakit akışı tablosunda şu bilgiler yer alır:

  • Dönem başındaki mevcut olan nakit para miktarı
  • Dönem içinde işletme kasasına giren nakit para miktarı
  • Dönem içinde işletme kasasından çıkan nakit para miktarı
  • Dönem sonunda kasadaki nakit para miktarı
  • Nakit akışının artış ve azalışı

Nakit akışını etkili yönetmek adına şu unsurlara dikkat edilmelidir:

  • Zorunlu ve düzenli harcamaların yanı sıra gereksiz harcamaların da üzerinde durun. Nakit akışınızı periyodik şekilde takip edip önlem alırsanız gereksiz harcamaların büyük oranda önüne geçebilirsiniz.

Tüm ticari işletmeler için her şeyden önce para kazanmak ve kâr etmek gelir. İş hacminin genişletilmesi, operasyonel süreçlerin ilerlemesi ya da start-up firmaların kurulması için nakit paraya ihtiyaç duyulur. Bu durum özellikle orta ve küçük ölçekli firmaları sık sık zor durumda bırakabilir. Nakit akışının yönetilmesinde sorunlar çıktığında ve yanlış analizler yapıldığında bu durum hem şirketin imajını hem de günlük operasyon süreçlerini olumsuz yönde etkiler.

Siz de firmanızın nakit akışını etkili şekilde analiz edip, doğru zamanda isabetli kararlar alabilme amacıyla çeşitli muhasebe modüllerinden faydalanabilirsiniz. Tek bir aplikasyon üzerinden hemen her türlü mali işleminizi gerçekleştirmenizi sağlayan bu tarz muhasebe programları şirketinize büyük yararlar sağlar. Orka muhasebe programları ile şirketinizin nakit akışı yönetimi üzerinde güçlü bir kontrol elde edebilir, pratik ve etkili adımlarla fark yaratan sonuçlara ulaşabilirsiniz.

  • Firmanızın finansal denetimlerini daha kısa periyodik aralıklarla takip edin. (Aylık yerine günlük veya haftalık takipler gerçekleştirmek süreç açısından daha verimli sonuç verir.)
  • Finansal tabloları incelerken kâr-zarar analizlerini tek taraflı değil bütünsel analizlerle ele alın.
  • Acil durumlar (Kriz, bütçe açığı vb.) için her zaman güçlü bir nakit rezerv bulundurmaya önem verin.
  • Tahsilat ve son ödeme zamanlarını dikkatli takip edin. Gelir-gider analizlerinizi kolaylaştırmak için ödeme sürelerini uzatmamaya özen gösterin.
  • Muhasebe işlemleri için bir uzmanla çalışın ve etkili muhasebe programlarını kullanın.
  • Zorunlu ve düzenli harcamaların yanı sıra gereksiz harcamaların da üzerinde durun. Nakit akışınızı periyodik şekilde takip edip önlem alırsanız gereksiz harcamaların büyük oranda önüne geçebilirsiniz.

Tüm ticari işletmeler için her şeyden önce para kazanmak ve kâr etmek gelir. İş hacminin genişletilmesi, operasyonel süreçlerin ilerlemesi ya da start-up firmaların kurulması için nakit paraya ihtiyaç duyulur. Bu durum özellikle orta ve küçük ölçekli firmaları sık sık zor durumda bırakabilir. Nakit akışının yönetilmesinde sorunlar çıktığında ve yanlış analizler yapıldığında bu durum hem şirketin imajını hem de günlük operasyon süreçlerini olumsuz yönde etkiler.

Siz de firmanızın nakit akışını etkili şekilde analiz edip, doğru zamanda isabetli kararlar alabilme amacıyla çeşitli muhasebe modüllerinden faydalanabilirsiniz. Tek bir aplikasyon üzerinden hemen her türlü mali işleminizi gerçekleştirmenizi sağlayan bu tarz muhasebe programları şirketinize büyük yararlar sağlar. Orka muhasebe programları ile şirketinizin nakit akışı yönetimi üzerinde güçlü bir kontrol elde edebilir, pratik ve etkili adımlarla fark yaratan sonuçlara ulaşabilirsiniz.

demo-attachment-546-asian-businesswoman-laptop-planning-strategy-PQFT2HE@2x

Dijital Hizmet Vergisi Nedir? Neleri Kapsar?

Her geçen gün dijitalleşme yönünde kayda değer adımlar atılırken yıllardır hayatımızda varlığını sürdüren birçok konu dijital dünyaya taşınıyor. İş yaşantımızdan sosyal hayatımıza ve günlük rutinlerimize varıncaya kadar gelişen teknololojinin sunduğu ürünlere ve hizmetlere hayatımızda bolca yer veriyoruz. Yaşanan tüm bu gelişmeler, dijital dünyanın kendi devlerini, yeni sektörleri, iş modellerini doğuruyor ve bunlara her gün bir yenisi ekleniyor. Dolayısıyla, klasik yaklaşımlar dijitalleşirken yeniden yorumlanıyor. Bu içeriğimizin konusu olan dijital hizmet vergisi de vergilerin dijital dünyaya ayak uydurduğu bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor.

İnternetin yeteneklerini artırması, bilgisayarların ve özellikle de mobil teknolojilerin gelişimi dijital dönüşümü artık bir seçenek olmaktan çıkarıyor. Dijital dönüşümü kabul etmeyen ve karşısında duran işletmelerin, müşterileri nezdinde ve rakipleri karşısında dezavantajlı duruma düşmesi kaçınılmaz oluyor. Satış kanallarını e-ticaret ile revize etmeyen firmalar rakiplerine oranla çok daha kısıtlı müşteri kitlesine ulaşabiliyor. Örneğin; iş hayatının dijital dönüşümüyle birlikte geçtiğimiz on yıllar boyunca kağıt üzerine basılan faturaların e-faturaya dönüşümü, e-defter ile dijitalleşen muhasebe defterleri, mali ve finansal süreçleri hızlandırırken kullanıcıları için çok ciddi zaman ve emek kazanımını da beraberinde getiriyor. Bu hizmetleri sağlayan şirketlerin sayısı ise her geçen gün artarken marka bilinirlikleri ve ciroları da katlanarak büyüyor.

Dijital Hizmet Vergisi Neleri Kapsar?

Dijital hizmet vergisini, sunulan dijital hizmetler ve internet kanalıyla satışı yapılan her türlü görsel, işitsel içeriklerden elde edilen gelirlerden alınan bir vergi türü olarak tanımlayabiliriz. Dünyada ve ülkemizde, klasik vergilendirme yaklaşımının yeniden tanımlanmasına da sebep olan dijital hizmet vergisi esasında çok yeni bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Farklı ülkelerde çeşitli şekillerde yorumlanan ve uygulanan dijital hizmet vergisi, Türkiye’de 1 Mart 2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunlarda dijital hizmet sağlayıcıları, dijital hizmet vergisinin mükellefi olarak tanımlanmıştır. Verginin konusuna giren hizmetlerden elde edilen tüm hasılat ise verginin matrahı olarak belirtiliyor.

Verginin kapsamında, dijital ortamdaki tüm reklamlar, herhangi bir içeriğin dijital ortamda satışı ve bu içeriklerin kitlesince kullanılmasına yönelik sunulan hizmetler, kullanıcıların birbirleri ile etkileşimini sağlayan hizmetler ve bu hizmetlerle ilgili sağlanana aracılık hizmetleri bulunuyor.

Dijital hizmet vergisi, klasik vergi yaklaşımındaki vergi mükellefinin o ülke sınırlarında adresi bulunması hususunu da oldukça esnetiyor ve hatta yeniden tanımlanmasını sağlıyor. Çünkü dijital hizmet vergisi, hizmetlerin Türkiye'de sunulması, Türkiye'de faydalanılması ya da Türkiye'de değerlendirilmesi gibi geniş bir kapsama uygulanıyor.

Dijital Hizmet Vergisi Oranı Nedir?

Dijital hizmet vergisi gibi uygulamalar ile devletler dahi vergi kalemlerini gözden geçirip yeniden yorumlarken işletmelerin de dijital dönüşümü öncelikleri arasına alması gerekiyor. İşletmelerin tüm süreçlerinde bütünsel dönüşümünü destekleyen muhasebe yazılımları, insan kaynakları, satış, pazarlama, finans gibi departmanlara özel ERP programları her geçen gün yeteneklerini artırıyor. Örneğin, bugün muhasebe programları ile defterlerini tutan, fatura kesen, bordrolama yazılımları ile çalışanların ücret ve ödemelerini yöneten işletmeler, zamanı ve iş gücünü daha verimli kullanmasının yanında hata olasılıklarını da en aza indiriyor. 21. yüzyılın yapıtaşı olan verinin üretilmesi, kullanılması, yönetilmesi, analiz edilmesi, korunması, arşivlenmesi ve raporlanması gibi süreçlerde dijital hizmetler ve bu hizmetleri sunan şirketlerin daha çok ön planda olduğu gerçeği karşımızda duruyor.

Siz de işletmelerin dijital dönüşümünü sağlayan Orka Bilgisayar'ın sunduğu e-çözümleri hemen keşfedin!

E-Çözümler ile İşletmenizi Bir Adım İleriye Taşıyın

Dijital hizmet vergisi gibi uygulamalar ile devletler dahi vergi kalemlerini gözden geçirip yeniden yorumlarken işletmelerin de dijital dönüşümü öncelikleri arasına alması gerekiyor. İşletmelerin tüm süreçlerinde bütünsel dönüşümünü destekleyen muhasebe yazılımları, insan kaynakları, satış, pazarlama, finans gibi departmanlara özel ERP programları her geçen gün yeteneklerini artırıyor. Örneğin, bugün muhasebe programları ile defterlerini tutan, fatura kesen, bordrolama yazılımları ile çalışanların ücret ve ödemelerini yöneten işletmeler, zamanı ve iş gücünü daha verimli kullanmasının yanında hata olasılıklarını da en aza indiriyor. 21. yüzyılın yapıtaşı olan verinin üretilmesi, kullanılması, yönetilmesi, analiz edilmesi, korunması, arşivlenmesi ve raporlanması gibi süreçlerde dijital hizmetler ve bu hizmetleri sunan şirketlerin daha çok ön planda olduğu gerçeği karşımızda duruyor.

Orka Muhasebe Programı

Siz de işletmelerin dijital dönüşümünü sağlayan Orka Bilgisayar'ın sunduğu e-çözümleri hemen keşfedin!