demo-attachment-547-Mask-Group-49@2x

İK Yazılımı Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bulut tabanlı İK yazılımı, modern teknolojinin sunduğu esneklikle iş gücünüzü her an, her yerden kontrol altına almanızı sağlar. İnsan kaynakları yazılımı ile personel yönetiminde karmaşayı geride bırakabilir, süreçlerinizi akıcı ve verimli hale getirebilirsiniz.

İşletmenizin personel yönetimini dijital düzene oturtarak hem zaman tasarrufu hem de operasyonel verimlilik sağlayan insan kaynakları yazılımı, güçlü bir araçtır. Örneğin; bulut tabanlı İK yazılımı, verilerinizi güvenli şekilde saklayıp erişimi kolaylaştırırken online İK yönetim sistemi ile coğrafi sınırları ortadan kaldırarak ekiplerinizi dilediğiniz yerden yönetmenize olanak tanır. Dolayısıyla doğru İK yazılımı seçimi, şirketinizin ihtiyaçlarına özel çözümler sunarak yalnızca günlük iş akışını değil, aynı zamanda uzun vadeli büyüme hedeflerini de destekler. Ancak bu süreçte aceleci davranmak yerine, işletmenizin sektörel dinamiklerini, çalışan sayısını ve bütçe planlamasını göz önünde bulundurarak titiz değerlendirme yapmanız büyük önem taşır. Çünkü iyi bir sistem, manuel süreçlerin yükünü hafifletir, yanlış tercih ise gereksiz maliyetlere yol açabilir.

Verimliliği Katlayan Özellikler: İK Yazılımında Nelere Bakmalı?

İK yazılımı, işletmenizin personel yönetimini optimize ederek günlük iş akışını kolaylaştıran çözümdür. Ancak yazılımın gerçekten verimlilik sağlaması için belirli özelliklere sahip olması gerekir. Yani işletmenizin ihtiyaçlarına uygun sistem seçmeniz çalışan memnuniyetini artıracağı gibi operasyonel süreçleri de hızlandırır.

  • Kullanıcı Dostu Arayüz: Karmaşık sistemler yerine sezgisel ve kolay öğrenilebilir arayüz, ekibinizin adaptasyon sürecini kısaltır. Özellikle teknolojiye aşina olmayan çalışanlar açısında kolaylık sağlayabilir.
  • Otomasyon Yetenekleri: Bordro hesaplamalarından izin taleplerine kadar manuel süreçleri otomatikleştiren İK yazılımı, zaman kaybını önler ve hata riskini azaltır.
  • Özelleştirme Seçenekleri: İşletmenizin sektörel farklılıkları nedeniyle ihtiyaçları da değişecektir. Dolayısıyla, yazılımın şirketinize özel ayarlamalara izin vermesi önemli bir özelliktir.
  • Raporlama ve Analitik Araçlar: Çalışan performansı, devamsızlık oranları gibi verileri analiz eden detaylı raporlama araçları, stratejik kararlar almanıza yardımcı olur.
  • Mobil Erişim: Günümüzün dinamik iş dünyasında yöneticilerin ve çalışanların mobil cihazlar üzerinden sisteme erişebilmesi büyük kolaylık sunar.
  • Entegrasyon Kapasitesi: Mevcut muhasebe veya CRM sistemleriyle uyumlu çalışan İK yazılımı, veri akışını kesintisiz hale getirir ve iş süreçlerini birleştirir.

Bulut Tabanlı Çözümlerle İK Yönetiminde Yeni Bir Dönem

İnsan kaynakları süreçlerini geleneksel yöntemlerin ötesine taşıyan bulut tabanlı İK yazılımı, işletmenize en başta esneklik ve erişim kolaylığı sunar. Fiziksel sunuculara ihtiyaç duymadan tüm verilerin bulutta saklanması, temel olarak maliyetleri düşürse de güvenliği de artırmanıza yardımcı olur. Ayrıca işletmeniz, bu sistemler sayesinde çalışan bilgilerini anlık olarak güncelleyebilir ve ekiplerin performansını daha etkili şekilde izleyebilir. Çünkü bulut teknolojisi sayesinde İK yazılımı, coğrafi sınırları ortadan kaldırarak uzaktan çalışan ekiplerin yönetimini kolaylaştırır. Özellikle pandemi sonrası hibrit çalışma modellerine geçiş yapan şirketler için vazgeçilmez bir avantajdır.

Yeni dönemde, bulut tabanlı İK yazılımının sunduğu güvenlik özellikleri de dikkat çeker. Gelişmiş şifreleme yöntemleri ve düzenli yedekleme sistemleri, hassas verilerin korunmasını sağlar. Aynı zamanda, sistem güncellemeleri otomatik olarak yapıldığı için işletmenizin teknolojik yeniliklere ayak uydurma yükü azalır. Böylece, İK ekipleri teknik detaylarla uğraşmak yerine başka daha önemli süreçlere yönelebilir. Dolayısıyla bulut çözümlerinin küçük ölçekli firmalardan büyük kuruluşlara kadar her türden işletmenin ihtiyaçlarına uyum sağlayarak insan kaynakları yönetiminde gerçek bir devrim yarattığını söyleyebiliriz.

Bütçenizi Sarsmadan Doğru Online İK Sistemini Bulmanın Yolları

Online İK yönetim sistemi, işletmenizin personel süreçlerini dijital ortama taşıyarak kağıt işlerini ortadan kaldırır ve verimliliği artırır. Ancak bu sistemleri seçerken bütçenizi zorlamadan en iyi çözümü bulmanız da mümkün. Bunun için ilk adım, ihtiyaçlarınızı net bir şekilde belirlemektir. Örneğin; yalnızca bordro yönetimi mi istiyorsunuz, yoksa performans değerlendirme araçlarına da mı ihtiyacınız var? Bu analizi yaparak gereksiz özelliklere para harcamaktan kaçınabilirsiniz.

Ücretsiz deneme sürümlerinden faydalanmanız da süreci kolaylaştırabilir ve ihtiyaç dışı ürünlere harcama yapmanızı önler. Örneğin, Orka Bilgisayar İK yazılımı sistemini test etmeniz için 14 veya 30 günlük deneme süreleri sunar. Bu süre yazılımın şirketinize uygunluğunu değerlendirmeniz ve ekibinizin adaptasyon sürecini gözlemlemeniz için yeterlidir. Ayrıca, deneme süresinde teknik destek hizmetinin kalitesini de test edebilirsiniz, çünkü iyi bir destek ekibi, uzun vadede sorun yaşama riskinizi azaltır.

Bir diğer önemli nokta, ölçeklenebilir sistemlere yönelmektir. İşletmeniz büyüdükçe ihtiyaçlarınız değişebilir. Bu nedenle başlangıçta düşük maliyetli bir paket seçip, ileride ek özellikler ekleyebileceğiniz online İK yönetim sistemi tercih etmeniz mantıklı olabilir. Böylece bütçenizi koruyarak geleceğe hazır bir yatırım yapmış olursunuz. Sabit fiyatlandırma yerine kullanıcı başına ücretlendirme yapan sistemler de özellikle küçük ekipler için daha ekonomik olabilir.

Uluslararası firmalar genellikle kapsamlı çözümler sunsa da yerel regülasyonlara uyumlu İK yazılımı bulmak için bölgesel şirketlerle çalışmak daha uygun maliyetli olabilir. Örneğin; Türkiye’de SGK mevzuatına tam uyumlu sistem, manuel düzenlemelerden kaynaklanan zaman kaybını önler. Siz de bu yöntemlerle, bütçenizi aşmadan ihtiyaçlarınıza en uygun çözümü bulabilirsiniz.

Personel Yönetiminde Hata Payını Azaltan Teknolojik Adımlar

İK yazılımı, personel yönetiminde insan kaynaklı hataları en aza indirmek için tasarlanmış güçlü bir araçtır. Manuel veri girişi sırasında yapılan yazım yanlışları veya bordro hesaplamalarındaki küçük hatalar hem çalışan memnuniyetsizliğine hem de maddi kayıplara yol açabilir. Ancak otomasyon sayesinde, bu tür hatalar büyük ölçüde ortadan kalkar. Örneğin; izin taleplerinin otomatik onay süreci veya vardiya planlamalarının sistem tarafından düzenlenmesi, yöneticilerin iş yükünü hafifletir ve tutarlılık sağlar.

İnsan kaynakları yazılımı ile tüm çalışan bilgileri tek merkezi sistemde saklanır ve güncellemeler anlık olarak yapılır. Otomatik süreç, eski veya çelişkili verilerle çalışma riskini ortadan kaldırır. Ayrıca, sistemin sunduğu hatırlatma özellikleri sayesinde, sözleşme yenileme tarihleri veya performans değerlendirme dönemleri gibi süreçler asla gözden kaçmaz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Sigorta Prim Hesaplama Nasıl Yapılır?

Sigorta prim hesaplama, sigortalıların ödeyeceği sigorta prim tutarının belirlenmesinde uygulanan yöntemdir. Hesaplama, sigorta türü dikkate alınarak çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı ile yasal olarak belirlenen prim oranları üzerinden yapılır. Sigorta primlerinin hesaplanması ve primlerin düzenli bir şekilde ödenmesi, işverenler için yasal bir yükümlülük iken; diğer yandan çalışanlar için de devlet tarafından sunulan sosyal hizmetlerden yararlanmalarını sağlayan bir güvencedir.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi, çalışanların devletin sunduğu sağlık hizmetleri, işsizlik maaşı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilmeleri ve emeklilik hakkı elde edebilmeleri için işveren tarafından devlete ödenen teminat tutarıdır. Bu ödeme, çalışanın maaşından kesilen belli bir tutarın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılması yoluyla gerçekleşir. SGK’ye ödenen prim oranı, sosyal güvenlik hizmetinden faydalanan kişinin çalışan veya işveren olmasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sigorta primi hesaplama, çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı üzerinden yapılır. Sigortanın devamlılığı için ödemenin aksamadan gerçekleştirilmesi gerekir. Ödemelerin kesildiği aşamada sigortalılık hakları da yitirilir.

2024 SGK Prim Tutarı Ne Kadardır?

Sigorta prim oranları, devlet tarafından belirlenerek yasal düzenlemelerle yürürlüğe konulur. Bu oranlar işveren ve çalışan payı olmak üzere iki farklı koşula göre belirlenir. İşveren payı, işverenin yükümlülüğünde iken; çalışan payı ise çalışanların maaşından kesinti yapılarak işveren tarafından SGK’ye ödenen tutarı ifade eder. Sigorta prim tutarı hesaplanırken, çalışanın faaliyet gösterdiği gün sayısı da dikkate alınır. 2024 SGK prim tutarı, bir işverene bağlı olarak 4A ve 4B kapsamında çalışanlar ve isteğe bağlı sigortalılar için değişkenlik gösterir.

4/a Kapsamında Sigortalıların Prim Oranları

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu uyarınca 4/a kapsamında bir işverene bağlı olarak çalışanlar için sigorta primleri brüt maaş üzerinden kesinti yapılarak işveren tarafından devlete ödenir. Maaştan yapılacak olan kesintiler; emeklilik, sağlık ve gelir vergisi gibi kalemleri içerir. 4/a kapsamında sigortalıların sigorta prim oranları, çalışanın prime esas kazanç miktarı üzerinden hesaplanır. Hesaplamada temel alınan aylık üst kazanç sınırı, alt sınırın 7.5 katına denktir. Çalışanın aylık kazancındaki prime esas kazanç üst sınırını aşan tutar, sigorta primine tabi olmaz. Toplam prim oranı ise; prime esas kazancın %37.5’ini aşamaz.

Hizmet akdine tabi olanlar için işveren ve çalışan paylarının prim dağılımları sigorta koluna bağlı olarak farklı oranlarda uygulanır. Bu uygulamanın türleri şu şekildir:

  • Malullük, Yaşlılık ve Ölüm: Bu sigorta kolunda, prim oranlarında işveren payı %11 iken; çalışan payı %9 olarak uygulanır.
  • Genel Sağlık Sigortası (GSS): GSS sigorta kolunda prim hesaplama yapılırken işveren payı %7.5 oranında; çalışan payı %5 oranında uygulanır.
  • Kısa Vadeli Sigorta Kolları: Kısa vadeli sigorta kollarında prim oranı %2 üzerinden hesaplanarak prim ödemeleri yalnızca işveren tarafından yapılır.
  • İşsizlik Sigortası: İşsizlik sigortasında uygulanan prim oranlarında işveren payı %2 iken; çalışan payı ise %1 üzerinden hesaplanır.

2024 yılı için 4/a kapsamındaki sigortalıların işveren payı dahil olacak şekilde ödeyeceği alt ve üst sınır devlet tarafından belirlenmiştir. Bu oranlar, aşağıdaki gibidir:

  • En düşük sigorta primi: ₺7.500,93
  • En yüksek sigorta primi: ₺56.257,03

4/b Kapsamında Sigortalıların Prim Oranları

Sözleşmeli olarak bir işverene bağlı çalışmayan esnaf ve sanatkarlar ile serbest meslek grupları önceden Bağkur olarak da bilinen, 4/b kapsamında sigorta primi öder. 4/b kapsamındaki sigortalıların prim oranları, prime esas kazanç üzerinden %34.5’lik bir oranla uygulanır. Primlerin düzenli ve zamanında ödendiği koşulda bu oran üzerinden indirim yapılarak %29.5 oranıyla prim tutarı hesaplanır.

2024 yılı için 4/b kapsamındaki sigortalıların prime esas günlük alt gelir ve üst gelir sınırı ile indirimsiz prim alt ve üst sınırları devlet tarafından belirlenmiştir:

  • En düşük alt gelir sınırı: ₺666,75
  • En yüksek alt gelir sınırı: ₺5.000,62
  • En düşük indirimsiz prim tutarı: ₺6.900,86
  • En yüksek indirimsiz prim tutarı: ₺51.756,46

İsteğe Bağlı Sigortalıların Prim Oranları

İsteğe bağlı sigorta, sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası gibi güvencelerden faydalanmalarını sağlar. İsteğe bağlı sigorta primi ödeyenler, devletin sunduğu sağlık hizmetleri ve emeklilik aylığı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilirler. İsteğe bağlı sigortalıların prim oranları, sigortalının prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında belirlediği tutarın %32’si olacak şekilde gerçekleştirilir. Bu oranın 20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolunu içerirken; %12’si genel sağlık sigortasına tabidir.

2024 yılı için isteğe bağlı sigortalıların ödeyeceği alt ve üst sınır devlet tarafından belirlenmiştir.Bu oranlar, şu şekildir:

  • En düşük sigorta primi: ₺6.400,80
  • En yüksek sigorta primi: ₺48.006,05

Sigorta Primi Nasıl Hesaplanır?

Sigorta primi hesaplama, 4/a ve 4/b kapsamında çalışanlar için farklı uygulamalarla yapılır. 4/a kapsamında çalışanlar için sigorta primleri, prime esas brüt kazanç üzerinden hesaplanırken; 4/b kapsamında çalışanlar için prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında kalmak kaydıyla, sigortalının beyan ettiği günlük kazancın 30 katı üzerinden hesaplanır. Sigortalının ödemekle yükümlü olduğu prim tutarının hesaplanması, prime esas brüt ücret tutarı ile devlet tarafından kanunen belirlenen prim oranlarının çarpılması yoluyla yapılır.

Orka Bordro ve İK Yönetimi

Orka Bordro ve İK Yönetimi uygulamalarıyla çalışanlarınızın SGK işlemlerini kolaylıkla takip edebilir; personellerinizin bordrolarına erişmelerini ve rapor dökümlerini incelemelerini sağlayabilirsiniz. Ücretsiz demo için site üzerinden form doldurarak İK yönetici panelini deneme fırsatı yakalayabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Özlük Dosyası Nedir? Nasıl Hazırlanır?

İşyerlerinde hem işverenler hem de çalışanlar için önemli bir yasal sorumluluk olan özlük dosyası, iş ilişkisi süresince işçiyle ilgili tüm belgelerin arşivlendiği, hukuki dayanak oluşturan bir dosyadır. Çalışanın işe girişinden ayrılışına kadar olan süreci kayıt altına alarak işverenin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar. İş dünyasında çalışanlarla işverenler arasında kurulmuş olan hukuki bağın önemli bir unsuru olarak işverenler için yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda etkili bir yönetim aracıdır. Yani arşivleme yöntemi olmasının yanı sıra işyerinde disiplin ve düzen sağlama, işçi haklarını koruma ve iş sağlığı güvenliği açısından da büyük önem taşır. Peki, özlük dosyasını hazırlarken nelere dikkat edilmelidir, bu dosya hangi belgeleri içermelidir ve saklama süresi ne kadardır? Gelin, özlük dosyasıyla ilgili tüm ayrıntılara birlikte bakalım.

Özlük Dosyası Nasıl Hazırlanır?

Özlük dosyasının hazırlanması, işverenin her çalışan için detaylı bilgi, belge toplamasını gerektirir. Çünkü dosyanın içerdiği her belge, çalışan ile işveren arasındaki hukuki bağı güçlendirir ve iş ilişkisini resmi zemine oturtur. Özlük dosyasının hazırlanması sırasında dikkat edilmesi gereken adımlara bakalım.

Temel Bilgiler ve İşe Alım Belgelerinin Toplanması

İlk adımda, çalışanın kimlik bilgileri ve işe alım sürecinde talep edilen tüm belgeler eksiksiz olarak temin edilmelidir. Çalışan hakkında genel bilgilere sahip olunması ve bu bilgilerin doğruluğu büyük önem taşır. Özellikle kimlik fotokopisi, ikametgâh belgesi, adli sicil kaydı gibi belgeler, çalışanın kimliğini, adres bilgilerini doğrular nitelikte olmalıdır.

İşe Giriş Sağlık Raporu

Çalışanın işe uygunluğunu gösteren sağlık raporu hem iş sağlığı ve güvenliği hem de yasal gereklilik açısından özlük dosyasına eklenmelidir. Çünkü rapor, çalışanın işe başlamadan önce bedensel ve zihinsel olarak işin gerektirdiği koşullara uygun olduğunu kanıtlayacaktır.

İş Sözleşmesi

İşverenle çalışan arasında yapılan iş sözleşmesi, iş ilişkisinin temeli olarak dosyada yer almalıdır. Sözleşme, çalışanın görevleri, ücret hakları, çalışma saatleri, işyeri kurallarını belirler. Yani iş sözleşmesi, olası anlaşmazlık durumlarında her iki tarafın haklarını korur ve yasal açıdan bağlayıcıdır.

Sigorta Giriş Belgesi

Çalışanın sosyal güvencesinin başladığını gösteren işe giriş bildirgesi, özlük dosyasının önemli belgelerinden biridir. Bu belge, çalışanın sosyal güvenlik kapsamına alındığını ve sigortalı olarak işe başladığını gösterir.

Eğitim Belgeleri ve Sertifikalar

Çalışanın mesleki yeterliliklerini ve geçmiş iş deneyimlerini gösteren belgeler de dosyada yer almalıdır. Eğitim durumu, uzmanlık alanları, iş için gerekli sertifikalar, işverenin çalışan hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmasını sağlar, çalışanın görevlendirilmesinde belirleyici olur.

Tüm belgelerin eksiksiz olarak özlük dosyasına dahil edilmesi, işyerinde düzenin sağlanması, yasal gerekliliklerin yerine getirilmesi açısından zorunludur. Ayrıca, iş süresince çalışanın durumunda meydana gelebilecek değişiklikler de (terfi, disiplin cezası, izin kayıtları vb.) özlük dosyasına eklenmelidir.

Özlük Dosyası Evrakları Nelerdir?

Özlük dosyası içerisinde, çalışanın işe girişinden ayrılışına kadar olan sürede gerekli tüm yasal belgeler saklanır. İş Kanunu'na göre, özlük dosyasında bulunması gereken belgelerin başlıcaları şunlardır:

  • Kimlik Fotokopisi: Çalışanın nüfus bilgileriyle ilgili detayları içerdiği için çalışanın kimliğini doğrulayan en temel belgedir.
  • İkametgah Belgesi: Çalışanın güncel adres bilgilerini gösteren belge, işverenin çalışana ulaşmasını sağlar, adres bilgilerinin doğruluğunu teyit eder.
  • İşe Giriş Sağlık Raporu: Adından da anlaşılacağı üzere çalışanın işe girerken verdiği sağlık durumu hakkında bilgi veren belgedir.
  • İş Sözleşmesi: İşveren ile çalışanın hak ve yükümlülüklerini gösteren belge, işyerindeki çalışma koşullarını belirler.
  • İşe Giriş Bildirgesi: Çalışanın sosyal güvenceye alındığını gösteren belge olup, sigorta başlangıcını ifade eder.
  • Askerlik Durum Belgesi: Erkek çalışanlar için zorunlu olan askerlik durum belgesi, çalışanın askerlik yükümlülüğünün durumunu gösterir.
  • Adli Sicil Kaydı: Çalışanın adli sicil durumu hakkında bilgi verse de bazı pozisyonlar için yasal gerekliliktir.
  • Aile Durumu Bildirimi: Çalışanın bakmakla yükümlü olduğu kişiler, medeni durumu hakkında bilgi veren belge, vergi indirimlerinden yararlanabilmek için gereklidir.
  • Eğitim ve Sertifika Belgeleri: Çalışanın eğitim durumu, mesleki niteliklerini gösteren belgeler, işteki yetkinliğini doğrular.

Özlük Dosyasının Saklanma Süresi Ne Kadardır?

İş Kanunu ve ilgili mevzuatlara göre özlük dosyalarının saklanma süresi işçinin işten ayrılmasından sonra en az 10 yıldır. İşten ayrılan çalışanın gelecekte talep edebileceği haklar veya işveren ile doğabilecek anlaşmazlık durumlarında hukuki dayanak oluşturur. Ancak saklama süresi dolsa bile bazı belgelerin, özellikle iş kazası veya meslek hastalığı gibi durumlarla ilgili olanların daha uzun süre muhafaza edilmesi gerekebilir. Örneğin; bir iş kazası geçiren çalışanın özlük dosyası, dava açma süresi veya tazminat talep etme hakkının korunması adına daha uzun süre saklanmalıdır. Aynı şekilde vergi incelemeleri, SGK denetimleri için özlük dosyasının eksiksiz tutulması zorunludur. Dosyaları fiziki veya dijital ortamda saklanmasını tercih edilebilirsiniz, ancak her iki durumda da gizliliğin sağlanması esastır.

Özlük Dosyası Tutmamanın Cezası Nedir?

Özlük dosyası oluşturmak ve iş ilişkisi süresince düzenli olarak güncellemek, işverenin yasal sorumlulukları arasında yer alır. Çalışanla ilgili gerekli belgeleri saklamayan veya eksik tutan işverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimlerinde idari para cezası ödemek zorunda kalabilir. Cezalar, özlük dosyasının olmaması, belgelerde eksik olması veya güncel olmayan belgeler bulundurması nedeniyle verilebilir. Yani ihlalin niteliğine, tekrarlanma sıklığına göre cezalar artabileceğinden ek bir mali yük oluşturabilir.

Cezaların yanı sıra özlük dosyasının düzgün tutulmaması durumunda, iş kazası veya işçi ile ilgili hukuki bir durum söz konusu olduğunda işveren savunmasız kalabilir. Örneğin; iş kazası yaşayan bir çalışanın özlük dosyasında sağlık raporunun bulunmaması, işverenin yasal açıdan zor durumda kalmasına yol açabilir.

Orka İnsan Kaynakları Programı

Özlük dosyalarının doğru şekilde tutulması hem çalışan haklarının korunması hem de işveren olarak yasal sorumluluklarınızı eksiksiz yerine getirmeniz açısından hayati öneme sahiptir. Siz de işletmenizin özlük dosyalarını güvenle, pratik ve dijital bir altyapı üzerinden yönetmek istiyorsanız Orka Bilgisayar'ın dijital çözümlerini tercih edebilirsiniz.

demo-attachment-547-Mask-Group-49@2x

Brüt Maaş ve Net Maaş Arasındaki Fark Nedir?

Çalışanlar için maaş bordrolarında iki farklı rakam görmek kafa karıştırıcı olabilir: brüt maaş ve net maaş. Brüt maaş ve net maaş arasındaki fark, çalışanların eline geçen miktar üzerinde doğrudan etkiye sahip olan kesintilerden kaynaklanır. Dolayısıyla maaş hesaplamaları, çalışanlar için oldukça karmaşık olabilen, fakat işin özünü anladıkça basit hale gelen bir konudur. Çoğu çalışanın maaş bordrosunda gördüğü brüt maaş, net maaş arasındaki fark temel olarak vergi ile kesintilerden kaynaklanır. Ancak detaylı bakıldığında, brüt maaş ve net maaşın hesaplanmasında birçok önemli unsur ve yasal kesinti devreye girer.

Çoğu kişi, maaş görüşmeleri sırasında veya iş teklifini değerlendirirken maaş miktarını net mi yoksa brüt mü alacağını sorar. Çünkü brüt maaş, bir çalışanın iş sözleşmesinde belirtilen, herhangi kesinti yapılmadan önceki maaşıdır; yani, yasal kesintiler yapılmadan önceki toplam ücrettir. Net maaş ise çalışanın eline geçen, tüm yasal kesintilerden arındırılmış maaş miktarıdır. Bu nedenle çoğu çalışan için önemli olan, maaş bordrosunda yüksek görünen brüt maaş değil, kesintilerden sonra hesabına yatan net maaştır. Peki, brüt ve net maaş ne anlama gelir, nasıl hesaplanır? Gelin, brüt ve net maaş kavramlarının detaylı tanımlarını, aralarındaki farkları, bu maaşların nasıl hesaplandığını örneklerle inceleyelim.

Brüt Maaş Nedir?

Brüt maaş, çalışanın kesintilerden önceki toplam maaşıdır. İşveren tarafından çalışana ödenmesi taahhüt edilen bu miktar, çalışan açısından gerçek anlamda eline geçen maaşı ifade etmez. Brüt maaş üzerinden belirli oranlarda sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası primi, gelir vergisi, damga vergisi gibi yasal kesintiler yapılır. Söz konusu kesintiler ise hem çalışanın sosyal güvencelerini sağlamak hem de kamuya vergi katkısını oluşturmak amacıyla devlet tarafından belirlenir. Dolayısıyla brüt maaş, elde edilecek maaşın ham hali olarak kabul edilir. Brüt miktar işverenin çalışanı işe alırken sunduğu toplam maaşı temsil ederken çalışanın net maaşı elde edebilmesi için bu kesintilerin yapılması gereklidir.

Net Maaş Nedir?

Net maaş, çalışanın brüt maaşı üzerinden kesintiler çıkarıldıktan sonra hesabına yatan gerçek miktardır. Bir çalışanın günlük yaşam giderlerini karşılayabileceği, harcayabileceği ve tasarruf yapabileceği miktar net maaştır. Net maaş, çalışan açısından en önemli rakamdır çünkü iş sözleşmelerinde, maaş görüşmelerinde genellikle net maaş miktarı konuşulur. Net maaş, sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası, vergi kesintileri yapıldıktan sonra banka hesabına yatırılır. Yani çalışanların yaşam standardını belirleyen kendilerine kalan bu gerçek maaş tutarıdır.

Brüt Maaş ve Net Maaş Arasındaki Farklar Nelerdir?

İki maaş türü arasındaki fark, brüt maaş üzerinden çeşitli yasal kesintilerin yapılmasıyla oluşur. Bu kesintiler, işsizlik sigortası primi, SGK primleri, damga vergisi ve gelir vergisi  gibi yasal yükümlülüklerdir. Örneğin; bir çalışanın brüt maaşından %14 oranında sosyal güvenlik primi, %1 işsizlik sigortası primi, vergi dilimlerine göre değişen oranlarda gelir vergisi kesilir. Ayrıca, damga vergisi de belirli oranda brüt maaş üzerinden alınır. Kesinti sonrası net maaş ortaya çıkar. Brüt ve net maaş arasındaki fark, çalışanların vergi yükümlülükleri yerine getirmeleri, sosyal güvenlik haklarını bilmeleri açısından önemlidir. Oranlarıyla birlikte şu kesintiler yapılır:

  • Brüt maaş üzerinden %14 oranında işçi SGK primi kesilir ve bu kesinti, çalışanın emeklilik ve sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlar.
  • Çalışanın işsizlik durumunda destek alabilmesi için brüt maaştan %1 oranında kesinti yapılır.
  • Brüt maaş üzerinden belirli oranlarda gelir vergisi kesilir. Gelir vergisi oranı, çalışanların maaşlarına göre belirlenir, dilimlere göre artabilir.
  • Türkiye’de maaş bordrosu üzerinden alınan diğer kesinti damga vergisidir, brüt maaşın yaklaşık %0,759’u oranında kesinti yapılır.

Brüt ve net maaş hesaplaması nasıl yapılır?

Brüt maaşın net maaşa dönüştürülmesi, belirli kesintiler ve oranlar dikkate alınarak yapılır. Örneğin; Türkiye’de brüt maaşı 30.000 TL olan çalışanın net maaşını hesaplamak için önce sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası primi gibi yasal kesintiler uygulanır. Ardından kalan miktar üzerinden gelir vergisi / damga vergisi kesintileri yapılır. Net maaş hesaplaması, işverenin bordro hazırlık süreçlerinde, çalışanların maaş beklentilerini belirlemesinde önemli unsurdur. Net maaşın doğru hesaplanması, çalışanların gelir beklentilerini karşılaması ve işveren ile çalışan arasında maaş konusunda doğru anlaşma sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Net maaş hesabını örnek üzerinde inceleyelim;

Brüt maaş: 20.000 TL

Sosyal Güvenlik Primi (Çalışan Payı): Brüt maaşın %14’ü = 2.800 TL

İşsizlik Sigortası Primi (Çalışan Payı): Brüt maaşın %1’i = 200 TL

Gelir Vergisi: Brüt maaştan sosyal güvenlik primi + işsizlik sigortası düşüldükten sonra kalan miktardan, gelir dilimine göre belirli oranda kesinti yapılır. Örneğin, %15’lik bir gelir vergisi diliminde: (20.000 - 2.800 - 200) x %15 = 2.250 TL

Damga Vergisi: Brüt maaşın %0,759’u = 151,80 TL

Net Maaş = Brüt Maaş - (Sosyal Güvenlik Primi + İşsizlik Sigortası Primi + Gelir Vergisi + Damga Vergisi)

Bu durumda çalışanın net maaşı:

20.000 - (2.800 + 200 + 2.250 + 151,80) ≈ 14.598,20 TL olacaktır.

Orka Muhasebe Programı

Şirketlerin çalışanlarına brüt / net maaş bilgilerini açıkça ifade etmeleri, güvenilir bir çalışma ortamı oluşturmak açısından oldukça önemli. Bu bağlamda, doğru muhasebe ve insan kaynakları yönetim sistemi ile süreci yönetmek de iş verimliliği açısından hayati rol oynar. Siz de iş süreçlerinizi kolaylaştırmak, çalışan memnuniyetini artırmak için Orka Bilgisayar’ın çözümlerini keşfedebilir, operasyonlarınızı bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Orka Bilgisayar, brüt - net maaş hesaplamalarını doğru ve hızlı yapmanızı sağlayan gelişmiş muhasebe  çözümleri ile işletmenizin yanında!

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Kıdem Tazminati Nedir? Nasıl Hesaplanır?

İşçi ve işveren arasında kurulan iş akdinin herhangi bir sebeple sonlanması durumunda her iki taraf için de bazı sorumluluklar ve haklar ortaya çıkar. Taraflar arasındaki iş ilişkisi bittiğinde doğan bu haklardan biri de kıdem tazminatıdır. İşten ayrılan taraf için sosyal bir güvence olan kıdem tazminatı hakkında bilgi sahibi olmak geleceği planlayabilmek açısından önem taşır.

Kıdem Tazminatı Nedir?

Çalışanın mevcut işyerinden ayrılması durumunda geçmiş hizmetlerinin karşılığı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu toplu paraya kıdem tazminatı denir. Şartları 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenmiş olan kıdem tazminatı, işçinin çalıştığı süre karşılığında almaya hak kazandığı bir tazminat türüdür. Bu tazminata hak kazanabilmek için kanunda belirtilen şartları karşılamak gerekir.

Kıdem Tazminatı Alabilmenin Şartları

Kıdem tazminatı kazanabilmek için İş Kanunu’nda karşılanması gereken üç temel şart belirlenmiştir. Bu şartlardan ilki 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi olma koşuludur. Kanun kapsamında işçi sayılabilmek için çalışan ve işveren arasında yazılı ya da sözlü olarak bir iş sözleşmesi gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bazı iş kollarında çalışanlar ve mesleği yapanlar kanunda belirlenen işçi kategorisinde yer almaz ve kıdem tazminatı almaya hak kazanamaz. Bu iş ve meslek grupları şu şekilde sıralanır:

  • Hava ve deniz taşıma işlerinde görev alanlar
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışanlar
  • Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar ( 3. derece dahil olmak üzere) hısımlar arasında dışardan başka biri kayılmayarak evde ve el sanatlarının yapıldığı işlerd çalışanlar
  • Ev hizmetlerinde çalışanlar
  • Çıraklar
  • Sporcular
  • Rehabilite edilenler
  • 50'den az işçi çalıştırılan (50 dâhil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde görev yapanlar

Temel şartlardan diğeri en az bir yıl süre ile çalışma koşuludur. Tazminatı talep edebilmeniz için aynı işverene ait işyerlerlerinden birinde en az bir yıl süreyle çalışmış olmanız gerekir. Belirtilen süreden daha kısa çalışanlar tazminata hak kazanamaz.

Kıdem tazminatı hakkı doğması için işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin haklı fesih koşullarına uygun olacak şekilde sonlandırılması gerekir. Bu koşullar kanunda net bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen taraflar arasında anlaşma sağlandığı sürece tazminat işçiye ödenebilir.

Kanunda yer verilen haklı fesih koşulları şu şekilde sıralanır:

  • İşin yapılması işin özelliğinden dolayı çalışanın sağlığı ve yaşayışı için tehlike oluşturduğunda iş akdi feshedilebilir. İşçi tam teşekküllü bir devlet hastanesinden sağlık raporu alarak bu durumu ispatlamalıdır.
  • Çalışanın sürekli görüşme halinde olduğu işveren ya da iş arkadaşının bulaşıcı hastalık veya çalışanın işi ile bağlantılı olmayan bir hastalığa tutulması durumunda sözleşme sonlandırılabilir.
  • İşçinin sahip olduğu temel haklar ya da yan hakların zamanında karşılanmaması iş akdinin feshi ve kıdem tazminatı için geçerli bir sebeptir.
  • İşveren tarafından hakarete uğrayan, tehdit edilen, cinsel taciz ya da mobbinge uğrayan işçi, sözleşmeyi sonlandırma ve kıdem tazminatı alma hakkına sahiptir.
  • Askerlik görevini yerine getirmek için görevinden ayrılan çalışan kıdem tazminatı alabilir.
  • Mevcut iş yerinin daha uzak bir bölgeye taşınması, çalışanın bulunduğu pozisyonunun düşürülmesi, çalışma saatlerine olağan dışı değişikliğe gidilmesi gibi çalışma koşullarında yapılan esaslı değişiklikler taraflar arasında anlaşmanın sonlandırılması ve kıdem tazminatı için dikkate alınabilir.
  • Yasal olarak emeklilik zamanı gelen bir işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
  • Evlenen bir kadın çalışan, evlendiği tarihten başlamak üzere 1 yıl içinde görevinden ayrılmak isterse kıdem tazminatı alabilir.
  • Sendika yöneticisi olan bir işçi iş akdini sonlandırırsa tazminat alabilir ya da iş sözleşmesini askıya alabilir.
  • Çalışanın ölmesi durumunda mirasçılar işverenden kıdem tazminatı talep edebilir.
  • Kanunda parça başı iş yapanlar için de kıdem tazminatı hakkı korunur. Bu işçilere daha düşük ödeme yaparak işten ayrılmasını sağlamak için az miktarda iş verilmesi durumunda çalışan anlaşmayı bitirebilir ve kıdem tazminatı alabilir.

Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kıdem tazminatı hesaplama için çalışanın işe girdiği ve işten çıktığı tarihler arasındaki süreyle birlikte brüt maaşı baz alınır. Brüt maaş yemek, yakacak yardımı ve yol gibi sürekli yapılan yan ödemelerin eklenmesiyle giydirilmiş brüt maaş olarak hesaplanır.

İşçinin çalıştığı her bir yılın süresi ile son ödenen giydirilmiş brüt maaş çarpılarak hak kazanılan tazminat miktarı belirlenir. Bu işlem sırasında yıl kesirleri de dikkate alınmalıdır. Arta kalan aylar güne çevrildikten sonra son brüt tutar 365’e bölünür ve böylece günlük ücret hesaplanır. Çalışma süreleri güne çevrilerek günlük ücretle çarpılır.

Kıdem tazminatında yıllık olarak taban ve tavan miktarı belirlenir. Hesaplanan tazminat tutarının yıllık tavan miktarını aşmaması halinde yalnızca damga vergisi kesilir. Tavan miktarı aşılırsa ve işveren aşan tutar için de ödeme yapacak ise gelir vergisi kesintisi yapılır. Kesilecek olan bu gelir vergisi, mevcut biriken vergi matrahına göre %15 ile % 40 arasında değişiklik gösterebilir.

Örnek vermek gerekirse; aynı iş yerinde tam olarak altı yıl görev almış ve son brüt maaşı 30.000 TL olan bir işçi, haklı sebeplerle iş akdinin feshedilmesi halinde yaklaşık olarak 180.000 TL kıdem tazminatı almaya hak kazanır.

Orka IK Yönetimi

Siz de işe başlama ve ayrılma tarihi, son brüt maaş, kümülatif vergi matrahı bilgileriyle hak edilen kıdem tazminatını yaklaşık olarak hesaplayabilirsiniz. Daha profesyonel bir IK yönetimi için Orka Bilgisayar uzmanlarından destek alabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Maaş Bordrosu Nedir? Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları ücretin yasal kaydını tutan resmi bir belgedir. Çalışanların ücret bilgilerinin doğru ve şeffaf şekilde kaydedilmesi, hem mali denetimlerde hem de yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinde kritik öneme sahiptir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, çalışanların aldıkları ödeme miktarını ve yapılan kesintileri belgelendirir, bu sayede hem çalışan hem de işveren için güvenli referans noktası sunar. Aynı zamanda işçi haklarının korunmasında ve maaşla ilgili herhangi bir anlaşmazlık durumunda, kanıt olarak kullanılabilir.

Maaş Bordrosu Nedir?

Maaş bordrosu, bir işverenin çalışanına belirli bir ödeme dönemi için yapılan ödemelerin ve kesintilerin detaylı bir dökümünü sağlayan resmi bir belgedir. Ay sonunda çalışanlara verilen belge çalışanın brüt maaşı, yapılan vergi kesintileri, sigorta primleri, varsa fazla mesai ücretleri ve diğer tüm ilgili kesintileri içerir. Maaş bordrosu, çalışanın ne kadar ve neden ödeme aldığını anlamasına yardımcı olur.

Maaş bordroları, bir çalışanın ücretinin doğru bir şekilde belgelenmesi, gelecekte referans olarak kullanılması amacıyla hazırlanır. İşverenler, muhasebe departmanları, insan kaynakları bölümleri gibi kurumsal yapılar tarafından düzenlenerek çalışanlara imzalatılır. Maaş bordrosunun düzenli olarak kaydedilmesi, hem işverenin hem de çalışanın yasal haklarının korunmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca bordro, çalışanın emeklilik planlaması, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerinde de kullanılabilen önemli bir belgedir.

Maaş Bordrosu Ne İşe Yarar?

Maaş bordrosu, hem işveren hem de çalışan açısından birçok önemli işleve sahiptir. Maaş bordrosu hesaplama temel fonksiyonlarını aşağıda bulabilirsiniz:

  • Maaş bordrosu, çalışanların aldıkları brüt ücret, vergi, sigorta primleri, emeklilik katkıları gibi kesintiler ve net alacakları konusunda tam şeffaflık sağlar. Çalışanların maaş hesaplamalarını anlamalarına ve herhangi bir hata veya yanlış anlama durumunda sorgulamalarına olanak tanır.
  • İşverenler için maaş bordrosu düzenleme, çeşitli yasal yükümlülükleri yerine getirme açısından zorunludur. Bordro, çalışanlara karşı yasal sorumluluklarını yerine getirdiklerini kanıtlama aracı olarak hizmet eder.
  • Maaş bordroları, hem işverenler hem de çalışanlar için önemli bir kayıt tutma aracıdır. İşverenler için mali denetimlerde, çalışanlar için ise emeklilik planlaması, vergi beyannamesi, kredi başvuruları gibi finansal işlemlerde gerekli bir dökümandır.
  • Maaşla ilgili çıkabilecek anlaşmazlıklarda, maaş bordrosu önemli bir kanıt olarak kullanılabilir. Çalışanların haklarının korunmasında ilk başvurulan belgelerden biridir.
  • Hem çalışanlar hem de işverenler için maaş bordrosu, bütçe planlaması ve finansal yönetimde kritik rol oynar.
  • Maaş bordrosunun düzenli ve şeffaf bir şekilde sağlanması, çalışanların işverenlerine olan güvenini artırarak iş yerinde genel memnuniyeti ve motivasyonu olumlu yönde etkiler.

Maaş Bordrosu Nasıl Hesaplanır?

Maaş bordrosu hesaplama süreci, çalışanın anlaşmalı brüt maaşı ile başlar. Bu maaş, iş sözleşmesinde belirtilen temel ücretin yanı sıra fazla mesai, primler ve diğer ek ödemeleri de içerebilir. Brüt maaş, çalışanın o dönem için hak ettiği toplam ödemenin temelini oluşturur.

Brüt maaştan yapılan kesintiler, çalışanın net maaşını belirleyen önemli faktörlerdir. Bu kesintiler arasında gelir dilimine göre değişen %15 ile %35 arasında değişen gelir vergisi bulunur. Üstüne yaklaşık %1 oranında işsizlik sigortası kesintisi yapılır. Çalışanın brüt maaşının belirli bir yüzdesi, genellikle %14 civarında, sağlık ve emeklilik sigortası için kesilir. Tüm kesintiler brüt maaştan düşüldükten sonra elde edilen miktar, çalışanın eline geçen net maaşıdır. Net maaş, çalışanın o ödeme dönemi için alacağı gerçek ödeme miktarını yansıtır.

Maaş Bordrosu Nasıl Hazırlanır?

Maaş bordrosu hazırlama, temelde resmi bir belge oluşturma işlemi olduğu için belirli standartlara uyması gerekir. Maaş bordrosu düzenleme işlemi, işletmenin politikalarına, çalışanların özlük haklarına ve yasal gerekliliklere göre farklı şekillerde yapılabilir. Maaş bordrosu hazırlarken aşağıdaki şartlara dikkat edilmesi gerekir.

  • Çalışanın tam adı, pozisyonu, departmanı ve bordronun ilgili olduğu ödeme dönemi gibi temel bilgiler açıkça belirtilmelidir.
  • Çalışma süresi, mesai saatleri ve varsa fazla mesai saatlerinin detaylı bir şekilde hesaplanması önemlidir.
  • Hazırlanan bilgiler, resmi maaş bordrosu formatı kapsamına uygun olarak düzenlenir.
  • Varsa yapılan kesintilerin her biri için yasal dayanak ve hesaplama yöntemi açıkça yazılmalıdır.
  • Çalışanın eline geçen net maaş miktarı, bordronun en belirgin bölümünde gösterilmelidir.
  • Maaş bordrosu, işveren veya yetkili personel tarafından kontrol edilir ve onaylanır.
  • Onaylanan maaş bordrosu, çıktısı alınarak ilgili çalışana imzalatılır ve bir kopyası işveren tarafından saklanır. İmzasız bordrolar resmiyet kazanmaz.
  • Bordro sadece kağıdın ön yüzüne yazılmalıdır. Arka yüz boş bırakılmalıdır. Eğer birden fazla sayfa gerekiyorsa her sayfa numaralandırılmalıdır.
  • Her maaş bordrosunun bir kopyası, olası denetimler veya gereksinimler için arşivlenir.

Maaş Bordrosu Nereden Alınır?

Maaş bordrolarını doğrudan işverenlerinin insan kaynakları veya muhasebe departmanlarından alabilirsiniz. Bu departmanlar, her ödeme döneminin sonunda çalışanlara fiziksel veya dijital olarak bordro sağlar. Bir diğer yöntem ise e-devlet portalını kullanmaktır:

  • Tarayıcınız üzerinden e-Devlet Kapısı web sitesine giderek işleminize başlayabilirsiniz.
  • C. kimlik numaranız ve e-Devlet şifreniz ile sisteme giriş yaparak kimliğinizi doğrulamanız gerekir. Alternatif olarak mobil imza, elektronik imza veya internet bankacılığı gibi diğer kimlik doğrulama yöntemlerini de kullanabilirsiniz.
  • Maaş bordronuzu görmek için Maliye Bakanlığı Maaş Bordrosu Sorgulama hizmetini kullanabilirsiniz.
  • Kurumun hizmetleri arasından maaş bordrosu seçeneğine tıklayarak gerekli bilgileri girebilir, sorgulamanızı tamamlayabilirsiniz.
  • Sorgulama sonucunda çıkan maaş bordrosu örneği dosyasını görüntüleyebilir ve isterseniz PDF formatında indirebilirsiniz.
demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Toplu İş Sözleşmesi Nedir?

Ülkemizde faaliyet gösteren büyük ölçekli firmalar için toplu iş sözleşmeleri oldukça önem taşır. İşveren ve işçi arasında düzenlenen ve sonuçları bakımından ciddi yaptırımlara tabi olan toplu iş sözleşmelerinin dikkatle ele alınması gerekir. İki taraf arasında gerçekleştirilen sözleşmeler işçi ve işverenin temel çalışma şartlarını belirleme ve haklarını güvence altına alma gayesiyle yapılır. Peki, toplu iş sözleşmesi nedir, nasıl yapılır ve türleri nelerdir? Bu yazımızda büyük şirketlerin en önemli konularından olan toplu iş sözleşmesi hakkında merak edilen detayları bulabilirsiniz. İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan iş sözleşmelerine toplu iş sözleşmesi denir. Sözleşmede işveren sendikası yerine direkt olarak işveren de bulunabilir. İşveren herhangi bir sendikaya bağlı olma zorunluluğuna sahip değildir. Sözleşmenin ana amacı iki taraf arasındaki hizmet ilişkisini belirli kurallar çerçevesine oturtmaktır. Sendikaların dahil olduğu toplu iş sözleşmesi çoğunlukla işçinin lehine kararları olan bir anlaşma niteliği taşır.

Toplu İş Sözleşmesi Nasıl Yapılır?

İşveren, herhangi bir sendikaya bağlı olduğu zaman o sendika üzerinden toplu iş sözleşmesi yapma hakkı kazanır. Belli bir sendikaya bağlı olmadan hareket eden işveren ise direkt olarak işçi sendikası ile masaya oturup sözleşme yapabilir. Toplu iş sözleşmesi hukuki anlamda ve doğurduğu sonuçlar bakımından oldukça detaylı bir şekilde düzenlenmesi gereken bir anlaşmadır. Bu nedenle sözleşmelerin alanında deneyimli ve iş hukuku kurallarına hakim avukatlarla birlikte yapılması son derece önemlidir.

Toplu iş sözleşmesi hem işçi hem de işverenin en temel anayasal haklarından birini oluşturur. Bu anlaşma, özellikle bireysel sözleşmeler üzerinden işveren karşısında güçsüz duruma düşebilecek olan işçileri daha güçlü bir pozisyona taşıma görevi görür. Sendikalar aracılığıyla gerçekleştirilen sözleşmeler işçilerin haklarını koruma altına almaya yardım eder. Bu sözleşme çerçevesinde ekonomik ve sosyal şartların yanında ana çalışma prensipleri de belirlenerek güvence altına alınır.

Toplu İş Sözleşmesi Türleri

Toplu iş sözleşmeleri taraflara göre ve tarafların taşıdığı özelliklere göre olmak üzere ikiye ayrılır. Taraflara göre yapılan toplu iş sözleşmeleri iki şekilde gerçekleşir:

  • İşçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan sözleşmeler
  • İşçi ile herhangi bir sendikaya üye olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeler

Yukarıdaki sözleşmeler prosedürleri bakımından bazı farklılıklara sahip olsa da içerik anlamında aynı şekilde düzenlenen sözleşmelerdir. Tarafların taşıdığı özelliklere göre yapılan sözleşmeler ise üçe ayrılır:

  • İş yeri toplu iş sözleşmesi
  • İşletme toplu iş sözleşmesi
  • Grup toplu iş sözleşmesi

İş yeri toplu iş sözleşmesi düzenlemek için mevcut iş yerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendikaya üye olması gerekir. Stajyer veya çırak statüsündeki kişiler sözleşmeye dahil edilmezken, kısmi veya belirli bir süre ile şirkette çalışan işçiler sözleşme kapsamına girer.

İşletme toplu iş sözleşmesi ise işletmedeki işçilerin en az yüzde 40’ının sendikaya üye olduğu durumlarda gerçekleştirilir. İşverenin birden fazla şubesi olan bir iş yeri varsa sadece bir şubede çoğunluğu sağlayan bir işletme sözleşmesi yapmak mümkün değildir. Yani tüm şubelerdeki işçilerin yüzde 40 çoğunluğu sağlaması durumunda işletme sözleşmesi yapılabilir.

Grup toplu iş sözleşmesi, birden fazla işverenin tek bir sendikaya bağlı olduğu durumlarda ve aynı iş alanında faaliyet göstermesi sonucu işçi sendikası ile yaptığı sözleşmelerdir. Bu anlaşmada işvereni temsil eden taraf ya işverenin kendisi ya da işveren sendikası olmalıdır.

Siz de toplu iş sözleşmelerinde yukarıdaki hususları dikkate alarak deneyimli avukatlar aracılığıyla sözleşmelerinizi düzenleyebilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın sektörünüze özel insan kaynakları yazılım programlarından yararlanarak süreçleri verimli hale getirebilir, dilerseniz e-Fatura, e-Deftere-SMM gibi dijital dönüşüm hizmetlerinden de faydalanabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Girişimcilere Verilen Devlet Teşvikleri Nelerdir?

Fransızca “entreprendre” sözcüğünden türeyen ve Türkçe karşılığı “üstlenmek” olan girişimcilik kavramı bir değer yaratma süreci olarak tanımlanır. Girişimciler ekonomik risklerin yanı sıra psikolojik ve sosyal riskleri göze alır, zaman ve çaba harcayarak iş fırsatlarını projeye dönüştürmeyi hedefler.

Girişimcilik ülke ekonomisine katkı sağlayan, istihdamı artıran ve katma değerli ürün ortaya çıkaran bir faaliyet olduğu için devlet tarafından da desteklenir. Türkiye’de devlet destekli çoğu girişimci teşvikleri Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEP) tarafından projelendirilir. Girişimcilik faaliyetleriyle ülke ekonomisine katkı sağlamak isteyen kişiler birçok farklı açıdan desteklenir. Devlet destekli girişimcilik teşvikleri eğitim ve vergi muafiyetinin yanı sıra kredi desteği olarak da verilir. AR-GE çalışmaları, yerlileştirme, büyüme ve uluslararasılaşma desteklerine ek olarak rehberlik ve danışmanlık hizmetleriyle de girişimcilerin faaliyetlerine katkı sağlanır. Bu desteklerin arasında kredi ve geri ödemesiz finansal teşvikler en merak edilen konular arasındadır.

Devlet Girişimci Destekleri

Devlet girişimci teşvikleri 2023 yılında aktif olarak 3 farklı projeye bağlı olarak verilir. Daha önceleri verilen Girişimcilik Destek Programı 2019 başı itibariyle sonlandırılmıştır.

Geleneksel Girişimcilik Destek Programı yeni kurulan işletmelerin müşteri portföyü oluşturma ve sistem oturtma sürecinde yaşadığı finansal zorlukları engellemeyi hedefler. İlk kez kurulan işletmelerin uzun süre hayatta kalıp gelişebilmesi için girişimci teşvikleri verilir.

İleri Girişimcilik Destek Programı ülke ekonomisine stratejik olarak yüksek değer katma potansiyeli olan ve belli alanlarda faaliyet yürüten yeni kurulmuş işletmelere verilir. Teknoloji, tarım, hayvancılık, tekstil, ahşap, kağıt, petrol ürünleri, maden ürünleri ve yapı ürünleri gibi birçok farklı sektörde üretim ve AR-GE çalışmaları yapmak için kurulan işletmeler bu destekten yararlanabilir.

İş Planı Ödüllü Destek Programı ile girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesi için düzenlenen yarışmalar sonucunda başarılı olan proje ve fikirlere özel destekler ve geri ödemesiz ödüller verilir.

  • KOSGEP ve üniversite işbirliği ile örgün eğitim süresince girişimcilik dersi alan öğrenciler için yarışmalar düzenlenir. Birinci, ikinci ve üçüncü olan projeler nakdi destek ödülü alırlar.
  • KOSGEP tarafından düzenlenen yada kabul gören farklı kurum ve kuruluşlar tarafından açılan yarışmalarda dereceye giren proje sahiplerine faaliyete başlamaları halinde nakdi ödül verilir.
  • Yurtdışı yarışmalarında derece almış projelerin Türkiye’de uygulanması yani millileştirilmesi için nakdi ödül verilir.

Girişimcilere Devlet Desteği Şartları

Girişimcilere devlet desteği şartları proje bazlı bazı farklar içerse de aynıdır. Adayların Girişimcilik Eğitimi sürecini başarıyla tamamlaması, işletmelerin gerçek ya da tüzel kişiler olarak açılması, işletmenin Kobi Bilgi Sistemi’ne kayıtlı olması ve programa başvuru öncesi en çok 1 yıl içerisinde kurulmuş olması gerekir.

İleri Girişimcilik Destek Programı başvurularında farklı olarak şu koşulları aranır:

  • Girişimcinin işletmede kurucu ortak payı en az %50 olmalıdır.
  • Girişimci Programı Faaliyet Konuları Tablosu ile belirtilen alanlarda faaliyet göstermelidir.

Başarı için Girişimcilik Eğitimi

Geleneksel Girişimci Eğitimi ve İleri Girişimci Eğitimi olarak iki farklı statüde ücretsiz olarak tüm girişimcilere uzaktan eğitim imkanı sunulur. Bu eğitimler faydalı bir proje olmanın yanı sıra teşviklerden yararlanabilmek için de bir zorunluluktur. Girişimcileri iş kurma ve yürütme sürecinde başarılı olmaları için eğitmek amaçlanır.

Siz de aklınızdaki projeyi hayata geçirmek istiyor ya da yeni kurduğunuz işletmenizi büyütmek için uğraşıyorsanız bu eğitimlere katılabilir, desteklere başvuru yapabilirsiniz. Ayrıca dijital dönüşüm sürecinde sizden istenecek olan e-Fatura, e-Defter, e-İrsaliye gibi elektronik belgeleri Orka entegratörlüğünde düzenleyebilirsiniz. Şimdi Orka online ön muhasebe modülleri ile tanışarak dijitalleşen dünyada işletmenize değer kazandırabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Geçici Vergi Nedir?

Türk Vergi Kanunları uyarınca ödenmesi gereken vergi türlerinden biri de geçici vergidir. Bu vergi türü peşin vergi adı ile de bilinir. Geçici vergi ödemeleri her yıl güncellenen oranlar baz alınarak hesaplanır. Vergi mükellefi olanlar geçici vergi beyan etmemesi durumunda çeşitli cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalabilir. Bu vergi türünde dönemsel kazançlar esas alınır ve vergi bu rakamlar üzerinden hesaplanarak ödenir. Peki, geçici vergi nedir, geçici vergi hesaplama süreci nasıldır ve geçici vergi ne zaman ödenir? Gelin geçici vergi hakkında bilinmesi gereken tüm detaylara birlikte yakından bakalım.

Geçici Vergi Nedir?

Kurumsal vergi mükellefleri, serbest meslek sahipleri ve gerçek usul düzenine göre kazanç sağlayan kişilerin, gelir ve kurumlar vergisini üçer aylık cari dönem kazançlarına göre peşin olarak ödemesine geçici vergi denir. Başka bir ifade ile ise geçici vergi, gelir ve kurumlar vergisi adına tüm yılın hesaplamaları yapılmadan üçer aylık sürelerde oluşan kazançların önden peşinen ödenmesidir. Bu sebepten ötürü bu vergi türüne peşin vergi de denir.

Geçici Vergi Nasıl Hesaplanır?

Geçici vergi oranları her sene değişen rakamlar üzerinden ödenen bir vergi türüdür. Üçer aylık dönemler şeklinde belirlenen kȃr/zarar durumlarına göre ödemesi yapılan geçici vergide bir önceki dönem hesaplanan vergi oranı beyannameden düşülür.
2023 yılına göre geçici vergi oranları,

  • Gelir vergisi mükellefleri için yüzde 15,
  • Kurumlar vergisi mükellefleri için yüzde 20

şeklinde belirlenmiştir.
Geçici vergi de tıpkı diğer vergiler gibi beyan edilmelidir. Bu verginin beyannamesinde mükellefin durumuna göre ek belgeler de gerekebilir. Serbest meslek sahipleri beyannamelerine ek olarak kazanç bildirimi eklemelidir. Kurumlar vergisine tabi olan ve bilanço defteri tutan mükelleflerin gelir tablosunu beyan etmesi gerekirken işletme defteri tutmakla yükümlü olan mükellefler ise beyan sırasında hesap özeti tablosunu da Gelir İdaresi Başkanlığı’na sunmalıdır.

Geçici Vergi Ne Zaman Ödenir?

Geçici vergi ödemeleri Gelir Vergisi Kanununun 120. maddesi uyarınca belirlenir. Kazanç belirleme işleminde dönemsellik ilkesine uyulması önem taşır. Mükellefler, ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolarına göre hesaplama yapmalı ve beyanname vermelidir. Örneğin, gelir vergisi mükellefi olan Ahmet Bey; Ocak, Şubat ve Mart ayı dönemindeki 1500 TL kȃrı için bu tutarın yüzde 15’i olan 225 TL’yi ilk 3 ay için ödeyecektir. Ahmet Bey, diğer 3 aylık dönemlerde de kazançlarını bu şekilde beyan edip düzenli olarak ödediği takdirde yıl içinde parça parça ödeme yaptığı için yıl sonunda gelir vergisi ödemesi yapmayacaktır. Yani geçici vergisini düzenli olarak ödeyen mükelleflerin gelir vergisi yıllık vergi tutarından düşülür.

Geçici Vergi Kimler Verir?

Yukarıda da belirtildiği gibi geçici vergi vermekle yükümlü olan kişiler; serbest meslek sahipleri, kurumlar vergisi mükellefleri ve gerçek usulde faaliyet gösteren ticari kazanç erbaplarıdır. Kazanç üzerinden 3’er aylık dönemler halinde ödenen bu vergi aslında gelir vergisi dışında bir vergi olarak görülmemelidir. Ücret geliri kazananlar, basit usulde vergilendirilen mükellefler, zirai kazanç sahipleri ve vergiden muaf olan serbest meslek sahipleri ise geçici vergi ödemez. Geçici verginin yüzde 10’u aşan bir oranda eksik bildirilmesi durumunda mükellefe vergi cezasının yanı sıra ilgili tutar üzerinden gecikme faizi de uygulanır.
Siz de geçici vergi mükellefi iseniz kazançlarınız üzerinden 3’er aylık dönemlerde beyanname sunarak ödemelerinizi eksiksiz bir şekilde gerçekleştirmeli ve ödemelerinizi gelir vergisinden düşmelisiniz. Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım programlarını kullanarak tüm gelir/gider ve vergi akışınızı kolayca takip edebilir ve muhasebe işlemlerinizi verimli bir biçimde yönetebilirsiniz. Ayrıca şirketinizin dijital dönüşüm süreci için Orka Bilgisayar tarafından sunulan e-Fatura, e-Defter, e-SMM gibi hizmetlere de göz atabilirsiniz.

demo-attachment-1083-Mask-Group-4442@2x

Huzur Hakkı Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Şirketlerin en iyi performansa ulaşması ve doğru şekilde yönetilmesi için üst yönetim kadrosu tarafından düzenli olarak kararlar alınır. Firmalarda sürekli olarak yapılan toplantı ve görüşmeler sonucunda üst yönetim tarafından alınan birtakım şirket kararları ise huzur hakkı kavramını doğurur. Şirketin önde gelenleri tarafından alınan kritik kararların, ileride kişiler üzerinde negatif etkisi olmaması için ilgili kişilere huzur hakkı ödemesi yapılır. Bu hak şirketin yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerinin üzerindeki sorumluluğu azaltmak ve onları rahatlatmak amacıyla kullanılır. Peki, huzur hakkı ne demekhuzur hakkı ödemesi nedir ve huzur hakkı kimlere verilir? Bu yazımızda huzur hakkı kavramıyla ilgili en çok merak edilen detayları bulabilirsiniz.

Huzur Hakkı Nedir?

Firma yetkililerinin ve yöneticilerin, başında olduğu kurumla alakalı önemli görev ve sorumlulukları bulunur. Şirketin geleceği adına hayati öneme sahip kararları alan bu kişiler için huzur hakkı adı altında maddi bir ödeme yapılır. Ek maaş olarak da adlandırılabilen bu ödeme kişilerin sorumlulukları neticesinde karşılaşacağı riskleri minimum seviyeye indirme amacı taşır. Huzur hakkı firmanın üst düzey yönetimindeki hizmetlerin karşılığında ilgili kişilere Gelir Vergisi Kanunu baz alınarak ödenir.

Huzur Hakkı Nasıl Hesaplanır?

Kurum tarafından firmanın üst düzey yetkililerine huzur hakkı ödemesi yapılabilmesi için ilgili hakkın şirket sözleşmesi esaslarında belirtilmesi gerekir. Ayrıca huzur hakkı ödemesi için kurumun karar defterinde bu kararın yer alması şartı da bulunur. Ancak bunun noterle tasdikinin yapılması gibi bir gereklilik bulunmaz. Eğer şirket çok ortaklı bir yapıda ise ve ileride bu konu hakkında bir kargaşaya mahal vermemek isteniyorsa o zaman şirket tarafından huzur hakkının noterde tescil ettirilmesi tercih edilebilir.
Huzur hakkı ödemesi için hesaplama yapılırken Gelir Vergisi kesintisi baz alınır. İlgili ödeme için damga vergisi oranı ise binde 7.59 olarak alınır. Huzur hakkı hesaplama süreci için söz konusu yıl içerisindeki gelir vergisi oranları dikkate alınmalı ve brüt tutar üzerinden net tutar hesaplanmalıdır. Bunun yanında huzur hakkı asgari geçim indirimini kapsarken sigorta primine tabi değildir. Örneğin, 50 bin TL’lik net huzur hakkı ödemesi yapmanın bedeli şirket için yaklaşık 57 bin 750 lirayı bulabilir. Bunun 8 bin 660 liralık kısmı %15’lik gelir vergisi kesintisi iken 438 liralık kısmı damga vergisi kesintisidir. 1350 liralık kısmı ise asgari ücret vergi istisnası şeklinde hesaplanır.
Huzur hakkı ücreti belirlenirken ilgili tutarın şirketin mali yapısına uygun bir aralıkta olması son derece önemlidir. Şirketin mali durumunun üzerinde belirlenen tutarların Maliye tarafından cezai yaptırımları olması ihtimali bulunur. Bu nedenle huzur hakkı ödemelerinin şirketin kȃrlılık durumlarına uygun olarak düzenlenmesi önemli bir ayrıntıdır.

Huzur Hakkı Kimlere Verilir?

Huzur hakkı ödemeleri genellikle üst düzey yönetim kadrosunda yer alan kişilere yapılır. Bu kural, anonim şirket tipinde faaliyet gösteren kurumlarda yönetim kurulu üyeleri olarak bilinirken limited şirket türündeki firmalarda ise müdür statüsünde olan veya olmayan şirket ortakları olarak kabul edilir. Huzur hakkı adı altında gerçekleştirilen ödemelerin toplantı başına olacak şekilde düzenlenmesi mümkündür. Buna ek olarak ödemelerin ay, yıl veya gün bazında düzenlenip ödemesi de yapılabilir.
Siz de şirketinizin üst yönetim kadrosunda yer alan kişiler için huzur hakkı ödemesi gerçekleştirirken Orka Bilgisayar’ın kurumsal muhasebe ve yazılım çözümlerinden faydalanın. Sektörünüze özel çözümler sayesinde muhasebe süreçlerinizi en verimli şekilde yönetin. Ayrıca Orka Bilgisayar’ın e-Fatura, e-Defter, e-SMM ve e-Ticaret alanındaki dijital yeniliklerini de hemen inceleyerek firmanızın dijital dönüşüm sürecine katkı sağlayın.