orka eenvanter

E-Envantere geçmeli miyiz?

E-Envantere geçmeli miyiz? 2026 yaklaşırken herkesin aklındaki soru bu.

Bir yanda “Nasıl olsa mecburi olacak, erkenden alışalım” diyenler… Diğer yanda “Zaten e-fatura, e-defter, e-beyan derken nefes alamıyoruz” diye düşünenler…

Aslında mesele basit:
Envanter zaten zorunlu. Tartışma, bunu kâğıtta mı yoksa elektronik ortamda mı tutacağımız.
📌 01.01.2026 itibarıyla 1. sınıf tacirler isterlerse e-Envanter defterine geçebiliyor. Açılış ve kapanış envanteri artık e-defter formatında oluşturulup GİB’e yüklenebiliyor.
Peki kimler için doğru bir adım?
✅ Stoklu çalışan, çok şubeli, büyüme hedefi olan KOBİ’ler
👉 Hem iç kontrol hem de ileride yapay zekâ destekli denetim altyapısına uyum için önemli bir avantaj.
⏳ Çok küçük ve az stoklu işletmeler
👉 Önce stok–muhasebe düzenini toparlayıp kademeli geçiş daha doğru.

E-Envanter ne kazandırıyor?

• Noter–kâğıt işlerini azaltıyor
• Şirketi stoklarını düzenlemeye zorluyor
• İncelemede ve bankalar karşısında güçlü belge sağlıyor
• Defter düzenini tek formatta topluyor

Zorlukları neler?

• İlk yıl iş yükü yüksek
• Dağınık kayıtlar saklanamıyor
• Küçük işletmeler için faydasından çok yük olabilir

E-Envanter ne mucize ne de felaket. Şirketin ölçeğine, stok yapısına ve dijital olgunluğuna göre birlikte karar verilmesi gereken bir konu:
İşletme sahibi + mali müşavir + yazılım firması.

gecici-vergi-beyannamesi-nedir

Gümrük Çıkış Beyannamesi (GÇB) Nedir?

Uluslararası ticaret dünyasında malların sınır ötesine geçişini düzenleyen pek çok belge bulunur. Bu belgelerin en önemlilerinden biri de Gümrük Çıkış Beyannamesi (GÇB) olarak adlandırılır. GÇB bir ürünün yurt dışına resmi olarak ihraç edildiğini belgeleyen ve gümrük işlemlerinin hukuka uygun şekilde tamamlandığını gösterir. Bu belge olmadan hiçbir ihracat işlemi yasal geçerlilik kazanmaz. Gümrük çıkış beyannamesi formu ihracatın şeffaf, takip edilebilir ve uluslararası standartlara uygun biçimde yürütülmesini sağlar. GÇB sadece ihracatçılar için değil aynı zamanda devlet kurumları, nakliye firmaları ve alıcı ülke yetkilileri için de önem taşır. Bu belge ihracat işleminin tüm detaylarını resmi kayıt altına alır.

Gümrük Çıkış Beyannamesinin Ticaretteki Rolü

Her ihracat işleminin bir hikayesi vardır. Ürünleriniz üretim hattından çıkar, özenle paketlenir, belgeler hazırlanır ve mallar sınır kapısına ulaşır. Tam bu aşamada gümrük çıkış beyannamesi sistemi devreye girer. Gümrük çıkış beyannamesi onayı ürünlerinizin yasal olarak ülke dışına çıktığını gösteren son adımdır. GÇB’nin ticaretteki en önemli işlevi, ihracatın resmi olarak kayıt altına alınmasını sağlamasıdır. Ayrıca:

  • Malların gümrük vergilerinden muafiyetini belgeleyerek ihracatçıya avantaj sağlar.
  • Devletin dış ticaret istatistiklerinin doğru tutulmasına katkıda bulunur.
  • İhracat bedellerinin yasal olarak yurda getirilmesini kolaylaştırır.
  • Ürünlerin hedef ülkede gümrük işlemlerinin daha hızlı yapılmasına yardımcı olur.

Gümrük Çıkış Beyannamesi Nasıl Hazırlanır?

Gümrük çıkış beyannamesi örneği hazırlamak özen ister. Her bilginin hem Türkiye’deki gümrük sistemine hem de uluslararası mevzuata uygun olması gerekir. GÇB, İhracatçı Birlikleri onayının ardından elektronik ortamda BİLGE (Bilgisayarlı Gümrük Etkinlikleri) sistemi üzerinden düzenlenir. Gümrük çıkış beyannamesi hazırlama aşamaları genelde şu şekildedir:

  • İhracatçı firmanın unvanı, vergi numarası ve iletişim bilgileri girilir.
  • Teslim yapılacak ülke, alıcı firma adı ve adresi yazılır.
  • Ürünlerin gümrük tarife istatistik pozisyonu (GTİP) kodu, miktarı, cinsi ve ağırlığı kaydedilir.
  • Taşıma türü (kara, deniz, hava, demiryolu), araç plakası ve konteyner numarası girilir.
  • İhracat faturası, menşe şahadetnamesi ve diğer destekleyici belgeler eklenir.
  • Elektronik imza ile onaylanır ve gümrük müdürlüğü tarafından kontrol edilir.
  • Beyanname onaylandıktan sonra sistem bir GÇB numarası üretir. Bu numara tüm ihracat sürecinin kimliği gibidir. Aynı zamanda gümrük çıkış beyannamesi sorgulama işlemi yapmanızı da sağlar.

Gümrük Çıkış Beyannamesinin Onay Süreci

GÇB’nin hazırlanması kadar onay süreci de titizlik ister. Hazırlanan beyanname ihracatçının bulunduğu gümrük müdürlüğüne elektronik olarak gönderilir. Gümrük memurları belgede yer alan bilgilerin doğruluğunu kontrol eder. Kontrol tamamlandığında sistemde “kapanış onayı” verilir. Bu aşama ürünlerin fiziksel olarak ülke dışına çıktığını resmen belgeler. Onay sürecinde olası gecikmelerin önüne geçmek için belgelerin eksiksiz hazırlanması gerekir. Özellikle GTİP kodlarının doğru girilmemesi ya da ihracat bedelinin hatalı beyan edilmesi süreci uzatabilir.

İhracatçılar için GÇB’nin Önemi

GÇB ihracatçı firmalar için sadece bir zorunluluk değil aynı zamanda veri güvenliği ve finansal doğrulama aracıdır. GÇB’nin kapanış onayı alınmadan ihracat teşviklerinden ya da KDV iadesinden faydalanmak mümkün değildir. Bu nedenle her ihracatçı için GÇB süreci mali ve yasal güvenliğin teminatıdır.

Gümrük Çıkış Beyannamesi ile İlgili Sık Yapılan Hatalar

GÇB hazırlığında yapılan küçük hatalar ihracat sürecinde ciddi gecikmelere neden olabilir. Hataları önlemek için ihracat belgeleri düzenlenmeden önce profesyonel bir dış ticaret uzmanından destek almak süreci hızlandırır. Söz konusu hataların başlıcaları:

  • Yanlış GTİP kodu girişi
  • Fatura ve beyanname tutarlarının uyumsuzluğu
  • Taşıma şekli bilgisinin eksik girilmesi
  • Menşe ülkesinin hatalı beyanı
  • İhracat rejim kodunun yanlış seçimi

GÇB Numarası ile Beyanname Takibi Nasıl Yapılır?

Hazırlanan her GÇB’ye özel bir numara atanır. Bu numara üzerinden beyanname durumu kolay bir şekilde sorgulanabilir. Takip işlemleri genellikle şu adımlarla yapılır:

  • Ticaret Bakanlığı e-İhracat sistemine giriş yapılır.
  • “Beyanname Sorgulama” sekmesi seçilir.
  • GÇB numarası girilir.
  • Beyannamenin güncel durumu (onay bekliyor, kapanış verildi ya da kontrol aşamasında) görüntülenir.
  • Bu sistem sayesinde ihracatçılar tüm süreci anlık olarak izleyebilir.

Gümrük Çıkış Beyannamesinin Dijital Dönüşümü

Gümrük çıkış beyannamesi tescili süreçleri büyük ölçüde dijital ortamda yürütülür. Türkiye Tek Pencere Sistemi sayesinde ihracatçılara pek çok kolaylık sunar. Bu sistemde GÇB oluşturmak, onay almak ve beyannameyi takip etmek elektronik ortamda gerçekleşir. Böylece evrak trafiği azalır, süreç hızlanır ve insan hatası minimize edilir. Dijital dönüşümün getirdiği bir diğer avantaj da veri güvenliğidir. Gümrük sistemleri uluslararası düzeyde şifrelenmiş ağlar üzerinden işlem yapar. Böylece hem devlet hem de ihracatçı açısından yüksek güvenlik sağlar.

Gümrük Çıkış Beyannamesi Olmadan İhracat Mümkün mü?

Gümrük çıkış beyannamesi düzenleme ve onaylama olmadan ihracat işlemi yapılamaz. Bu belge yasal olarak zorunludur. Malın ülke dışına çıkması için gümrükte sunulması gerekir.

Aksi durumda ürünler gümrükte bekletilir ya da cezai işlemler uygulanabilir. Bu nedenle ihracat hazırlık sürecinde GÇB oluşturulmadan hiçbir sevkiyat yapılmamalıdır.

Uluslararası Standartlarda Gümrük Beyannamesi Yönetimi

GÇB yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada geçerli bir sistemin parçasıdır. Dünya Gümrük Örgütü (WCO) tarafından belirlenen standartlara göre beyanname yapısı ve veri alanları belirlenmiştir. Türkiye de bu standartlara uyumlu şekilde BİLGE sistemini sürekli günceller. Böylece Türkiye’den çıkan her mal alıcı ülkenin gümrük sisteminde otomatik olarak tanımlanabilir. Bu da uluslararası ticarette hız ve güveni artırır.

Ticarette yasal güvenliğinizi sağlamak ve uluslararası standartlara uygun ihracat yönetimi için belgelerinizi eksiksiz hazırlamanız gerekir. Eğer siz de profesyonel ihracat süreçlerinde destek almak, belgelerinizi hatasız düzenlemek ve dış ticarette fark yaratmak istiyorsanız

inovasyon-nedir-orneklerle-birlikte-inovasyon-cesitleri1719906723

İnovasyon Nedir, Çeşitleri Nelerdir?

İnovasyon bir fikrin hayata geçirilerek değer yaratan yeniliğe dönüşmesi süreci olarak tanımlanır. Bu yenilik yalnızca yeni bir ürünün geliştirilmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda hizmetlerde, iş modellerinde, süreçlerde veya organizasyon yapısında da gerçekleşebilir. Günümüzün rekabetçi dünyasında inovasyon süreci sadece büyük şirketlerin ayrıcalığı olmaktan çıkıp her ölçekten işletmenin sürdürülebilir başarısı için temel bir gereklilik haline gelmiştir.

İnovasyon bir işletmenin pazardaki konumunu güçlendirmesine, maliyetlerini azaltmasına, müşteri memnuniyetini artırmasına hatta marka algısını yeniden şekillendirmesine yardımcı olur. Siz de rekabetin hızla değiştiği dünyada işletmenizi ileri taşımak istiyorsanız inovasyonun sadece bir kavram değil strateji olduğunu bilmeniz gerekir.

İnovasyonun Temel Dinamikleri

Her inovasyon süreci bir fikrin doğuşuyla başlar. Ancak her fikir inovasyon projeleri arasında yer almaz. Bir fikrin inovasyona dönüşmesi için uygulanabilir, sürdürülebilir ve değer yaratıcı olması gerekir. Yaratıcılık inovasyonun ilk adımıdır. Ancak fikirler planlı bir şekilde geliştirilip somut sonuçlara dönüştürülmedikçe inovasyon haline gelmez. İnovasyon merkezi denildiğinde fikir üretimi, geliştirme ve uygulama şeklinde üç temel dinamik ön plana çıkar. İşletmelerin inovatif yapıya kavuşması için bu üç aşamayı sistematik şekilde yönetmesi gerekir.

Bir işletme içindeki inovasyon kültürü açık iletişim, fikir paylaşımına açık ortamlar ve başarısızlıktan korkmayan çalışma anlayışıyla desteklenir. İnovasyon çoğu zaman deneme yanılma süreçlerinden doğar. Hatalardan öğrenmek sürecin en önemli parçasıdır.

Değişimin Görünür Hali Ürün İnovasyonu

İşletme içindeki işleyişin, üretim yöntemlerinin ya da hizmet sunumunun daha verimli hale getirilmesi süreç inovasyonu faaliyetleri ile mümkün olur. Bu inovasyon türü görünürde müşteriye dokunmaz. Ancak etkisini doğrudan hisseder. Süreç inovasyonu sayesinde işletmeler maliyetlerini düşürürken kalite standartlarını koruyabilir. Ayrıca çalışan verimliliği artar, hatalar azalır ve operasyonel süreçler daha esnek hale gelir. Dijital dönüşüm sürecinde olan işletmeler için süreç inovasyonu sürdürülebilir başarının en önemli anahtarıdır.

Farklı Düşünceleri Tetikleyen Pazarlama İnovasyonu

Bir ürün veya hizmetin başarısı sadece kalitesiyle değil nasıl sunulduğuyla da ilgilidir. Pazarlama inovasyonu işletmelerin ürünlerini ya da hizmetlerini tanıtma biçimlerinde yaptığı yenilikleri kapsar. Pazarlama inovasyonu yeni dağıtım kanallarının kullanılması, yaratıcı kampanyalar, dijital pazarlama stratejileri ya da marka konumlandırma yöntemlerinde yapılan yeniliklerle kendini gösterir. Bu yaklaşım, markaları daha görünür kılar. Ayrıca tüketicilerle daha güçlü bir bağ kurulmasını sağlar.

İş Modeli İnovasyonu

İş modelinde inovasyon işletmenin gelir elde etme biçimini veya müşteriyle etkileşim kurma yöntemini kökten değiştirmesidir. Geleneksel yöntemlerden farklı olarak iş modelini yeniden tanımlayan yaklaşım şirketin varlığını sürdürebilmesi için kritik bir rol oynar. İş modeli inovasyonu, pazarda yeni bir alan yaratmanızı, farklılaşmanızı ve rakiplerinizden öne geçmenizi sağlar. Bu yaklaşım sadece büyük dönüşümlerle değil küçük stratejik adımlarla da uygulanabilir.

Topluma Değer Katan Sosyal İnovasyon

İnovasyon sadece kar amacıyla yapılmaz. İnovasyon ekosistemi toplumsal fayda yaratmak için de hayata geçirilebilir. Sosyal inovasyon toplumun karşılaştığı sosyal, çevresel veya kültürel sorunlara yenilikçi çözümler sunmayı amaçlar. Sürdürülebilirlik projeleri, çevre dostu üretim yöntemleri, kadın istihdamını destekleyen iş modelleri ya da erişilebilir eğitim platformları sosyal inovasyonun güçlü örnekleridir. Bu tür inovasyonlar hem toplumsal sorumluluk bilincini artırır hem de markaların itibarına önemli katkı sağlar.

Açık İnovasyon

Geçmişte inovasyon yalnızca şirket içi bir faaliyet olarak görülürdü. Günümüzde ise işletmeler dış kaynaklardan gelen fikirleri de inovasyon süreçlerine dahil eder. Buna açık inovasyon denir. Açık inovasyon üniversiteler, start-up’lar, araştırma merkezleri hatta müşterilerle iş birliği yaparak yeni fikirlerin geliştirilmesini sağlar. Bu yöntem inovasyon sürecini hızlandırıp daha geniş bir bakış açısı kazandırır.

Geleceği Şekillendirecek Güç Dijital İnovasyon

İnovasyon ve teknoloji bir arada değerlendirildiğinde ortaya eşsiz faydalar çıkabilir. Dijital inovasyon teknolojinin sunduğu imkanları kullanarak ürünleri, hizmetleri ya da iş süreçlerini dönüştürmeyi ifade eder. Yapay zeka, bulut bilişim, büyük veri, nesnelerin interneti (IoT) ve blok zinciri teknolojileri dijital inovasyonun yapı taşları arasında yer alır. Bu teknolojiler sayesinde işletmeler daha hızlı karar alabilir, veri analizini etkin kullanabilir ve müşteri deneyimini kişiselleştirebilir.

Sürdürülebilir İnovasyon

İnovasyonun sadece bugünü değil geleceği de kapsaması gerekir. Sürdürülebilir inovasyon çevresel ve ekonomik faktörleri dengeleyen bir yaklaşımı temsil eder. Kaynakların verimli kullanılması, atıkların azaltılması, enerji tasarrufu sağlayan üretim teknikleri ve çevre dostu ürün tasarımları bu anlayışın merkezindedir. Sürdürülebilir inovasyon markaların finansal başarılarını ve toplumsal sorumluluklarını güçlendirir. Uzun vadede bu yaklaşım hem işletmeler hem de gezegen için daha yaşanabilir geleceğe katkı sağlar.

İnovasyonla Geleceğe Güvenle İlerlemek Mümkün

İnovasyon odaklı düşünme modern dünyanın vazgeçilmez bir parçasıdır. Küçük bir girişim ya da köklü kurum olmanız fark etmeksizin yenilikçi düşünceyi benimsemek sizi geleceğe hazır hale getirir. Ürünlerden süreçlere, hizmetlerden dijital dönüşüme kadar her alanda inovasyon işletmenize dinamizm kazandırır ve rekabet gücünüzü artırır. Siz de iş süreçlerinizi daha verimli hale getirirken, inovasyonun gücüyle büyümek istiyorsanız entegre çözümleriyle işletmenizi geleceğe taşıyan Orka Iceberg Ticari’yi keşfedebilirsiniz.

Orka Iceberg Ticari

Siz de iş süreçlerinizi daha verimli hale getirirken, inovasyonun gücüyle büyümek istiyorsanız entegre çözümleriyle işletmenizi geleceğe taşıyan Orka Iceberg Ticari'yi keşfedebilirsiniz.

tesvik-2083917031-min

Teşvik Nedir? Teşvik Kimlere Verilir?

Teşvik, işletmelerin büyümesini ve istihdamı artırmayı hedefleyen en güçlü ekonomik destek mekanizmalarından biridir. Doğru teşvik programları, girişimcilerin, KOBİ’lerin sürdürülebilir başarıya ulaşmasını kolaylaştırır.

Bir ülkenin ekonomik gücü, üretim kapasitesi ve yatırım ortamı arasındaki dengeye dayanır. Dengeyi kurmanın yolu ise işletmelerin büyümesini destekleyen sürdürülebilir politikalar geliştirmekten geçer. Devletin uyguladığı yatırım teşvikleri ile ekonomik destek programları, üretimi artırmanın yanı sıra istihdamı güçlendiren önemli araçlardır. Kapsamlı bir teşvik sistemi, hem yerli hem de yabancı yatırımcıya güvenli bir zemin sunarak ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlar. Sunulan tüm destek mekanizmaları üretim, istihdam, ihracat, Ar-Ge gibi alanlarda firmalara ciddi bir katkı oluşturur. Sanayi, teknoloji, tarım, hizmet sektörlerinde farklı teşvik türleriyle işletmelerin gelişimi desteklenir, böylece ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmak daha mümkün hale gelir. Gelin, her ölçekten firmanın faydalanabileceği teşviklere birlikte bakalım.

Teşviklerle Büyümenin 5 Güçlü Yolu

Kurumsal ve bireysel yatırımların sürdürülebilir büyüme sağlaması için teşvik programları son derece önemlidir. Programların her biri, kaynakları etkin kullanmak, istihdamı artırmak ve girişimcilik ekosistemini desteklemek için tasarlanır. Böylece kurumlar / girişimciler, hangi adımların kendilerine uygun olduğunu bilerek planlama yaptığında daha etkili sonuçlar elde edebilir. İşte büyümeyi destekleyen beş temel yol!

Yatırım Teşvikleri

Yeni yatırımlar için sağlanan mali destekler, işletmelerin modernizasyon ve kapasite artırma çalışmalarını hızlandırır. İhracat ve e-ihracat teşvikleri de bu kapsamdadır.

İstihdam Teşvikleri

İşverenlerin yeni personel istihdam etmesini kolaylaştıran programlar, işgücü maliyetlerini azaltırken iş gücünün çeşitlenmesini sağlar.

KOBİ Teşvikleri

Küçük/orta ölçekli işletmelere yönelik özel destekler, finansal yükü hafifleterek rekabet avantajı sunar.

Girişimcilik Teşviki

Yeni girişimler için sağlanan hibelerle danışmanlık destekleri, yenilikçi iş fikirlerinin hayata geçirilmesini mümkün hale getirir.

Hibe ve Destek Programları

Hedeflenen projeler için sağlanan doğrudan finansal destekler, işletmelerin risklerini minimize ederek büyüme kapasitelerini artırır.

KOBİ ve Girişimciler için Devlet Destekleri

Teşvik sistemleri, KOBİ’lerle girişimciler için mali ya da teknik açıdan farklı kolaylıklar sunar. Çünkü destekler hem iş kurmayı hem de mevcut işletmelerin büyümesini destekler. Hibe ve destek programları, yeni yatırımların finansmanında hayati rol oynarken yatırım teşvikleri KOBİ’lerin modern ekipman veya teknolojiye erişmesini sağlar. Ayrıca, destekler iş süreçlerinin optimize edilmesine, kurumsal yapıların güçlenmesine yardımcı olur.

Devlet tarafından sunulan desteklerin bir kısmı doğrudan mali yardım şeklindedir, bazıları ise vergi avantajları veya düşük faizli krediler aracılığıyla sağlanır. Öte yandan genç girişimciyseniz girişimcilik teşviki ile kendi iş fikirlerinizi hayata geçirirken deneyimli danışmanlardan eğitim veya rehberlik alabilirsiniz. Dolayısıyla genele bakıldığında teşviklerin girişimcilerin sürdürülebilir bir iş modeli geliştirmesine KOBİ’lerin ise rekabetçi kalmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.

Yatırım ve İstihdam Teşviklerinden Nasıl Yararlanılır?

İşletmeler söz konusu olduğunda asıl mesele büyümek, pazar payını artırmaktır. Bu nedenle yatırım ve istihdam teşvikleri, işletmelerin ekonomik potansiyelini desteklemek için farklı mekanizmalarla sunulur. Ancak doğru planlama için teşviklerden yararlanmak isteyen firmalar, öncelikle ilgili programların kapsamını, başvuru şartlarını incelemelidir.

Başvurular genellikle elektronik ortamda veya ilgili kamu kurumları üzerinden yapılır. İşletme olarak başvuru sürecinde gerekli belgeleri eksiksiz sunmalısınız. Böylece teşvik alma koşullarına uyarak desteklerden maksimum fayda elde edebilirsiniz. Bununla birlikte süreç boyunca hem mali hem de operasyonel planlama yapmanız teşviklerin etkin kullanımını artırıp uzun vadeli büyümenizi kolaylaştırır.

Hibe ve SGK Teşvikleri ile İşinizi Güçlendirin

İşletmelerin finansal yükünü azaltarak yatırım, istihdam kapasitesini artıran diğer destekler ise hibe ve SGK teşvikleridir. Her ikisi de işletmenizin sürdürülebilir büyüme planlarını uygulamasını kolaylaştırır, iş süreçlerinde verimliliği artırır. Teşvik başvuru şartları ise ilgili programın amacına göre belirlendiğinden finansal / idari yeterliliklerinize göre değerlendirilir. Örneğin; SGK teşvikleri istihdam artırıcı uygulamalarla özellikle işçi maliyetlerini düşürürken hibe programları yeni projelerin hayata geçirilmesini destekler. Asgari ücret desteği, işsizlik ödeneği alanlara yönelik teşvik, mesleki yeterliliği olan kadınlara yönelik teşvikler İŞKUR kapsamında sunulur.

Teşvikten Kimler Yararlanabilir?

Teşvikler temel olarak yatırımlarını artırmak, istihdam yaratmak veya iş süreçlerini geliştirmek isteyen kişi ve kurumlara sunulur. Bu desteklerden yararlanacak kişiler / kurumlar, teşvik türüne göre değişiklik gösterebilir, ancak genel çerçeve şu şekilde özetlenebilir:

  • KOBİ’ler (Küçük- Orta Büyüklükteki İşletmeler): İşletmelerin üretim kapasitesini artırmak, teknolojik altyapısını güçlendirmek, yeni yatırımlar yapmak isteyen KOBİ’ler, KOSGEB kapsamında yatırım veya devlet teşvikleri ile çeşitli avantajlardan faydalanabilir.
  • Girişimciler: Yeni iş fikirlerini hayata geçirmek ya da mevcut işlerini geliştirmek isteyen girişimciler, özellikle girişimcilik teşviki ile hibe programlarına başvurabilir.
  • Büyük ölçekli işletmeler- holdingler: Yatırım projeleri için sermaye artırımı, istihdam teşviklerinden yararlanabilir.
  • Sektörel olarak belirlenmiş firmalar: Tarım, sağlık, teknoloji ya da enerji gibi öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, sektörel devlet teşviklerinden fayda sağlayabilir.
  • İstihdam sağlayan firmalar: Yeni personel alımı veya çalışanların belirli eğitimlerden geçirilmesi gibi durumlarda istihdam teşvikleri kullanılabilir.

Teşvik Başvuru Şartları ve Alma Koşulları

Her devlet teşviki, hibe ve destek programları kapsamında başvuru ile kullanım koşulları önceden bildirilir. Teşvik başvuru şartları genellikle başvuru sahibinin faaliyet alanı, yatırım büyüklüğü, istihdam kapasitesi, vergi durumu gibi kriterlere dayanır. Başvuruların kabul edilmesi için belirlenen şartlar ve teşvik alma koşulları genellikle şu çerçevede ilerler:

  • Başvuru süresi / süreci: İlgili teşvik programının resmi platformları üzerinden ilgili tarihler içinde başvuru yapabilirsiniz. Ön incelemeyi geçmeniz ve istenen belgeleri doğru iletmeniz yeterlidir.
  • Sektörle yatırım uygunluğu: Teşvikten yararlanmak için programın belirlediği sektör ile yatırım türüne uygun olmalısınız. Örneğin; KOBİ teşvikleri yalnızca küçük - orta ölçekli firmalar için geçerlidir.
  • İstihdam koşulları: Bazı teşvikler, mevcut çalışan sayısını artırmayı ya da belirli kriterlerde iş gücü istihdam etmeyi şart koşar.
  • Mali/hukuki uygunluk: Şirketlerin vergi borcu bulunmaması, ticari sicil kayıtlarının uygun olması, diğer yasal gereklilikleri yerine getirmesi gerekir.
  • Eğitim: Bazı teşviklerde özellikle yeni iş kurma aşamasında girişimcilik eğitimi aranır. Ücretsiz ve online KOSGEB eğitimine katılarak kısa sürede alabilirsiniz.
  • Raporlama / izleme yükümlülüğü: Teşvik alındıktan sonra yatırımın ya da istihdamın planlanan şekilde kullanıldığını belgelemek için belirli dönemlerde raporlama yapılması gerekir.
demo-attachment-547-Mask-Group-49@2x

E-SMM (Serbest Meslek Makbuzu) Nasıl Kesilir?

Serbest meslek erbaplarının, gerçekleştirmiş oldukları faaliyetler neticesinde, müşterilerinden aldıkları ödeme karşılığında vermeleri zorunlu olan serbest meslek makbuzu, taraflar için ilgili ödemenin gerçekleştirildiğine dair kanıt niteliği taşıyan ve düzenlenmesi zorunlu bir belgedir. Bu belge, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın gerçekleştirmiş olduğu dijital dönüşüm süreci paralelinde, taraflara kolaylık sağlamak adına dijital olarak düzenlenebilir hale getirilmiştir. Uygulamanın devreye sokulduğu tarihten bu yana ise birçok kişinin merak ettiği e-SMM nasıl kesilir ve özellikleri nelerdir sorularına yanıtları bu içeriğimizde vereceğiz.

E-SMM Nedir ve Nasıl Düzenlenir?

Serbest meslek erbabı olmak genel olarak kişinin herhangi bir iş verene bağlı olmaksızın; kendi sahip olduğu bilgi ve kabiliyetler neticesinde hizmet vermek sonucunda söz konusu olur. Hiçbir iş verene bağlı olunmaması ise doğal olarak verilen hizmet, sunulan faaliyet neticesinde bir ödeme karşılığında faturalandırma ortaya çıkarmazken; ilgili faaliyet karşısında yapılan ödemenin kayıt altında tutulabilmesi için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi gerekmektedir. Yasal düzenlemeler kapsamında belirli şekil şartları taşıyan bu makbuzun aslı ödemeyi yapan tarafa ibraz edilirken diğer kopyası ise serbest meslek erbabı tarafından saklanmaktaydı. Muhasebe kayıtları için gerekli olan ve değerli belge özelliği taşıyan bu makbuzun elektronik ortamda düzenlenebilir formatına ise e-serbest meslek makbuzu adı verilmiştir. Formatı itibarıyla Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından, tamamen matbu formdaki makbuzla birebir aynı özelliklerde oluşturulabilen bu makbuz, elektronik ortamda muhafaza edilebilmekte ve bir kopyası da ödeme yapan tarafa ibraz edilebilmektedir.

E-SMM Zorunluluğu Hakkında

Serbest meslek erbaplarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ndaki değişiklik sonrasında 30 Haziran 2020 itibarıyla e-SMM uygulaması için geçişleri zorunlu hale getirilmişti. Bu kapsamda da mükellefler, makbuzlarını dijital formatta düzenleme, iletme, arşivleme, gerekli olduğunda ibraz etme ve raporlama sorumluluğu edindiler. Kanun neticesinde, serbest meslek erbaplarının, faaliyetlerine başladıkları tarihten en geç 3 ay sonraya kadar e-SMM zorunluluğu kapsamında geçişlerini yapmaları gerekmektedir.

e-SMM Nasıl Kesilir? 

Dijital dönüşüm uygulamaları kapsamında uygulamaya sokulan e-SMM uygulamasında makbuza kesmek oldukça kolaydır. Bunun için mükellefin Gelir İdaresi Başkanlığı’na ait portalı veya bir özel entegratör aracılığıyla uygulamaya erişiminin bulunması gerekmektedir. Bu kapsamda e-imza veya mali mühür gibi teyit sağlayan araçlardan birisini tercih ederek başvuruya hazırlanabilirsiniz. Şahıs şirketleri için e-imza, tüzel kişiler içinse mali mühür ile başvurunun yapılması gerekmektedir. Tercih edilen erişim kanalının hazırlanması paralelinde e-SMM başvuru için bağlı bulunulan vergi dairesine serbest meslek mükellefliği bildirilir. Ardından gerekli yetkilendirmeler tarafınıza sağlandıktan hemen sonra, faaliyetleriniz ya da sunduğunuz ürünler için aldığınız ödemeler karşılığında makbuzu tıpkı matbu formattaki makbuzda olduğu gibi dijital ortamda doldurabilir; e-mail, WhatsApp veya diğer iletim kanalları aracılığıyla karşı tarafa iletebilirsiniz.

Eğer istenirse hazırlanan makbuz, karşı tarafın talebine göre yalnızca dijital ortamda değil kağıt formatta da çıktısı alınmak suretiyle, ıslak imzayla iletilebilir. Serbest meslek mükellefleri, imzalarını noterde tasdik ettirdikten sonra e-SMM kesmek istediklerinde hazır imzalı olarak da çıktılarıyla iletebilirler.

E-SMM düzenleme yetkisi alan serbest meslek erbapları, bu dijital uygulama sayesinde kağıt makbuz için ortaya çıkan maliyetten kurtulmanın yanı sıra makbuzun mesafeler için iletimlerinde de kargo maliyetinden ve zaman külfetinden kurtulmuş olurlar. Ayrıca makbuzlar dijital ortamda saklandığı için kaybolmaları mümkün olmaz; geriye dönük olarak incelenmeleri kolaylaşır. Birçok açıdan avantajlı olan bu uygulama paralelinde muhasebe iş yükü de oldukça azalmaktadır ve sonuç olarak şirketler gerçekleştirmekte oldukları faaliyetlere daha fazla odaklanabilmekte; diğer iş yüklerinden ve maliyetlerden kurtulabilmektedirler.

E-smm hakkında daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyuyorsanız E-SMM Hakkında En Çok Merak Edilen Sorular adlı blog yazımız sizin için rehber niteliğinde bir yazıdır.

sektor-performansi-ca144b

Türkiye’de Hangi Sektörler Hızla Büyüyor?

İşletmelerin mali işlerini raporlaması, düzenlemesi ve kayıt altına alınmasında muhasebeci seçimi oldukça önemlidir. Muhasebeciler bir diğer ifadeyle mali müşavirler işletmelerin mali işlerini düzenleyerek raporlar, kayıt altına alır. Böylece, işletme sahibi birçok mali işlemi takip etmek zorunda kalmaz. Muhasebe kayıtları üzerinden işletmelerin finans raporları hazırlanır. İşletmelerin senelik mali yatırımlarını yönetmeleri açısından muhasebe kayıtları oldukça önemlidir.

Türkiye’de Hangi Sektörler Hızla Büyüyor?

2025’te Türkiye’de büyüyen sektörler hem girişimciler hem de pazar payını genişletmek isteyenler için fırsatlarla dolu. Siz de teknolojiyle büyüyen sektörlere yönelerek küresel rekabette fark yaratabilirsiniz.

Teknolojinin gelişmesi ve dijital dönüşüm, sektörlerin evrilmesini etkileyen en büyük etkenlerdir. Bu nedenle Türkiye’de büyüyen sektörler, genellikle teknolojiyle iç içe olan ve tüm süreçlere entegre edebilen lojistik, e-ticaret, sürdürülebilir enerji gibi gelecek vadeden alanlardır. Teknolojiyi aktif kullanabilen her sektör, gelişmeye devam ettiği için büyümenin parçası haline gelir. Ancak bunun için iyi öngörüler gerekir. Örneğin; teknolojinin ne yöne ilerlediği, sektör bazında hangi girişimlerin başarılı olduğu, değişen trendler neticesinde taleplere nasıl uyum sağlanacağı gibi konular her an gündemde tutulmalıdır. 2025 yılında Türkiye’nin ekonomik yapısı, bu dinamiklere uyum sağlayan sektörlerin yükselişiyle şekillendiği için yatırımları da doğrudan etkiler. Türkiye’de büyüyen sektörler içinde doğru adımlar attığınızda, işletmenizi kalıcı başarıya ulaştırabilir, Türkiye’nin ekonomik potansiyelinden tam anlamıyla yararlanabilirsiniz. Peki, hangi sektörler büyümenin bir parçası? Gelin, fırsatlarla dolu sektörleri ve iş biçimlerini birlikte keşfedelim.

Türkiye’de Büyüyen Sektörler Hangileri?

Türkiye’nin ekonomik dinamikleri, teknoloji ve küresel trendlerle şekillenen bir büyüme yolculuğu yaratır. Dolayısıyla Türkiye’de büyüyen sektörler de inovasyonla desteklenen ve yerel avantajlarla güçlenen alanlarda yoğunlaşır. İşletmelerin süreçlerini yeniden yapılandırmasını sağlayan temel etken ise teknolojik dönüşümdür. Ayrıca sürdürülebilirlik odaklı girişimler de çevresel hedeflerle uyumlu fırsatlar yaratabilir. Genç nüfusun teknoloji odaklı girişimleriyle yenilikçi projeler ortaya çıkar. Örneğin; dijital dönüşümden yararlanabilen lojistik, e-ticaret ve enerji gibi alanlar hem yerel hem küresel taleplere yanıt verir. Devlet teşvikleri de bu sektörlerde girişim başlatmayı kolaylaştırır. Ancak bölgesel avantajları da unutmamak gerekir. Çünkü işletmeleri uluslararası pazarlara taşıyabilecek fırsatlar doğurabilir. Kısaca Türkiye’de büyüyen sektörler içinde doğru stratejilerle hareket ettiğinizde işletmeniz kalıcı başarıya ulaşabilir. Gelecek vadeden dinamik sektörler ise şöyle sıralanabilir:

  • Yazılım ve Bilişim: Yapay zekâ ve bulut tabanlı çözümler, işletmelerin verimliliğini artırır. Küresel pazarlara yönelik yazılım ihracatı da sektörün büyümesini hızlandırır.
  • E-Ticaret: Online alışverişin yaygınlaşması, işletmelere uygun başlangıç maliyetiyle ilerleme imkânı tanır. Dijital pazarlama entegrasyonu, rekabet avantajı sağlar.
  • Yenilenebilir Enerji: Güneş ve rüzgâr enerjisi, çevresel hedeflerle uyumlu projelerle öne çıkar. Devlet destekleri de bu alanda girişimcileri cesaretlendirir.
  • Tarım Teknolojileri: Akıllı tarım sistemleri, verimliliği artırır ve sürdürülebilir üretimi destekler. Çeşitli inovasyonlar, sektörün küresel taleplere yanıt vermesini mümkün kılabilir.
  • Sağlık Teknolojileri: Tele-tıp ve biyoteknoloji, sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırır. Yerli üretim cihazlarla ithal bağımlılık azalabilir.

Teknolojik Yeniliklerin Öncü Sektörleri

Yazılım, yapay zekâ ve bilişim, Türkiye’de büyüyen sektörler arasında öncü konumdadır. Çünkü dijital dönüşüm, sektör olarak uygun olan hemen her işletmenin iş süreçlerini yeniden yapılandırmasını sağlar. Örneğin; yapay zekâ tabanlı çözümler, veri analitiği ve otomasyonla işletmelerin verimliliğini artırır. Yerli yazılım girişimleri başlatılarak uluslararası pazarlara açılmak, genç ve yetkin iş gücüyle projeleri hayata geçirmek de mümkün. Çünkü genç ve yetkin iş gücü, teknoloji odaklı sektörlerin büyümesini hızlandırabilir, entegrasyon süreçlerinde hız kazandırabilir. Öte yandan devlet teşviklerinden faydalanarak yenilikçi girişimleri destekleyebilir, bulut tabanlı sistemlerle maliyetleri düşürerek esneklik kazanabilirsiniz. Hali hazırda bir işletmeniz varsa yazılım çözümleriyle müşteri deneyimini iyileştirebilir, bulut tabanlı sistemlerle maliyetleri düşürüp esneklik kazanabilirsiniz.

Bilişim sektörü, dijital dönüşümün belkemiğidir. Çünkü işletmeniz veri analitiğiyle pazar trendlerini daha iyi okuyabilir. Yapay zekayı sistemlerinize entegre ettiğinizde ise müşteri odaklı çözümler geliştirmeniz kolaylaşır. Örneğin; e-ticaret platformlarında kişiselleştirilmiş önerilerle satışları artırabilirsiniz. Böylece yerli girişimleriniz de küresel teknoloji devleriyle rekabet edebilir hale gelir. Yani sektörün dinamizmine ayak uydurduğunuz takdirde girişimleriniz başarılı şekilde ilerleyebilir, alanınızda kalıcı başarı elde edebilirsiniz.

Yenilenebilir Enerji ve Sürdürülebilirlik

Yenilenebilir enerji, Türkiye’de büyüyen sektörler arasında çevresel hedeflerle uyumlu bir yükseliş gösterir. Örneğin; günümüzde enerji üretiminde sürdürülebilirliği artıran güneş ve rüzgar enerjisi projelerine yatırım yaparak Türkiye’nin coğrafi avantajlarından faydalanmak mümkün. Güneş enerjisi sistemleriyle çevre dostu çözümler sunabilir, devlet teşvikleriyle yenilenebilir enerji girişimleri başlatabilirsiniz. Yeşil teknolojilerle çevresel etkiyi azaltmak da Türkiye’de büyüyen sektörler içinde uzun vadeli büyüme fırsatları yakalamanın başka bir yolu olabilir. Bu sektöre yönelerek hem çevresel hem ekonomik kazanç elde edebilirsiniz. Otomotiv sektörü, elektrikli ve hibrit araçlarla sürdürülebilirlik trendine uyum sağlayan alanlardan biridir. Yerli üretim girişimleri de bu alanda rekabet gücünü bir hayli artırdığı için bu yönde yapılacak girişimlerin başarı oranı yüksek olabilir. Örneğin; elektrikli araç şarj altyapısı sektörün büyümesine katkı sağlayabilir.

2025 Türkiye Sektör Analizi

E-ticaret, yenilenebilir enerji, tarım teknolojileri ve sağlık sektörü öncü konumunu korurken lojistik ve gıda teknolojileri de dikkat çeker. Yani Türkiye’de büyüyen sektörler denildiğinde akla ilk olarak 2025’te teknolojik yenilikler ve küresel entegrasyonla güçlenen sektörler gelir. Örneğin; akıllı sulama sistemleri geliştirilerek verimliliği artırılması tarım sektörünün büyümesine yardımcı olur. Lojistik sektörü de benzer şekilde, e-ticaretin büyümesiyle paralel olarak güçlenir. Çünkü e-ticaret söz konusu olduğunda en önemli konu ürünlerin alıcıya en iyi şekilde, en kısa zamanda ulaşmasıdır. Dolayısıyla e-ticaret ve lojistik birlikte büyüyen sektörlere iyi bir örnektir.

Orka Sektör

Türkiye’de büyüyen sektörler içinde yer almak, doğru finansal yönetim ve e-ticaret entegrasyonlarıyla kolaylaşır. Orka Bilgisayar, muhasebe, e-fatura, e-defter ve finans yönetimi çözümleriyle iş süreçlerinizi güçlendirebilir. Yenilikçi yazılımlarla işletmenizi rekabete hazır hale getirebilirsiniz.

sirket-5449

Şirket Kapatma Nasıl Yapılır? Tasfiye Nedir?

Bir kez emek harcadıktan sonra düzenli kazanç sağlayan pasif gelir, sürekli çaba gerektirmeyen bir gelir türüdür. Doğru yöntemlerle finansal özgürlüğe ulaşmak isteyenler için ideal bir seçenektir.

Günümüz dünyasında herkes daha rahat bir yaşam ve finansal güvenlik arar. Dolayısıyla çeşitli yatırımlar ve gelir yöntemleri sıkça gündeme gelir. Bunların arasında yer alan pasif gelir, düzenli gelir akışı sağlarken günlük iş yükünüzü azaltacağından tam da aradığınız yöntem olabilir. İşletme sahibi ya da bireysel yatırımcı olmanız fark etmeksizin size pek çok açıdan esneklik sunar.

İlk etapta zaman, para veya emek yatırırsınız ancak sonrasında gelir akışı daha az eforla devam eder. Örneğin; dijital ürün ya da kira geliri, bu yöntemin en bilinen yollarındandır. Önemli olan, kendi ihtiyaçlarınıza uygun bir strateji belirlemeniz ve başlangıç adımlarını sağlam atmanızdır.

Şirket Tasfiyesi Ne Anlama Gelir?

Tasfiye, şirketin faaliyetlerini tamamen sonlandırmadan önceki yasal kapanış sürecidir. Şirketin varlıkları elden çıkarılır, borçları ödenir ve varsa kalan mal varlığı ortaklara dağıtılır. Yani tasfiye, şirketin tüm ticari ilişkilerini resmî olarak sona erdirdiği, “temiz kapanış” yaptığı aşamadır.

Süreç şirket ortaklarının kararıyla başlatılır. Ancak bazı durumlarda mahkeme kararı ya da iflas gibi zorunlu sebeplerle de devreye girebilir. Özellikle limited ve anonim şirketlerde, tasfiye süreci yasal zorunluluktur; doğrudan kapatma mümkün değildir.

Tasfiye aşamasında şirket artık aktif ticari faaliyette bulunamaz. Ancak bazı işlemler hâlâ yürütülür: Alacakların tahsil edilmesi, stokların satılması, devlete karşı olan yükümlülüklerin yerine getirilmesi gibi. Bu nedenle şirketin başına tasfiye memuru atanır. Yetkili kişi tüm kapanış işlemlerinden sorumlu olur, sürecin düzenli işlemesini sağlar.

Hangi Şirketler Tasfiye Sürecine Girmelidir?

Tasfiye süreci, esas olarak tüzel kişiliğe sahip şirketlerin kapatılması için zorunlu adımdır. Özellikle limited ve anonim şirketler, faaliyetlerini sonlandırmak istediklerinde resmi olarak tasfiye sürecine girmek zorundadır. Bu tür şirketlerde sadece vergi dairesine “kapatıyoruz” demek yeterli değildir; tüm hukuki yükümlülüklerin tek tek yerine getirildiği kapanış prosedürü şarttır.

Buna karşılık şahıs şirketlerinde tasfiye süreci zorunlu değildir. Şahıs işletmeleri, vergi dairesi ve meslek odalarına yapılacak birkaç bildirimle faaliyetlerini durdurabilir. Fakat vergi borcu ya da SGK yükümlülüğü olan şahıs işletmesi de yine dikkatli şekilde kapatılmalıdır. Aksi takdirde işletme sahibi bireysel olarak sorumlu tutulur.

Şirket Tasfiye Süreci Nasıl Başlatılır?

Şirket kapatma sürecindeki adımlar, şirketin türüne göre küçük farklılıklar gösterebilir ancak genel çerçeve aynıdır. Genel geçerli olan prosedürler aşağıdaki gibidir:

  • Tasfiye süreci, şirket ortaklarının aldığı genel kurul kararıyla başlatılır. Kararda şirketin tasfiye edilmesine karar verildiği açıkça belirtilmeli ve tasfiye memuru atanmalıdır. Tasfiye memuru çoğu zaman ortaklardan biri olur; ancak dışarıdan bir kişi de bu görev için seçilebilir.
  • Alınan karar, noter tarafından onaylanır ve ardından ticaret sicil müdürlüğüne bildirilir. Bu adım, sürecin resmiyet kazanması açısından oldukça önemlidir.
  • Tasfiye kararının noter onaylı örneğiyle birlikte ticaret siciline başvuru yapılır. Karar tescil edildikten sonra, şirketin tasfiye sürecine girdiği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir. İlanla birlikte şirketin borçlu ya da alacaklı olduğu kişi ve kurumlara da bildirim yapılmış olur.
  • Tasfiye sürecine girildiği vergi dairesine ve SGK'ya resmi olarak bildirilmelidir. Defterlerin kapanışına kadar sürecek olan geçici durum bildirilir. Şirket tasfiye sürecinde dahi vergi ve SGK açısından yükümlülüklerini sürdürmek zorundadır.
  • Tasfiyeye giren şirketin ünvanına “Tasfiye Halinde” ibaresi eklenir. Örneğin, “ABC Ltd. Şti.” artık “Tasfiye Halinde ABC Ltd. Şti.” olarak geçer. Sürecin resmiyetini gösteren bir diğer önemli aşamadır.

Bu adımlardan sonra şirketin fiilen ticari faaliyeti sona ermiş olur; ancak tasfiye işlemleri tamamlanana kadar defter tutulmaya ve beyanname verilmeye devam edilir.

Şirketin Kapanması İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Tasfiye memuru, şirketin tüm borç ve alacaklarını detaylı olarak çıkarmalıdır. Varsa alacakları tahsil edilir. Müşterilerden, iş ortaklarından veya üçüncü kişilerden olan alacaklar tasfiye döneminde şirket hesabına geçirilmelidir. Tahsil edilen alacaklarla birlikte, şirketin borçları ödenir. Tedarikçi borçları, SGK primleri, vergi borçları ve çalışanlara olan maaş/ihbar/kıdem tazminatları öncelikle kapatılmalıdır.

Tasfiye sürecinde tutulan defterlerin, kayıtların en az 10 yıl süreyle saklanması zorunludur. Bu yükümlülük, tasfiye memuru tarafından üstlenilir veya arşiv sorumlusu belirlenerek devredilir.

İşlemler devam ederken her ay KDV, muhtasar gibi beyannameler verilmeye devam edilir. Ek olarak tasfiye başlangıcında açılış bilançosu ve her yıl tasfiye dönemi sonu için ara bilanço düzenlenir. Süreç tamamlandığında ise tasfiye kapanış bilançosu hazırlanır.

Tasfiye Süresi Ne Kadar Sürer?

Türk Ticaret Kanunu'na göre, tasfiye sürecinin yasal olarak en az 6 ay sürmesi gerekir. İlgili süre, şirketin tasfiye kararının Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesinden itibaren başlar. Belirlenen süre şirketin hiçbir borç bırakmadan ve ileride bir hak talebine konu olmadan kapanabilmesini sağlar. Eğer alacaklılar bu süre zarfında taleplerde bulunursa, talepler karşılanmadan tasfiye süreci tamamlanamaz.

Bazı şirketler, çok sayıda alacak ve borca, geniş varlık listelerine ya da devam eden dava süreçlerine sahip olabilir. Benzer durumlarda tasfiye süreci 6 ayı aşabilir, 1 yılı bulabilir. Özellikle aktif olarak çalışan, çok sayıda müşteri ya da tedarikçisi olan şirketlerde işlemlerin tamamlanması zaman alabilir.

Şirket Tasfiyesi Sonrası Yapılması Gerekenler

Tasfiye memuru, tüm işlemleri tamamladıktan sonra şirketin tasfiye sonu bilançosunu hazırlar. Bilanço, şirketin tasfiye sonrası kalan varlıklarının durumunu gösterir. Eğer tüm yükümlülükler sıfırlandıysa, kalan varlıklar ortaklara dağıtıldıysa, bilanço sıfır bakiye ile kapanır.

Tasfiye süreci tamamlandıktan ve kapanış bilançosu hazırlandıktan sonra, şirketin ticaret sicilinden silinmesi gerekir. Bunun için tasfiye memuru, Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne gerekli belgelerle başvurarak “tasfiyenin sona erdiğini” bildirir. Bildirimle birlikte, şirketin ünvanı sicilden silinir ve artık resmî olarak faaliyet gösteren bir tüzel kişilik kalmaz. Ticaret sicil işlemleri tamamlandıktan sonra, ilgili vergi dairesine gidilerek şirketin vergi kaydının resmen terk edilmesi sağlanır.

mali-musavir-veya-muhasebeci-secerken-dikkat-edilmesi-gerekenler-1_800x400

Muhasebeci Seçimi Nasıl Yapılır, Nelere Dikkat Edilir?

İşletmelerin mali işlerini raporlaması, düzenlemesi ve kayıt altına alınmasında muhasebeci seçimi oldukça önemlidir. Muhasebeciler bir diğer ifadeyle mali müşavirler işletmelerin mali işlerini düzenleyerek raporlar, kayıt altına alır. Böylece, işletme sahibi birçok mali işlemi takip etmek zorunda kalmaz. Muhasebe kayıtları üzerinden işletmelerin finans raporları hazırlanır. İşletmelerin senelik mali yatırımlarını yönetmeleri açısından muhasebe kayıtları oldukça önemlidir.

İşletmeler için Muhasebeci Seçme Rehberi

İşletmelerde mali işlemlerin düzenlenmesi ve raporlanması zaman alan bir iştir. Bu süreçlerin işletme sahipleri tarafından takip edilmesi ise firma yönetimini zorlaştıran bir etken olabilir. Firma sahipleri mali işlemleri gerçekleştirmek için fazla vakit harcayabilir. Bu nedenle, mali işlemlerin bir muhasebeci tarafından takip edilmesi şirketteki işlemlerin yürütülmesi ve yönetilmesini kolaylaştırabilir. Ancak mali işlemlerin doğru bir şekilde yönetilmesi ve takip edilmesi için de uzman bir muhasebeci seçmek önemlidir. İşletmeniz için muhasebeci seçerken birtakım hususlara dikkat ederek mali işlemlerinizi profesyonel destek ve hizmetlerle yönetebilirsiniz.

Muhasebeciler İşletmelerde Hangi İşleri Yapar?

İşletmelerin mali işlerini doğru planlaması için muhasebeci seçimi kadar hangi finansal işlemlerde mali müşavirden yardım alacağını da belirlemesi gerekir. Bu nedenle, işletmeler muhasebeci ile anlaşırken hangi işlerin mali müşavir tarafından yürütüleceğini de iş sözleşmesi kapsamında belirlemeleri önemlidir.

Muhasebeciler firmaların mali işlerini yürütmekle sorumlu çalışanlardır. Uzman muhasebecilerin işletmelerde gerçekleştirdiği işler şu şekilde sıralanabilir:

  • Şirketlerin mali politikalarını belirleyerek etkin yönetim için önerilerde bulunur.
  • Şirketin 6 aylık ya da yıllık periyotlarla vergi beyannamelerini hazırlar.
  • Şirketlerin mali durumlarını takip ederek raporlar. Yıllık mali planlamaları gerçekleştirir.
  • Firmaların mali risklerini raporlar ve değerlendirir.
  • İşletmelerin gelir gider dengelerini takip ederek finansal raporlar hazırlar.
  • Vergi yükümlülükleri ve ödemelerinin optimize edilmesi için danışmanlık hizmetleri verir.
  • Firmaların günlük, aylık ve yıllık mali işlemlerini gelir gider tabloları ile kayıt altına alır.
  • Şirket içerisindeki mali kayıtların doğruluğunu güvence altına alır.

 Doğru muhasebeci seçimi ile mali işlemlerinizi takip edebilir, şirket yatırımlarınızı doğru bir şekilde yönetebilirsiniz.

Muhasebeci Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Serbest muhasebeci seçiminde birtakım hususlara dikkat ederek mali işlemlerinizi etkili yönetebilecek mali müşavirlerle birlikte çalışabilirsiniz. Muhasebeci seçerken lisans, çalışan nitelikleri, uzmanlık alanı, iş tecrübesi, maliyet gibi farklı faktörleri dikkate almalısınız. İyi bir muhasebeci seçiminde şu hususları dikkate alabilirsiniz:

  • Muhasebeci seçiminde ilk olarak adayın eğitim durumu, kariyeri ve güvenilirliği incelenmelidir.
  • Muhasebe alanındaki uzmanlık derecesi, iş tecrübesi, mevzuat ve vergilendirme konularındaki bilgi birikimi dikkate alınmalıdır.
  • Mali işlemlerin yürütülmesi için adayın SMMM (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) belgesine de sahip olması gereklidir. Mali işlemlerin mevzuata uygun yürütülmesi için bu belge zorunludur.
  • Muhasebecinin finansal raporlama yaparken kullandığı altyapı ve teknoloji de oldukça önemlidir. Adayın finansal yazılımlarını kullanmasını test ederek daha kolay karar verebilirsiniz.
  • Mali kayıtları tutacak olan muhasebecinin güvenilir olması, işini doğru yapması da oldukça önemlidir.
  • Muhasebecilerle iş sözleşmesi yaparken danışmanlık hizmeti ve ücretleri hakkında da detaylı bilgi almalısınız.

Doğru Muhasebeci Seçimi

Doğru muhasebeci seçimi için birtakım kriterler belirleyerek adaylarla mülakat gerçekleştirebilirsiniz. Muhasebeci adayı ile mülakatta şu hususları görüşebilirsiniz:

  • Teknolojik bilgi birikimi: Bilgi teknolojisi kullanımı ve dijitalleşme ile hızlı veri akışı sağlama iş süreçlerini hızlandırır ve kolaylaştırır. Mali süreçlerde muhasebecinin ilgili mesleki programlara hakim olması gereklidir.
  • Vergi planlaması: Şirketin vergi ödemeleri genellikle muhasebeciler tarafından gerçekleştirilir. Bu nedenle, muhasebeci işletmenin vergi yükünü hafifletecek rasyonel stratejiler geliştirmelidir.
  • Erişilebilirlik: Muhasebeci ile iletişim kanallarının açık olması da mali işlerin yönetiminde önemli bir faktördür. İhtiyacınız olduğundan mali müşavir ile doğrudan iletişim halinde olmak işlerin hızlı yürütülmesini sağlar.
  • Danışmanlık hizmeti: Mali süreçlere göre iş planlarının yönetilmesi ve realist fikirler geliştirilmesi için danışmanlık hizmeti sağlamak da muhasebecinin görevleri arasında yer alabilir. Mali yönden işinizi büyütme için rehberlik mali müşavirliğin önemli bir hizmetidir.
  • Kariyer: Muhasebecinin mali müşavirlik alanında ne kadar süre ile çalıştığı, referansları oldukça önemlidir. İşini profesyonel şekilde yapmak için alanında uzman, yeterli iş tecrübesine sahip muhasebeciler tercih edilmelidir.
  • Hizmet ve Maliyet: Muhasebeci adayı ile mülakatta hem sağlayacağı hizmetler hem de iş sözleşmesine göre alacağı ücret belirlenmelidir. İş akdinde bu detaylara yer vererek kendinize hukuki güvence oluşturabilirsiniz.

Doğru Muhasebeci Seçmenin Avantajları

İyi bir muhasebeci ile çalışmak işletmelere birçok avantaj sağlar. İyi bir mali müşavir ile anlaşarak işletmenin mali durumunu takip etmeniz büyüme hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı ve finansal kaynaklarınızı daha etkili yönetmenizi sağlayabilir. Doğru muhasebeci seçmenin avantajları şu şekildedir:

  • Şirketiniz için olası mali riskleri daha kolay öngörerek hızlı tedbirler geliştirebilirsiniz.
  • Muhasebecinin networking ağından faydalanarak yeni iş ortaklıklar kurabilirsiniz.
  • Vergi planlamasını doğru bir şekilde yaparak mevzuat ve yasal prosedürlerin yükümlülüklerini kolay bir şekilde yerine getirebilirsiniz.
  • Muhasebe programları ile geleneksel süreçlere göre mali işlemlerinizi daha kolay bir şekilde yapabilirsiniz.
  • Mali kayıtlarınızı elektronik ortamda sürekli güncel tutarak verilerinize kolay bir şekilde erişebilirsiniz.

Orka Muhasebe

Orka Bilgisayar tarafından sunulan kurumsal muhasebe ve yazılım çözümlerinden faydalanarak mali işlemlerinizi hızlı, kolay bir şekilde yapabilirsiniz.

odero-blog-link-ile-nasil-odeme-alinir-650x356px

Link ile Ödeme Nedir? Avantajları Nelerdir?

Teknolojideki gelişmelerin en çok değişime neden olduğu alanlardan biri hiç şüphesiz e-ticaret sektörüdür. Kullanıcıların değişen alışveriş alışkanlıkları, link ile ödeme gibi çok daha hızlı ve pratik ödeme yöntemlerinin geliştirilmesine neden oldu.

E-ticaret kavramı, ilk örneklerin ortaya çıkmaya başladığı 90’lı yılların ortasından bu yana bir hayli değişime uğradı. Bugün gelinen noktada ise e-ticaret, işletmelerin satış gerçekleştirmek için kurduğu web sitelerinin çok daha ötesinde bir anlama sahip. Web sitelerinin yanı sıra mobil uygulamalar da e-ticarette önemli bir yer edinirken aynı zamanda dijital ödeme sistemleri de gelişti. Sosyal medya platformları ve mesajlaşma uygulamaları birer satış kanalına dönüşürken ödeme yöntemlerinin arasına da QR ve link ile ödeme gibi çok daha pratik seçenekler eklendi. Giderek yaygınlaşan ve işletmelere birçok fayda sağlayan link ile ödeme yöntemine yakından göz atalım.

Yeni Nesil Ödeme Yöntemi: Link ile Ödeme

Link ile ödeme, online ödeme almak için tercih edilen popüler yöntemlerden biridir. Son yıllarda özellikle sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarının satış amacıyla kullanılmaya başlanması ile yaygın hale geldi. Link ile ödeme alma yönteminde, işletmeye ait web sitesi üzerinden ödeme alma işleminden farklı olarak link ile ödemede müşteriler doğrudan ödeme hizmet sağlayıcısının sunduğu ödeme sayfasına yönlendirilir.  Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, e-posta, SMS ve dijital faturalarla birlikte alıcıya gönderilen bağlantılar sayesinde ödeme süreci hem işletmeler hem de tüketiciler için pratik ve hızlı hale gelir.

Bir e-ticaret sitesine sahip olmasanız da Instagram ve TikTok gibi görsel ağırlıklı sosyal medya platformları ve WhatsApp, Telegram gibi yaygın kullanılan mesajlaşma uygulamaları üzerinden satış yapabilirsiniz. Söz konusu bu platformlar tanıtım için ideal adresler olsa da satış için ihtiyaç duyulan ödeme altyapısı gibi araçları sunmaz. Sosyal medya üzerinden ürün veya hizmetlerinizi gören ve satın almak isteyen bir müşterinize doğrudan bir ödeme linki göndererek satın alım yapmalarını sağlayabilirsiniz.

Link ile Ödeme Nasıl Alınır?

“Link ile ödeme nasıl alınır?” sorusunun yanıtı oldukça basittir. Müşterilerinizden link ile ödeme alabilmek için bu özelliğe sahip ödeme hizmet sağlayıcısı ile çalışmanız gerekir. Birçok yeni nesil ödeme hizmet sağlayıcısı, sanal POS çözümlerinin yanı sıra link ile ödeme gibi çözümleri de müşterilerine sunuyor. Link ile ödeme almanıza imkan tanıyan bir sağlayıcı ile çalışmaya başladıktan sonra süreç oldukça basit bir şekilde ilerler.

Sosyal medya veya farklı kanallar üzerinden iletişime geçtiğiniz ve ürünlerinizi satın almak isteyen müşterilerinize, özel olarak oluşturulmuş ödeme linki göndermelisiniz. Tercih ettiğiniz ödeme sağlayıcısına göre ürüne veya müşterinin sepetine özel ödeme linki oluşturma işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Ödeme bağlantısına sahip olan müşteri, linke tıklamasının ardından doğrudan ödeme sayfasına yönlendirilir. Müşteriniz sunmuş olduğunuz farklı ödeme yöntemleri arasından dilediğini seçerek satın alma işlemini tamamlar. Kontrol panelinizde ödemenin tamamlandığını gördüğünüzde ise teslimat sürecini başlatabilirsiniz.

Ödeme bağlantılarını doğrudan sosyal medya paylaşımlarınıza ve tanıtım çalışmalarınıza dahil etmeniz mümkündür. Instagram hikayeleri, Reels’lar, TikTok paylaşımları, SMS ve pazarlama e-postaları ile kullanıcıları doğrudan ödemeye yönlendirebilirsiniz. Aynı zamanda DM, WhatsApp gibi farklı kanallar üzerinden doğrudan iletişime geçtiğiniz müşterilerinize özel de e-ticaret ödeme linki oluşturarak gönderebilirsiniz. Örneğin, beyaz renkli bir pantolon paylaşımınız üzerinden sizinle iletişime geçen ve siyah renklisinin olup olmadığını soran bir müşterinize doğrudan siyah pantolonu satın alabileceği bir ödeme bağlantısı yollayabilirsiniz. Bu ve benzer senaryolar satışlarınızı artırmanız için önemli bir rol oynayacaktır.

Link ile Ödemenin Avantajları

Web siteniz ve mobil uygulamanızda müşterilerinize zengin ödeme yöntemi çeşitliliği sunmanız oldukça önemlidir. Kredi kartı, havale/EFT, QR ile ödeme, mobil ödeme, cüzdan uygulamaları gibi pek çok farklı yöntem ile ödeme kabul edebilirsiniz. Link ile ödeme alma ise satış kanallarınızı artırmaya olan katkısı başta olmak üzere sunduğu avantajlar ile ayrı bir öneme sahiptir. Link ile ödemenin işletmelere sunduğu başlıca avantajlar şunlardır:

  • Herhangi bir kurulum ve entegrasyon sürecine ihtiyaç duymaz. Hızlı bir şekilde link ile ödeme almaya başlayabilirsiniz.
  • Kurulum sürecine ihtiyaç duyulmaması maliyetlerin de düşmesi anlamına gelir. Özellikle küçük işletmeler için ideal bir ödeme alma yöntemidir.
  • Ödeme linklerini web siteniz, e-posta, SMS, Instagram, Pinterest, Facebook ve WhatsApp gibi farklı platformlarda kullanabilirsiniz.
  • Link ile ödemeyle birlikte müşterilerinize ödeme hizmet sağlayıcınızın desteklediği kredi kartı, havale/EFT, mobil ödeme gibi farklı ödeme yöntemlerini sunabilirsiniz.
  • Link ile ödeme sistemi dünya çapında oldukça yaygındır ve birçok tüketici işleyişe aşinadır. Bu nedenle yurt dışı satışlarında da link ile ödemeyi rahatlıkla kullanabilirsiniz.
  • Ödeme işlemi, ödeme hizmet sağlayıcınızın güvenli altyapısı ile gerçekleştirilir. PCI DSS gibi güvenlik standartlarını sağlayan ödeme altyapıları sayesinde hem işletmeniz hem de müşterileriniz için güvenli bir süreç sunmuş olursunuz.
  • Müşterileriniz için ödeme sürecini pratik ve hızlı hale getirir. Bu da hem müşteri memnuniyetini hem de satışlarınızı artırma konusunda fayda sağlar.
  • Müşterilerin doğrudan ödeme ekranına yönlendirilmesi, vazgeçme ve sepette ürün terk etme oranlarını azaltarak satışa dönüşen etkileşimleri artırır.
  • Ödeme deneyimini iyileştirir ve özellikle alışveriş için mobil cihazları tercih eden müşterilerin kolay bir şekilde ödeme yapması sağlanır.
  • Ödeme hizmet sağlayıcı tarafından sunulan arayüzler sayesinde işlem takibi çok daha kolaylaşır.
  • İnternetten ödeme alma sürecinde kullanıcı kaynaklı hataların büyük bir kısmı ortadan kaldırılır.

Orka E-Ticaret

E-ticarette web sitenizin yanı sıra pazar yerleri ve sosyal medya platformları gibi birçok farklı kanal üzerinden satış gerçekleştirebilirsiniz. Ancak satışların ve ödemelerin farklı noktalardan geldiği çok kanallı bir sistemde muhasebe takibi de karmaşık hale gelecektir. Bu karmaşıklığın ortadan kaldırılması için kullandığınız muhasebe programının nitelikleri ön plana çıkar. Orka Muhasebe Programı, e-ticaret işletmelerinin tüm ihtiyaçlarına yanıt verebilecek özellik ve modüllere sahiptir. Orka ile muhasebe süreçlerini sorunsuz ve kolay bir şekilde yönetirken işinizi büyütmeye odaklanabilirsiniz.

6357d63ebe6b5c003d7ec3fc_10

Elektronik İmza Nedir? Kullanım Alanları Nelerdir?

Elektronik imza, dijital belgelerde güven ve yasallık sunar. İş süreçlerinde hız, çevre dostu yaklaşım ve güvenlik arıyorsanız e-imza ile işlemlerin verimli ve belgelerin güvenilir olmasını sağlayabilirsiniz. Dijital dönüşüm, en başta verimsiz ve zaman alıcı kâğıt temelli süreçleri dönüştürdüğü için iş dünyasının geleneksel kalıplarını kırar. Manuel olarak yapılan ve zaman alıcı işlemleri ortadan kaldıran dijital dönüşümün merkezinde ise daha hızlı ve güvenli teknolojiler yer alır. İşletmeler de rekabet avantajı ve geleceğe hazırlıklı olmak adına bu teknolojilere yönelir. İşte bu yeniliklerden biri de elektronik imzadır. Elektronik imza, dijital belgelerin yasal geçerlilikle imzalanmasını sağlar. Çevre dostu bir yaklaşım sunması, kâğıt tüketimini azaltmasıyla dikkat çeker. E-ticaretten kamu hizmetlerine kadar geniş bir kullanım alanı sunan e-imza, Türkiye’de 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu çerçevesinde uygulanır. Güvenilirlik ve pratiklik sunduğu için birçok sektörde tercih edilir.

Elektronik İmzanın Çalışma Mekanizması

Dijital belgelerin güvenilirliği, modern iş dünyasında en önemli ihtiyaçlardan biridir. Elektronik imza, bu ihtiyacı karşılamak için kriptografik bir sistem kullanır ve belgelerin yasal olarak bağlayıcı olmasını sağlar. Türkiye’de 5070 sayılı Kanun ile tanımlanan teknoloji, sertifika yetkilisi tarafından verilen dijital sertifikalar aracılığıyla çalışır. E-imza yetkisi alırken özel bir anahtar ile belgeyi imzalamanız beklenir. Verilen anahtar, yalnızca size özel olduğu için sahteciliğe karşı koruma sunar. Elektronik imza doğrulama işlemi ise genel anahtar ile yapılır, burada imzanın gerçekliği kontrol edilir. Sistem sayesinde hem güvenliği hem de kimlik doğrulamasın yapıldığı için dijital işlemler ıslak imza kadar bağlayıcı olur.

Teknolojik altyapısı ve sistemin tamamı elektronik imzanın işleyişini daha da güçlendirir. Örneğin; kullanıcı kimliklerini doğrulamakla görevlendirilen sertifika yetkilileri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yetkilendirilir. İmza işlemi ise genellikle bir yazılım veya donanım cihazı (örneğin, USB token) üzerinden gerçekleşir. Özel anahtarın ele geçirilmesi neredeyse imkânsız olduğundan elektronik imza güvenliği açısından yüksek standartlar sunar.

Farklı Sektörlerde Elektronik İmza Kullanımı

Dijitalleşme, işletmelerin verimliliğini artırırken maliyetleri düşürmeyi hedefler. Elektronik imza avantajları da bu süreçte önemli rol oynar. Çünkü kağıt tabanlı süreçlerin yerini aldığı için iş akışlarını daha hızlı, güvenli ve çevre dostu hale getirir. Dolayısıyla bireysel kullanıcılar ve büyük ölçekli şirketler için vazgeçilmezdir.

Zaman Tasarrufu

Geleneksel imza süreçleri, belgelerin fiziksel olarak hazırlanmasını, gönderilmesini ve onaylanmasını gerektirir. Elektronik imza, bu adımları dijital ortama taşıyarak işlemleri saniyeler içinde tamamlar. Örneğin; sözleşme imzalamak için kargoya gerek kalmaz, taraflar belgeleri anında imzalayıp paylaşabilir. Özellikle zaman kısıtlaması olan iş süreçlerinde büyük avantaj sağlar.

Maliyet Azaltımı

Kâğıt, baskı ve kargo masrafları, işletmeler için önemli bir gider kalemidir. Elektronik imzada tüm süreç dijital olarak yönetildiğinden bu maliyetleri ortadan kaldırır. Ayrıca, elektronik imza uygulamaları, arşivleme ve depolama giderlerini azaltır.

Güvenlik ve Yasal Geçerlilik

Elektronik imza, kriptografik teknolojilerle desteklendiğinden sahtecilik riskini en aza indirir. Elektronik imza yasal geçerliliği ise Türkiye’de 5070 sayılı Kanun kapsamındadır. Yani ıslak imza ile eşdeğerdir. Siz de bu güvenilirlik sayesinde hassas belgeleri gönül rahatlığıyla dijital ortamda paylaşabilirsiniz.

Çevresel Katkı

Kâğıt tüketimini azaltmak, çevre dostu bir yaklaşımdır. Elektronik imza, kâğıt kullanımını büyük ölçüde ortadan kaldırarak doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunur. Böylece hem çevresel sorumluluklarınızı yerine getirir hem de sürdürülebilir bir imaj oluşturabilirsiniz.

Elektronik İmza Kullanımında Önemli İpuçları

Güvenli teknolojiler, doğru kullanıldığında maksimum fayda sağlar. Elektronik imza başvurusu da sürecin ilk adımıdır ve burada en önemli konu e-imzanın yetkili sertifika sağlayıcılarından alınmasıdır. En başta BTK tarafından onaylanmış bir kurum seçmelisiniz. Kimlik doğrulama süreci genellikle fiziksel olarak yapıldığından işlemlerin kim tarafından ve nasıl yapıldığını görebilirsiniz.

Öte yandan imza aldıktan sonra özel anahtarınızı korumanız büyük önem taşır. Özel anahtar, elektronik imzanın temel taşıdır ve yetkisiz kişilerin eline geçerse büyük güvenlik riski oluşur. Bu nedenle, anahtarın güvenli bir cihazda (örneğin, USB token) saklanması ve paylaşılmaması gerekir.

Yasal uyumluluk, bir diğer önemli noktadır. Elektronik imzanın geçerli olması için kullanılan sistemlerin GİB ve BTK standartlarına uygun olması gerekir. Örneğin; elektronik imza ile yapılan işlemler, doğru formatta ve sertifikalı sistem üzerinden yapılmalıdır, aksi takdirde yasal geçerlilik risk altına girer.

Yazılım aracılığıyla gerçekleşen işlemler olduğundan sistem güncellemelerini sürekli takip etmeniz gerekir. Elektronik imza yazılımları ve sertifikaları, belirli aralıklarla yenilenir. Dolayısıyla güncel olmayan sistem, işlem hatalarına veya güvenlik açıklarına yol açabilir. Bu nedenle, sertifika yenileme süreçleri ve yazılım güncellemelerini düzenli olarak yapmayı unutmamalısınız.