mali-musavir-veya-muhasebeci-secerken-dikkat-edilmesi-gerekenler-1_800x400

Muhasebeci Seçimi Nasıl Yapılır, Nelere Dikkat Edilir?

İşletmelerin mali işlerini raporlaması, düzenlemesi ve kayıt altına alınmasında muhasebeci seçimi oldukça önemlidir. Muhasebeciler bir diğer ifadeyle mali müşavirler işletmelerin mali işlerini düzenleyerek raporlar, kayıt altına alır. Böylece, işletme sahibi birçok mali işlemi takip etmek zorunda kalmaz. Muhasebe kayıtları üzerinden işletmelerin finans raporları hazırlanır. İşletmelerin senelik mali yatırımlarını yönetmeleri açısından muhasebe kayıtları oldukça önemlidir.

İşletmeler için Muhasebeci Seçme Rehberi

İşletmelerde mali işlemlerin düzenlenmesi ve raporlanması zaman alan bir iştir. Bu süreçlerin işletme sahipleri tarafından takip edilmesi ise firma yönetimini zorlaştıran bir etken olabilir. Firma sahipleri mali işlemleri gerçekleştirmek için fazla vakit harcayabilir. Bu nedenle, mali işlemlerin bir muhasebeci tarafından takip edilmesi şirketteki işlemlerin yürütülmesi ve yönetilmesini kolaylaştırabilir. Ancak mali işlemlerin doğru bir şekilde yönetilmesi ve takip edilmesi için de uzman bir muhasebeci seçmek önemlidir. İşletmeniz için muhasebeci seçerken birtakım hususlara dikkat ederek mali işlemlerinizi profesyonel destek ve hizmetlerle yönetebilirsiniz.

Muhasebeciler İşletmelerde Hangi İşleri Yapar?

İşletmelerin mali işlerini doğru planlaması için muhasebeci seçimi kadar hangi finansal işlemlerde mali müşavirden yardım alacağını da belirlemesi gerekir. Bu nedenle, işletmeler muhasebeci ile anlaşırken hangi işlerin mali müşavir tarafından yürütüleceğini de iş sözleşmesi kapsamında belirlemeleri önemlidir.

Muhasebeciler firmaların mali işlerini yürütmekle sorumlu çalışanlardır. Uzman muhasebecilerin işletmelerde gerçekleştirdiği işler şu şekilde sıralanabilir:

  • Şirketlerin mali politikalarını belirleyerek etkin yönetim için önerilerde bulunur.
  • Şirketin 6 aylık ya da yıllık periyotlarla vergi beyannamelerini hazırlar.
  • Şirketlerin mali durumlarını takip ederek raporlar. Yıllık mali planlamaları gerçekleştirir.
  • Firmaların mali risklerini raporlar ve değerlendirir.
  • İşletmelerin gelir gider dengelerini takip ederek finansal raporlar hazırlar.
  • Vergi yükümlülükleri ve ödemelerinin optimize edilmesi için danışmanlık hizmetleri verir.
  • Firmaların günlük, aylık ve yıllık mali işlemlerini gelir gider tabloları ile kayıt altına alır.
  • Şirket içerisindeki mali kayıtların doğruluğunu güvence altına alır.

 Doğru muhasebeci seçimi ile mali işlemlerinizi takip edebilir, şirket yatırımlarınızı doğru bir şekilde yönetebilirsiniz.

Muhasebeci Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Serbest muhasebeci seçiminde birtakım hususlara dikkat ederek mali işlemlerinizi etkili yönetebilecek mali müşavirlerle birlikte çalışabilirsiniz. Muhasebeci seçerken lisans, çalışan nitelikleri, uzmanlık alanı, iş tecrübesi, maliyet gibi farklı faktörleri dikkate almalısınız. İyi bir muhasebeci seçiminde şu hususları dikkate alabilirsiniz:

  • Muhasebeci seçiminde ilk olarak adayın eğitim durumu, kariyeri ve güvenilirliği incelenmelidir.
  • Muhasebe alanındaki uzmanlık derecesi, iş tecrübesi, mevzuat ve vergilendirme konularındaki bilgi birikimi dikkate alınmalıdır.
  • Mali işlemlerin yürütülmesi için adayın SMMM (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) belgesine de sahip olması gereklidir. Mali işlemlerin mevzuata uygun yürütülmesi için bu belge zorunludur.
  • Muhasebecinin finansal raporlama yaparken kullandığı altyapı ve teknoloji de oldukça önemlidir. Adayın finansal yazılımlarını kullanmasını test ederek daha kolay karar verebilirsiniz.
  • Mali kayıtları tutacak olan muhasebecinin güvenilir olması, işini doğru yapması da oldukça önemlidir.
  • Muhasebecilerle iş sözleşmesi yaparken danışmanlık hizmeti ve ücretleri hakkında da detaylı bilgi almalısınız.

Doğru Muhasebeci Seçimi

Doğru muhasebeci seçimi için birtakım kriterler belirleyerek adaylarla mülakat gerçekleştirebilirsiniz. Muhasebeci adayı ile mülakatta şu hususları görüşebilirsiniz:

  • Teknolojik bilgi birikimi: Bilgi teknolojisi kullanımı ve dijitalleşme ile hızlı veri akışı sağlama iş süreçlerini hızlandırır ve kolaylaştırır. Mali süreçlerde muhasebecinin ilgili mesleki programlara hakim olması gereklidir.
  • Vergi planlaması: Şirketin vergi ödemeleri genellikle muhasebeciler tarafından gerçekleştirilir. Bu nedenle, muhasebeci işletmenin vergi yükünü hafifletecek rasyonel stratejiler geliştirmelidir.
  • Erişilebilirlik: Muhasebeci ile iletişim kanallarının açık olması da mali işlerin yönetiminde önemli bir faktördür. İhtiyacınız olduğundan mali müşavir ile doğrudan iletişim halinde olmak işlerin hızlı yürütülmesini sağlar.
  • Danışmanlık hizmeti: Mali süreçlere göre iş planlarının yönetilmesi ve realist fikirler geliştirilmesi için danışmanlık hizmeti sağlamak da muhasebecinin görevleri arasında yer alabilir. Mali yönden işinizi büyütme için rehberlik mali müşavirliğin önemli bir hizmetidir.
  • Kariyer: Muhasebecinin mali müşavirlik alanında ne kadar süre ile çalıştığı, referansları oldukça önemlidir. İşini profesyonel şekilde yapmak için alanında uzman, yeterli iş tecrübesine sahip muhasebeciler tercih edilmelidir.
  • Hizmet ve Maliyet: Muhasebeci adayı ile mülakatta hem sağlayacağı hizmetler hem de iş sözleşmesine göre alacağı ücret belirlenmelidir. İş akdinde bu detaylara yer vererek kendinize hukuki güvence oluşturabilirsiniz.

Doğru Muhasebeci Seçmenin Avantajları

İyi bir muhasebeci ile çalışmak işletmelere birçok avantaj sağlar. İyi bir mali müşavir ile anlaşarak işletmenin mali durumunu takip etmeniz büyüme hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı ve finansal kaynaklarınızı daha etkili yönetmenizi sağlayabilir. Doğru muhasebeci seçmenin avantajları şu şekildedir:

  • Şirketiniz için olası mali riskleri daha kolay öngörerek hızlı tedbirler geliştirebilirsiniz.
  • Muhasebecinin networking ağından faydalanarak yeni iş ortaklıklar kurabilirsiniz.
  • Vergi planlamasını doğru bir şekilde yaparak mevzuat ve yasal prosedürlerin yükümlülüklerini kolay bir şekilde yerine getirebilirsiniz.
  • Muhasebe programları ile geleneksel süreçlere göre mali işlemlerinizi daha kolay bir şekilde yapabilirsiniz.
  • Mali kayıtlarınızı elektronik ortamda sürekli güncel tutarak verilerinize kolay bir şekilde erişebilirsiniz.

Orka Muhasebe

Orka Bilgisayar tarafından sunulan kurumsal muhasebe ve yazılım çözümlerinden faydalanarak mali işlemlerinizi hızlı, kolay bir şekilde yapabilirsiniz.

6357d63ebe6b5c003d7ec3fc_10

E-Fatura Tasarımı Nasıl Yapılır, Nelere Dikkat Edilmelidir?

E-Fatura tasarımı, işletmenizin dijital yüzünü güçlendiren en önemli unsurdur. Estetik ve işlevsel bir e-Fatura ile muhasebe süreçlerinizi kolaylaştırır profesyonel bir imaj yaratır ve verimliliği artırır.

Dijital dönüşüm, işletmelerin muhasebe süreçlerini de yeniden şekillendirdiği için bu değişimin merkezinde, kâğıt faturaları tarihe karıştıran e-Fatura yer alır. Ancak e-Fatura tasarımı, günümüzde yasal bir zorunluk olsa da aynı zamanda markanın profesyonel kimliğini yansıtan bir araç olarak işlev görür. Çünkü estetik, işlevsellik ve teknolojiyi birleştiren iyi bir tasarım, müşteri güvenini artırıp süreçleri hızlandıracaktır. Siz de e-Fatura tasarımının sunduğu avantajlardan yararlanmak isterseniz tasarım süreçlerinde öne çıkan tüm ipuçlarını yazımızda bulabilirsiniz.

E-Fatura Tasarımı Nasıl Yapılır? Adım Adım Rehber

İşletmelerin dijital dünyada hem profesyonel hem de güvenilir imaj sergilemesinin yollarından biri de e-Fatura oluşturma sürecidir. E-Fatura yalnızca yasal zorunlulukları yerine getirirken aynı zamanda markanızın görsel kimliğini müşterilere daha etkili sunmanızı da sağlar. Çünkü e-Fatura tasarımı, teknik detaylarla estetik unsurları harmanlayarak fatura süreçlerini bir sanat formuna dönüştürür. Türkiye’de GİB’in belirlediği standartlar, tasarımın temel çerçevesini oluştursa da bu çerçeveyi yaratıcı dokunuşlarla zenginleştirebilirsiniz. İyi bir e-Fatura, net bilgiler, kullanıcı dostu düzen ve marka ruhunu yansıtan görsellerle öne çıkacağından tasarım oldukça önemlidir.

Marka Kimliğini Entegre Edin

E-Fatura, markanın dijital dünyadaki yüzlerinden biridir. Logo, renk paleti ve yazı tipi gibi unsurlar, belgenin yalnızca fatura olmaktan çıkıp markanın ruhunu yansıtmasını sağlar. Örneğin teknoloji firması modern ve minimalist tasarım tercih ederken bir perakende markası canlı renklerle dikkat çekebilir. Söz konusu entegrasyon, müşterilerin faturayı markayla bağdaştırmasını kolaylaştırır ve güven duygusunu pekiştirir. Tasarım sürecinde ise markanın diğer materyalleriyle (web sitesi, broşürler) tutarlılık sağlanması önemlidir.

Yasal Gereklilikleri Tamamlayın

Türkiye’de e-Fatura belgeleri, GİB tarafından belirlenen yasal standartlara uygun olmalıdır. Fatura numarası, düzenleme tarihi, alıcı ve satıcı vergi bilgileri, KDV oranı gibi detaylar eksiksiz eklenmelidir. Çünkü bu bilgiler, belgenin yasal geçerliliğini sağlaması, denetim süreçlerinde sorun yaşanmaması adına önemlidir.

Net ve Okunabilir Düzen Yaratın

Dijital fatura, kullanıcı dostu deneyim sunmalıdır. Bilgiler, alıcı adı, tutar ve hizmet detayları gibi önemli noktalar öne çıkacak şekilde düzenlenmelidir. Özellikle görsel hiyerarşi sağlanırsa okuyucunun faturayı hızlıca anlamasını kolaylaştırabilirsiniz. Örneğin önemli bilgiler bold veya daha büyük puntoyla vurgulanabilir, gereksiz detaylar ise arka planda tutulabilir.

Tüm Cihazlara Uyumlu Tasarım Geliştirin

Günümüzde müşteriler, e-Fatura belgelerine genellikle mobil cihazlardan erişir. Bu nedenle tasarım, akıllı telefon ve tablet gibi cihazlarda sorunsuz görüntülenmelidir. Responsive tasarım teknikleri, metinlerin / görsellerin farklı ekran boyutlarına uyum sağlamasını sağlar. Örneğin PDF veya XML formatında gönderilen bir e-Faturada metinler küçük ekranlarda okunabilir kalır, görseller bozulmaz, düzen akıcı bir şekilde ölçeklenir. Yani mobil cihazlarda da bozulmadan açılır.

Test ve Onay Alın

E-Fatura tasarımı tamamlandıktan sonra belgenin yasal standartlara uygunluğunu ve teknik işlevselliğini kontrol etmek amacıyla GİB’in e-Fatura portalı üzerinden test edebilirsiniz. Örneğin XML formatının doğru yapılandırıldığı ve fatura verilerinin eksiksiz olduğu doğrulanabilir. Test aşamasında belirlenen hataları düzeltip tasarım onaylattıktan sonra kullanabilirsiniz.

İlham Veren E-Fatura Tasarımı Örnekleri

Başarılı markalar, dijital belgelerle yaratıcılıklarını sergilemeye özen gösterir. Çünkü müşteriye sunulan görsel her şey marka imajını iyi veya kötü etkileyen başlıca unsurlardan biridir. Dolayısıyla e-Fatura tasarımı örnekleri, işletmenizin hedef kitlesine uygun estetik yaklaşımlar geliştirmenize ilham olabilir. Özellikle nereden başlayacağınızdan emin değilseniz söz konusu örneklerle aklınızdaki bazı konuları netleştirebilirsiniz. E-Fatura tasarımı en başta markanın kimliğini yansıtıp müşteriyle bağ kuracağı için ilk olarak stiline karar vererek başlayabilirsiniz. Örneğin minimalist bir düzen teknoloji sektörünün yenilikçi ruhunu vurgularken canlı renkler perakende markalarının enerjisini ortaya koyar. Genel olarak sektöre göre tercih edilen e-Fatura tasarımlar ise şöyledir:

  • Sade ve Modern Düzen: Teknoloji firmaları, tek renk logo, net fontlarla profesyonel bir imaj yaratmayı hedefler.
  • Canlı ve Dinamik Tasarım: Perakende sektörü, marka renkleriyle dikkat çeken e-Fatura belgeleri kullanır.
  • Resmi ve Ciddi Stil: Finans veya hukuk firmaları, gri tonlar ve klasik yazı tipleriyle güvenilirlik vurgular.
  • Sürdürülebilir Mesajlar: Çevre dostu markalar, “kağıtsız dünya” temalı notlarla öne çıkar.

E-Fatura Tasarımlarıyla Markanızı Öne Çıkarın

E-Fatura belgelerinde zorunlu bilgilerin eksik olması, yasal sorunlara yol açan en yaygın hatadır. Fatura numarası, vergi bilgileri veya KDV oranı gibi detaylar atlanırsa belge geçersiz sayılır ve denetimlerde problemler ortaya çıkar. Öte yandan e-Fatura tasarımı, GİB’in standartlarına tam uyum gerektirir. Aksi takdirde, işletmenin güvenilirliği zedelenebilir.

Karmaşık düzenler ise yasal düzenlemeyi etkilemese de kullanıcı deneyimini olumsuz etkiler. Aşırı görsel unsurlar veya yoğun metinler, Dijital fatura belgesinin okunabilirliğini düşürür. Örneğin alıcı bilgileri veya tutar gibi temel noktalar arka planda kalırsa fatura işlevselliğini yitirir. Hem müşterilerin hem de muhasebe ekiplerinin işini kolaylaştıracağından net düzen önerilir.

Marka tutarsızlığı da başka bir önemli hatadır. E-Fatura, işletmenin diğer materyalleriyle uyumsuzsa marka kimliği zayıflar. Örneğin marka logosundan farklı renkler veya yazı tipleri kullanmak, müşterilerde kafa karışıklığına neden olur. E-Fatura tasarımı, markanın görsel diliyle bütünleştiğinde daha profesyonel bir imaj sunacaktır.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Muhasebe Kodları Nedir? Çalışma Prensipleri ve Detaylı Rehber

İşletmelerin finansal süreç takibi ve yönetimi yapmasını sağlayan muhasebe kodları mali açıdan önemli sistemlerin temelidir. Şirket muhasebesini tutarken kullanılan muhasebe kodları hakkında detaylı bilgi almak istiyorsanız içeriği okumaya devam edebilirsiniz.

Muhasebe Kodları ve Önemi

Muhasebe, işletmelerin mali yönetimlerinin takibi, yönetimi ve kayıt altında tutulmasını sağlayan bir sistemdir. Muhasebenin yapılması ise sistematik olarak belirlenmiş kodlar üzerinden gerçekleşir. Kanuni olarak işletmelerin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmesi ve işletmenin karlılığını sürdürülebilmesi bu kod sistemlerine dayanır. İşletmelerin kendi içlerinde finansal süreçlerini yönetebilmelerinin yanı sıra resmi kurumlar tarafından denetlenmeleri sırasında da kodların işlevi büyüktür.
Finansal (genel) muhasebe, ön muhasebe, mali muhasebe, yönetim muhasebesi en yayın olarak kullanılan sistemlerdir. Bu sistemlerin her birinde veri girişi kodlar üzerinden yapılır ve her kodun bir anlamı vardır. Kodlar aranılan verilere kolay ulaşılması, sınıflandırma gibi farklı amaçlarda kolaylık sağlar.
Genel muhasebe olarak anılan finansal işletmelerin en çok kullandığı sistemdir. Bu sistemde kullanılan kodlar 3 haneli rakamlardan oluşur ve bunların hepsi belirli bir kavramı ifade eder. En sık kullanılan muhasebe kodları olan 320, 760, 779 sayılarında her bir basamak farklı temsilliyete sahiptir. Sıralanan üç rakamdan ilki hesabın sınıfını, ikincisi bulunduğu grubu, üçüncüsü büyük defter hesabını temsil edecek şekilde planlanır.
Kullanılan muhasebe kodlarının farklı temsiliyetlerinin olması karmaşık matematik ve finansal işlemlerin daha kolay yapılmasını sağlar. İş takibi belirli bir sistematik yapıldığı için aranılan bir veriye kod üzerinden kolay bir şekilde ulaşıldığı için zamandan tasarruf ettirir. Kasa, banka, tahakkuk, fatura gibi farklı işlemlerin tamamı için ayrı kodlar ve alt kodlar kullanılır.

Muhasebe Hesap Kodları ve Anlamları

İşletmelerin muhasebe tutmalarının ana amaçları sınıflandırma, kaydetme, raporlama, analizdir. Bu işlemlerin tamamını kısa sürede ve doğru yapabilmek için kod sistemleri kullanılır. Günlük olarak kasa ve banka gibi farklı mali işlemlerin gerçekleştiği şirketlerde veri girişlerini takip etmenin kolay yoludur. Aynı işleme bağlı meydana gelen olaylar sisteme koda sadık kalınarak sıralama ile girilir. Bu sayede binlerce satırlık muhasebe işlemleri arasında aranılan işlemin verisine ulaşmak için kodun takip edilmesi yeterli olur.

320 Muhasebe Kodu Nedir?

Satıcıların işletmeye olan ticari borçlarını izlemek için muhasebe kodları arasında 320 kullanılır. Satıcıları kapsayan 320 kodunun alt dalları olarak; 321 - 322 (borç senetleri), 326 (depozito ve teminatlar), 329 (ticari borçlar) kullanılır. Muhasebede 320 kodu kullanılarak şu işlemler yazılabilir:

  • İşletmenin mal ve hizmet alım-satımını izleme 
  • Satıcı sınıflandırması ve finansal güvenilirlik analizi 
  • Senetsiz olan borçların tasnifi 

760 Muhasebe Kodu Nedir?

Şirketlerin operasyonel süreçlerini mali olarak izlemek için kullanılan kod 760'tır. Üretim, satış, dağıtım, pazarlama operasyonlarında meydana gelen gelir-gider tablosu bu kod ve alt türevleri ile kaydedilir. 761 (pazarlama ve satış giderleri), 762 (fark hesabı) şeklinde alt dalları ile kayıtlar tutulur. 760 muhasebe kodu işe kaydedilen işlemlerden bazıları şunlardır:

  • Operasyonel süreçlerin mali durumu 
  • Üreticiden son tüketiciye ulaşana kadar ortaya çıkan maliyet 
  • Gelir, gider, borç, stok takipleri 

Muhasebe Hesap Kodları Çalışma Sistemi

Muhasebe kodları arasında 770 iş takibi için en çok kullanılanlardan biridir. Yönetim giderlerinin takip edildiği bu kodun alt işlemleri 771 (genel yönetim giderleri) ve 772 (yönetim giderlerinin farkları) gibi sıralanır. 770 muhasebe kodu kullanılarak şunlar takip edilir:

  • Personel gelir ve giderleri 
  • Yönetim ve organizasyon işlemleri 
  • Kamu, büro, hukuk, kredi ve tahsilat işlemleri 

Tek Düzen Hesap Planı Sistemi

Muhasebe işlemlerinin standart bir hale getirilmesi için kullanılan tek düzen hesap planı belirli kodlar, ölçek ve tablolar üzerinden her işletme tarafından aynı şekilde tutulur. Genel muhasebe denildiğinde akla ilk gelen ve kullanılan aslında tek düzen hesap planıdır. Bu hesap planında muhasebe kodları kullanılarak şunlar yapılır:
Bu sistemde aktif hesaplar dönen varlıklar (1XX) ve duran varlıklar (2XX) tablolarından oluşur. Pasif hesaplar ise kısa vadeli yabancı kaynaklar / uzun vadeli yabancı kaynaklar (3XX / 4XX), özkaynaklar (5XX) kodları ile kaydedilir. Aktif ve pasif hesapların tamamı bilanço hesabını verir. Bunlara ek olarak gelirler (6XX), giderler (7XX), serbest hesaplar (8XX) ve nazım hesaplar (9XX) kullanılır.

Orka Muhasebe Programı

İşletmenizin muhasebesini daha kolay bir şekilde tutmak için şimdi Orka Bilgisayar Kurumsal Muhasebe çözümleri ile tanışın. Orka Bilanço ve Finansal Tablolar uygulamasını keşfederek muhasebeyi karmaşık bir sistem olmaktan teknolojinin gücü ile çıkarın. 

demo-attachment-1086-inspired-woman-NEARSKQ@2x

Şirket Kurmadan Fatura Kesilir mi?

Serbest meslek ile uğraşıyorsanız şirket kurmadan fatura kesme detaylarını merak ediyor olabilirsiniz. Türkiye’de her kazancın vergilendirilmesi zorunlu olsa da bunun için şirket kurmak mecburi değildir.

Şirket Kurmadan Fatura Nasıl Kesilir?

Küçük ölçekli işletmeler, freelance çalışanlar, serbest meslek erbapları ve arızi kazanç sağlayanlar için şirket kurmadan fatura kesme mümkündür. Şirket kurma süreci özellikle düzenli ve sürekli kazancı olmayanlar, yeni başlayanlar için maddi açıdan zorlayıcı olabilir. Türkiye’de her kazancın vergisinin ödenmesi ve bildirilmesi zorunluluğu olduğundan bu sorun serbest meslek makbuzu (SMM) ve gider pusulası düzenlenmesi yöntemiyle çözülür.

Ticari olarak faaliyette bulunmak istiyorsanız bu durumu yasal bir zeminde yürütmeniz gerekir. Aksi halde yüklü cezalarla karşılaşabilirsiniz. Şirket kurmak sizin için şu an tercih edebileceğiniz bir durum değilse müşterilerinize sürekli ve arızi satışlar için 2 farklı şekilde fatura düzenleyebilirsiniz. Bu sayede yaptığınız ticari işleme şirket kurma yükümlülüğü altına girmeden resmiyet kazandırabilirsiniz.

Serbest Meslek Makbuzu Nedir ve Nasıl Düzenlenir?

Avukat, hekim, dişçi, mali müşavir, sanatçı, yazar gibi farklı mesleklere sahip olan kişilere serbest meslek erbabı denir. Bir şirket veya birey adına çalışmayan, bireysel olarak şirket açmadan ticari faaliyetlerini yürüten serbest meslek erbapları vergi dairesine kaydolarak SMM düzenleyebilir.

SMM, serbest meslek makbuzunun kısaltmasıdır ve fatura yerine geçen yasal niteliğe sahip bir belgedir. Şirket kurmadan ticari faaliyetlerini yürüten kişilerin kazançlarının vergilendirilmesi için düzenlenen belge KDV ve stopaj ile hesaplanır.

Serbest meslek makbuzu ile fatura kesme görevini yerine getirmek isteyen kişilerin öncelikle vergi dairesinden mükellefiyet kazanması gerekir. Vergi mükellefi olanlar adına serbest meslek makbuzunu elektronik olarak düzenleyerek fatura kesme sorumluluğunu tamamlayabilir. Geçmişte basılı halde bulunan ve 2 nüsha halinde düzenlenen SMM makbuzlarının elektronik olarak hazırlanması zorunludur.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın e-SMM uygulaması üzerinden elektronik olarak fatura düzenleme mümkündür. Müşteri talep ederse e-SMM makbuzları elektronik olarak gönderilebilir ya da fiziksel olarak basılabilir. Fiziksel olarak 1 nüshası gönderilen makbuzların ıslak imzalı olma zorunluluğu vardır. Notere tasdik ettirilen imzalı düzenlenen belgeler de geçerli sayılır. SMM makbuzları hizmeti veren ve alan tarafın ticari ile kişisel bilgileri, alınan ücret, tarih, seri ve sıra no gibi bilgileri içerir.

Elektronik SMM (e-SMM) Düzenleme Adımları

Vergi dairesinden mükellefiyet açıldıktan sonra entegrasyon yazılımları ile ya da GİB portal üzerinden elektronik belgelerinizi düzenleyebilirsiniz. Elektronik SMM fatura kesme işlemi şu adımlarla yapılır:

  • e-SMM düzenleme sekmesi açılır ve formda boş bırakılan bilgiler doldurulur.
  • Müşterinin ticari ve kişisel bilgileri, hizmet tutarı ve vergilendirme bilgileri tamamlanır.
  • Elektronik SMM makbuzu tamamlandığında kontrol edilerek onaylanır, kopyası müşteriye gönderilir.

Gider Pusulası Nedir ve Nasıl Düzenlenir?

Şirket kurmadan ticari faaliyet yürütmek istiyorsanız fatura kesme amacıyla tercih edebileceğiniz yöntemlerden bir diğeri gider pusulası düzenlemektir. Vergi mükellefiyeti olmayan satıcılardan mal veya hizmet satın alan müşteriler buna dair bir belge talep edebilir. Bu durumda vergi mükellefi değilseniz SMM düzenleyemezsiniz. Bunun yerine gider pusulası hazırlayarak müşterinin talebini karşılayabilirsiniz. Fatura kesme yükümlülüğü olmayan satıcıların tercih ettikleri yöntem budur.

Gider pusulası vergi mükellefi olan müşteri ve vergi mükellefi olmayan satıcı arasında düzenlenir. Malın iade edilmesi, arızi kazançlar (sürekliliği olmayan), basit usulde vergi mükelleflerinin sabit kıymet satın alma işlemlerinde düzenlenir. Fatura kesme yerine gider pusulası düzenlemek istiyorsanız vergi mükellefi olmanıza gerek olmasa da vergi dairesinden izin alma zorunluluğunuz vardır. Vergi dairesinin başvuran kişinin niteliğine düzenlediği izin belgesi ile noter veya maliye bakanlığından gider pusulası işlemleri yapılabilir.

Tüm fatura kesme işlemleri gibi gider pusulası da elektronik ortamda hazırlanabilir. Kendisine yazılı olarak bildirim yapılan kişilerin e-gider pusulası kullanması zorunludur. Yazılı bildirim yapılmayan kişiler izin kağıtları ile maliye veya noterden onaylattığı gider pusulasını anlaşmalı yerlerde bastırarak kullanabilir. Basılı ve elektronik gider pusulaları üzerinde alıcının ve satıcının kişisel ve ticari bilgileri, belge düzenleme zamanı, işin ücreti ve mahiyeti, vergi ve kesintiler yer alır.

Gider Pusulası Düzenleme Adımları

Entegrasyon hizmeti alarak ya da GİB resmi portaldan fatura kesme amacıyla e-gider pusulası şu şekilde düzenlenir:

  • Alıcı ve satıcının kişisel bilgileri, ticari unvanları ve bilgilerinden formda eksik olanlar doldurulur.
  • Ürün veya malın adeti, niteliği, ücreti, kesintiler gibi farklı bilgiler uygun yere yazılır.
  • Form onaylanarak e-gider pusulasının çıktısı alınır, müşteriden ıslak imza alınarak teslim edilir.

Şirket Kurmadan Düzenlenen Faturaların Vergilendirilmesi

Fatura kesme amacıyla SMM ve gider pusulası düzenlemeyi tercih ediyorsanız vergilendirme sürecini merak edebilirsiniz. SMM makbuzunda KDV ve stopaj (gelir vergisi) kesintileri belgeye eklenir. İşlem yapılırken geçerli olan stopaj ve KDV oranlarına göre düzenleme yapılır. Gider pusulasında KDV tutarı yoktur sadece müşteri tarafından devlete stopaj ödenir. Gider pusulası stopaj oranları işlemin mahiyetine göre değişir.

Şirket kurmadan ticari faaliyette bulunmak istiyorsanız ve kazançlarınız düzenliyse sizin için en iyi yöntem e-SMM kullanmaktır. Vergi dairesinde işlemlerinizi tamamlayarak vergi mükellefi olabilir ve elektronik ortamda fatura kesme yerine SMM düzenlemeye başlayabilirsiniz. ORKA Bilgisayar kurumsal muhasebe çözümlerine olan her ihtiyacınızda yanınızdadır. Şirket kurmadan önce kolaylıkla e-SMM düzenlemek, şirket açılışından sonra e-Fatura gibi zorunlulukları yerine getirmek istiyorsanız yazılım çözümlerini tercih edebilirsiniz.

Orka e-Belge Yönetimi

Tüm elektronik belge işlemlerinizi kolay ve sorunsuz bir şekilde tamamlamak istiyorsanız şimdi Orka Bilgisayar yazılım çözümleri ile tanışmanızın tam vakti!

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Sigorta Prim Hesaplama Nasıl Yapılır?

Sigorta prim hesaplama, sigortalıların ödeyeceği sigorta prim tutarının belirlenmesinde uygulanan yöntemdir. Hesaplama, sigorta türü dikkate alınarak çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı ile yasal olarak belirlenen prim oranları üzerinden yapılır. Sigorta primlerinin hesaplanması ve primlerin düzenli bir şekilde ödenmesi, işverenler için yasal bir yükümlülük iken; diğer yandan çalışanlar için de devlet tarafından sunulan sosyal hizmetlerden yararlanmalarını sağlayan bir güvencedir.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi, çalışanların devletin sunduğu sağlık hizmetleri, işsizlik maaşı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilmeleri ve emeklilik hakkı elde edebilmeleri için işveren tarafından devlete ödenen teminat tutarıdır. Bu ödeme, çalışanın maaşından kesilen belli bir tutarın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılması yoluyla gerçekleşir. SGK’ye ödenen prim oranı, sosyal güvenlik hizmetinden faydalanan kişinin çalışan veya işveren olmasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sigorta primi hesaplama, çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı üzerinden yapılır. Sigortanın devamlılığı için ödemenin aksamadan gerçekleştirilmesi gerekir. Ödemelerin kesildiği aşamada sigortalılık hakları da yitirilir.

2024 SGK Prim Tutarı Ne Kadardır?

Sigorta prim oranları, devlet tarafından belirlenerek yasal düzenlemelerle yürürlüğe konulur. Bu oranlar işveren ve çalışan payı olmak üzere iki farklı koşula göre belirlenir. İşveren payı, işverenin yükümlülüğünde iken; çalışan payı ise çalışanların maaşından kesinti yapılarak işveren tarafından SGK’ye ödenen tutarı ifade eder. Sigorta prim tutarı hesaplanırken, çalışanın faaliyet gösterdiği gün sayısı da dikkate alınır. 2024 SGK prim tutarı, bir işverene bağlı olarak 4A ve 4B kapsamında çalışanlar ve isteğe bağlı sigortalılar için değişkenlik gösterir.

4/a Kapsamında Sigortalıların Prim Oranları

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu uyarınca 4/a kapsamında bir işverene bağlı olarak çalışanlar için sigorta primleri brüt maaş üzerinden kesinti yapılarak işveren tarafından devlete ödenir. Maaştan yapılacak olan kesintiler; emeklilik, sağlık ve gelir vergisi gibi kalemleri içerir. 4/a kapsamında sigortalıların sigorta prim oranları, çalışanın prime esas kazanç miktarı üzerinden hesaplanır. Hesaplamada temel alınan aylık üst kazanç sınırı, alt sınırın 7.5 katına denktir. Çalışanın aylık kazancındaki prime esas kazanç üst sınırını aşan tutar, sigorta primine tabi olmaz. Toplam prim oranı ise; prime esas kazancın %37.5’ini aşamaz.

Hizmet akdine tabi olanlar için işveren ve çalışan paylarının prim dağılımları sigorta koluna bağlı olarak farklı oranlarda uygulanır. Bu uygulamanın türleri şu şekildir:

  • Malullük, Yaşlılık ve Ölüm: Bu sigorta kolunda, prim oranlarında işveren payı %11 iken; çalışan payı %9 olarak uygulanır.
  • Genel Sağlık Sigortası (GSS): GSS sigorta kolunda prim hesaplama yapılırken işveren payı %7.5 oranında; çalışan payı %5 oranında uygulanır.
  • Kısa Vadeli Sigorta Kolları: Kısa vadeli sigorta kollarında prim oranı %2 üzerinden hesaplanarak prim ödemeleri yalnızca işveren tarafından yapılır.
  • İşsizlik Sigortası: İşsizlik sigortasında uygulanan prim oranlarında işveren payı %2 iken; çalışan payı ise %1 üzerinden hesaplanır.

2024 yılı için 4/a kapsamındaki sigortalıların işveren payı dahil olacak şekilde ödeyeceği alt ve üst sınır devlet tarafından belirlenmiştir. Bu oranlar, aşağıdaki gibidir:

  • En düşük sigorta primi: ₺7.500,93
  • En yüksek sigorta primi: ₺56.257,03

4/b Kapsamında Sigortalıların Prim Oranları

Sözleşmeli olarak bir işverene bağlı çalışmayan esnaf ve sanatkarlar ile serbest meslek grupları önceden Bağkur olarak da bilinen, 4/b kapsamında sigorta primi öder. 4/b kapsamındaki sigortalıların prim oranları, prime esas kazanç üzerinden %34.5’lik bir oranla uygulanır. Primlerin düzenli ve zamanında ödendiği koşulda bu oran üzerinden indirim yapılarak %29.5 oranıyla prim tutarı hesaplanır.

2024 yılı için 4/b kapsamındaki sigortalıların prime esas günlük alt gelir ve üst gelir sınırı ile indirimsiz prim alt ve üst sınırları devlet tarafından belirlenmiştir:

  • En düşük alt gelir sınırı: ₺666,75
  • En yüksek alt gelir sınırı: ₺5.000,62
  • En düşük indirimsiz prim tutarı: ₺6.900,86
  • En yüksek indirimsiz prim tutarı: ₺51.756,46

İsteğe Bağlı Sigortalıların Prim Oranları

İsteğe bağlı sigorta, sigortalıların uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası gibi güvencelerden faydalanmalarını sağlar. İsteğe bağlı sigorta primi ödeyenler, devletin sunduğu sağlık hizmetleri ve emeklilik aylığı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilirler. İsteğe bağlı sigortalıların prim oranları, sigortalının prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında belirlediği tutarın %32’si olacak şekilde gerçekleştirilir. Bu oranın 20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolunu içerirken; %12’si genel sağlık sigortasına tabidir.

2024 yılı için isteğe bağlı sigortalıların ödeyeceği alt ve üst sınır devlet tarafından belirlenmiştir.Bu oranlar, şu şekildir:

  • En düşük sigorta primi: ₺6.400,80
  • En yüksek sigorta primi: ₺48.006,05

Sigorta Primi Nasıl Hesaplanır?

Sigorta primi hesaplama, 4/a ve 4/b kapsamında çalışanlar için farklı uygulamalarla yapılır. 4/a kapsamında çalışanlar için sigorta primleri, prime esas brüt kazanç üzerinden hesaplanırken; 4/b kapsamında çalışanlar için prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında kalmak kaydıyla, sigortalının beyan ettiği günlük kazancın 30 katı üzerinden hesaplanır. Sigortalının ödemekle yükümlü olduğu prim tutarının hesaplanması, prime esas brüt ücret tutarı ile devlet tarafından kanunen belirlenen prim oranlarının çarpılması yoluyla yapılır.

Orka Bordro ve İK Yönetimi

Orka Bordro ve İK Yönetimi uygulamalarıyla çalışanlarınızın SGK işlemlerini kolaylıkla takip edebilir; personellerinizin bordrolarına erişmelerini ve rapor dökümlerini incelemelerini sağlayabilirsiniz. Ücretsiz demo için site üzerinden form doldurarak İK yönetici panelini deneme fırsatı yakalayabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Özlük Dosyası Nedir? Nasıl Hazırlanır?

İşyerlerinde hem işverenler hem de çalışanlar için önemli bir yasal sorumluluk olan özlük dosyası, iş ilişkisi süresince işçiyle ilgili tüm belgelerin arşivlendiği, hukuki dayanak oluşturan bir dosyadır. Çalışanın işe girişinden ayrılışına kadar olan süreci kayıt altına alarak işverenin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar. İş dünyasında çalışanlarla işverenler arasında kurulmuş olan hukuki bağın önemli bir unsuru olarak işverenler için yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda etkili bir yönetim aracıdır. Yani arşivleme yöntemi olmasının yanı sıra işyerinde disiplin ve düzen sağlama, işçi haklarını koruma ve iş sağlığı güvenliği açısından da büyük önem taşır. Peki, özlük dosyasını hazırlarken nelere dikkat edilmelidir, bu dosya hangi belgeleri içermelidir ve saklama süresi ne kadardır? Gelin, özlük dosyasıyla ilgili tüm ayrıntılara birlikte bakalım.

Özlük Dosyası Nasıl Hazırlanır?

Özlük dosyasının hazırlanması, işverenin her çalışan için detaylı bilgi, belge toplamasını gerektirir. Çünkü dosyanın içerdiği her belge, çalışan ile işveren arasındaki hukuki bağı güçlendirir ve iş ilişkisini resmi zemine oturtur. Özlük dosyasının hazırlanması sırasında dikkat edilmesi gereken adımlara bakalım.

Temel Bilgiler ve İşe Alım Belgelerinin Toplanması

İlk adımda, çalışanın kimlik bilgileri ve işe alım sürecinde talep edilen tüm belgeler eksiksiz olarak temin edilmelidir. Çalışan hakkında genel bilgilere sahip olunması ve bu bilgilerin doğruluğu büyük önem taşır. Özellikle kimlik fotokopisi, ikametgâh belgesi, adli sicil kaydı gibi belgeler, çalışanın kimliğini, adres bilgilerini doğrular nitelikte olmalıdır.

İşe Giriş Sağlık Raporu

Çalışanın işe uygunluğunu gösteren sağlık raporu hem iş sağlığı ve güvenliği hem de yasal gereklilik açısından özlük dosyasına eklenmelidir. Çünkü rapor, çalışanın işe başlamadan önce bedensel ve zihinsel olarak işin gerektirdiği koşullara uygun olduğunu kanıtlayacaktır.

İş Sözleşmesi

İşverenle çalışan arasında yapılan iş sözleşmesi, iş ilişkisinin temeli olarak dosyada yer almalıdır. Sözleşme, çalışanın görevleri, ücret hakları, çalışma saatleri, işyeri kurallarını belirler. Yani iş sözleşmesi, olası anlaşmazlık durumlarında her iki tarafın haklarını korur ve yasal açıdan bağlayıcıdır.

Sigorta Giriş Belgesi

Çalışanın sosyal güvencesinin başladığını gösteren işe giriş bildirgesi, özlük dosyasının önemli belgelerinden biridir. Bu belge, çalışanın sosyal güvenlik kapsamına alındığını ve sigortalı olarak işe başladığını gösterir.

Eğitim Belgeleri ve Sertifikalar

Çalışanın mesleki yeterliliklerini ve geçmiş iş deneyimlerini gösteren belgeler de dosyada yer almalıdır. Eğitim durumu, uzmanlık alanları, iş için gerekli sertifikalar, işverenin çalışan hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmasını sağlar, çalışanın görevlendirilmesinde belirleyici olur.

Tüm belgelerin eksiksiz olarak özlük dosyasına dahil edilmesi, işyerinde düzenin sağlanması, yasal gerekliliklerin yerine getirilmesi açısından zorunludur. Ayrıca, iş süresince çalışanın durumunda meydana gelebilecek değişiklikler de (terfi, disiplin cezası, izin kayıtları vb.) özlük dosyasına eklenmelidir.

Özlük Dosyası Evrakları Nelerdir?

Özlük dosyası içerisinde, çalışanın işe girişinden ayrılışına kadar olan sürede gerekli tüm yasal belgeler saklanır. İş Kanunu'na göre, özlük dosyasında bulunması gereken belgelerin başlıcaları şunlardır:

  • Kimlik Fotokopisi: Çalışanın nüfus bilgileriyle ilgili detayları içerdiği için çalışanın kimliğini doğrulayan en temel belgedir.
  • İkametgah Belgesi: Çalışanın güncel adres bilgilerini gösteren belge, işverenin çalışana ulaşmasını sağlar, adres bilgilerinin doğruluğunu teyit eder.
  • İşe Giriş Sağlık Raporu: Adından da anlaşılacağı üzere çalışanın işe girerken verdiği sağlık durumu hakkında bilgi veren belgedir.
  • İş Sözleşmesi: İşveren ile çalışanın hak ve yükümlülüklerini gösteren belge, işyerindeki çalışma koşullarını belirler.
  • İşe Giriş Bildirgesi: Çalışanın sosyal güvenceye alındığını gösteren belge olup, sigorta başlangıcını ifade eder.
  • Askerlik Durum Belgesi: Erkek çalışanlar için zorunlu olan askerlik durum belgesi, çalışanın askerlik yükümlülüğünün durumunu gösterir.
  • Adli Sicil Kaydı: Çalışanın adli sicil durumu hakkında bilgi verse de bazı pozisyonlar için yasal gerekliliktir.
  • Aile Durumu Bildirimi: Çalışanın bakmakla yükümlü olduğu kişiler, medeni durumu hakkında bilgi veren belge, vergi indirimlerinden yararlanabilmek için gereklidir.
  • Eğitim ve Sertifika Belgeleri: Çalışanın eğitim durumu, mesleki niteliklerini gösteren belgeler, işteki yetkinliğini doğrular.

Özlük Dosyasının Saklanma Süresi Ne Kadardır?

İş Kanunu ve ilgili mevzuatlara göre özlük dosyalarının saklanma süresi işçinin işten ayrılmasından sonra en az 10 yıldır. İşten ayrılan çalışanın gelecekte talep edebileceği haklar veya işveren ile doğabilecek anlaşmazlık durumlarında hukuki dayanak oluşturur. Ancak saklama süresi dolsa bile bazı belgelerin, özellikle iş kazası veya meslek hastalığı gibi durumlarla ilgili olanların daha uzun süre muhafaza edilmesi gerekebilir. Örneğin; bir iş kazası geçiren çalışanın özlük dosyası, dava açma süresi veya tazminat talep etme hakkının korunması adına daha uzun süre saklanmalıdır. Aynı şekilde vergi incelemeleri, SGK denetimleri için özlük dosyasının eksiksiz tutulması zorunludur. Dosyaları fiziki veya dijital ortamda saklanmasını tercih edilebilirsiniz, ancak her iki durumda da gizliliğin sağlanması esastır.

Özlük Dosyası Tutmamanın Cezası Nedir?

Özlük dosyası oluşturmak ve iş ilişkisi süresince düzenli olarak güncellemek, işverenin yasal sorumlulukları arasında yer alır. Çalışanla ilgili gerekli belgeleri saklamayan veya eksik tutan işverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimlerinde idari para cezası ödemek zorunda kalabilir. Cezalar, özlük dosyasının olmaması, belgelerde eksik olması veya güncel olmayan belgeler bulundurması nedeniyle verilebilir. Yani ihlalin niteliğine, tekrarlanma sıklığına göre cezalar artabileceğinden ek bir mali yük oluşturabilir.

Cezaların yanı sıra özlük dosyasının düzgün tutulmaması durumunda, iş kazası veya işçi ile ilgili hukuki bir durum söz konusu olduğunda işveren savunmasız kalabilir. Örneğin; iş kazası yaşayan bir çalışanın özlük dosyasında sağlık raporunun bulunmaması, işverenin yasal açıdan zor durumda kalmasına yol açabilir.

Orka İnsan Kaynakları Programı

Özlük dosyalarının doğru şekilde tutulması hem çalışan haklarının korunması hem de işveren olarak yasal sorumluluklarınızı eksiksiz yerine getirmeniz açısından hayati öneme sahiptir. Siz de işletmenizin özlük dosyalarını güvenle, pratik ve dijital bir altyapı üzerinden yönetmek istiyorsanız Orka Bilgisayar'ın dijital çözümlerini tercih edebilirsiniz.

demo-attachment-547-Mask-Group-49@2x

Brüt Maaş ve Net Maaş Arasındaki Fark Nedir?

Çalışanlar için maaş bordrolarında iki farklı rakam görmek kafa karıştırıcı olabilir: brüt maaş ve net maaş. Brüt maaş ve net maaş arasındaki fark, çalışanların eline geçen miktar üzerinde doğrudan etkiye sahip olan kesintilerden kaynaklanır. Dolayısıyla maaş hesaplamaları, çalışanlar için oldukça karmaşık olabilen, fakat işin özünü anladıkça basit hale gelen bir konudur. Çoğu çalışanın maaş bordrosunda gördüğü brüt maaş, net maaş arasındaki fark temel olarak vergi ile kesintilerden kaynaklanır. Ancak detaylı bakıldığında, brüt maaş ve net maaşın hesaplanmasında birçok önemli unsur ve yasal kesinti devreye girer.

Çoğu kişi, maaş görüşmeleri sırasında veya iş teklifini değerlendirirken maaş miktarını net mi yoksa brüt mü alacağını sorar. Çünkü brüt maaş, bir çalışanın iş sözleşmesinde belirtilen, herhangi kesinti yapılmadan önceki maaşıdır; yani, yasal kesintiler yapılmadan önceki toplam ücrettir. Net maaş ise çalışanın eline geçen, tüm yasal kesintilerden arındırılmış maaş miktarıdır. Bu nedenle çoğu çalışan için önemli olan, maaş bordrosunda yüksek görünen brüt maaş değil, kesintilerden sonra hesabına yatan net maaştır. Peki, brüt ve net maaş ne anlama gelir, nasıl hesaplanır? Gelin, brüt ve net maaş kavramlarının detaylı tanımlarını, aralarındaki farkları, bu maaşların nasıl hesaplandığını örneklerle inceleyelim.

Brüt Maaş Nedir?

Brüt maaş, çalışanın kesintilerden önceki toplam maaşıdır. İşveren tarafından çalışana ödenmesi taahhüt edilen bu miktar, çalışan açısından gerçek anlamda eline geçen maaşı ifade etmez. Brüt maaş üzerinden belirli oranlarda sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası primi, gelir vergisi, damga vergisi gibi yasal kesintiler yapılır. Söz konusu kesintiler ise hem çalışanın sosyal güvencelerini sağlamak hem de kamuya vergi katkısını oluşturmak amacıyla devlet tarafından belirlenir. Dolayısıyla brüt maaş, elde edilecek maaşın ham hali olarak kabul edilir. Brüt miktar işverenin çalışanı işe alırken sunduğu toplam maaşı temsil ederken çalışanın net maaşı elde edebilmesi için bu kesintilerin yapılması gereklidir.

Net Maaş Nedir?

Net maaş, çalışanın brüt maaşı üzerinden kesintiler çıkarıldıktan sonra hesabına yatan gerçek miktardır. Bir çalışanın günlük yaşam giderlerini karşılayabileceği, harcayabileceği ve tasarruf yapabileceği miktar net maaştır. Net maaş, çalışan açısından en önemli rakamdır çünkü iş sözleşmelerinde, maaş görüşmelerinde genellikle net maaş miktarı konuşulur. Net maaş, sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası, vergi kesintileri yapıldıktan sonra banka hesabına yatırılır. Yani çalışanların yaşam standardını belirleyen kendilerine kalan bu gerçek maaş tutarıdır.

Brüt Maaş ve Net Maaş Arasındaki Farklar Nelerdir?

İki maaş türü arasındaki fark, brüt maaş üzerinden çeşitli yasal kesintilerin yapılmasıyla oluşur. Bu kesintiler, işsizlik sigortası primi, SGK primleri, damga vergisi ve gelir vergisi  gibi yasal yükümlülüklerdir. Örneğin; bir çalışanın brüt maaşından %14 oranında sosyal güvenlik primi, %1 işsizlik sigortası primi, vergi dilimlerine göre değişen oranlarda gelir vergisi kesilir. Ayrıca, damga vergisi de belirli oranda brüt maaş üzerinden alınır. Kesinti sonrası net maaş ortaya çıkar. Brüt ve net maaş arasındaki fark, çalışanların vergi yükümlülükleri yerine getirmeleri, sosyal güvenlik haklarını bilmeleri açısından önemlidir. Oranlarıyla birlikte şu kesintiler yapılır:

  • Brüt maaş üzerinden %14 oranında işçi SGK primi kesilir ve bu kesinti, çalışanın emeklilik ve sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlar.
  • Çalışanın işsizlik durumunda destek alabilmesi için brüt maaştan %1 oranında kesinti yapılır.
  • Brüt maaş üzerinden belirli oranlarda gelir vergisi kesilir. Gelir vergisi oranı, çalışanların maaşlarına göre belirlenir, dilimlere göre artabilir.
  • Türkiye’de maaş bordrosu üzerinden alınan diğer kesinti damga vergisidir, brüt maaşın yaklaşık %0,759’u oranında kesinti yapılır.

Brüt ve net maaş hesaplaması nasıl yapılır?

Brüt maaşın net maaşa dönüştürülmesi, belirli kesintiler ve oranlar dikkate alınarak yapılır. Örneğin; Türkiye’de brüt maaşı 30.000 TL olan çalışanın net maaşını hesaplamak için önce sosyal güvenlik primleri, işsizlik sigortası primi gibi yasal kesintiler uygulanır. Ardından kalan miktar üzerinden gelir vergisi / damga vergisi kesintileri yapılır. Net maaş hesaplaması, işverenin bordro hazırlık süreçlerinde, çalışanların maaş beklentilerini belirlemesinde önemli unsurdur. Net maaşın doğru hesaplanması, çalışanların gelir beklentilerini karşılaması ve işveren ile çalışan arasında maaş konusunda doğru anlaşma sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Net maaş hesabını örnek üzerinde inceleyelim;

Brüt maaş: 20.000 TL

Sosyal Güvenlik Primi (Çalışan Payı): Brüt maaşın %14’ü = 2.800 TL

İşsizlik Sigortası Primi (Çalışan Payı): Brüt maaşın %1’i = 200 TL

Gelir Vergisi: Brüt maaştan sosyal güvenlik primi + işsizlik sigortası düşüldükten sonra kalan miktardan, gelir dilimine göre belirli oranda kesinti yapılır. Örneğin, %15’lik bir gelir vergisi diliminde: (20.000 - 2.800 - 200) x %15 = 2.250 TL

Damga Vergisi: Brüt maaşın %0,759’u = 151,80 TL

Net Maaş = Brüt Maaş - (Sosyal Güvenlik Primi + İşsizlik Sigortası Primi + Gelir Vergisi + Damga Vergisi)

Bu durumda çalışanın net maaşı:

20.000 - (2.800 + 200 + 2.250 + 151,80) ≈ 14.598,20 TL olacaktır.

Orka Muhasebe Programı

Şirketlerin çalışanlarına brüt / net maaş bilgilerini açıkça ifade etmeleri, güvenilir bir çalışma ortamı oluşturmak açısından oldukça önemli. Bu bağlamda, doğru muhasebe ve insan kaynakları yönetim sistemi ile süreci yönetmek de iş verimliliği açısından hayati rol oynar. Siz de iş süreçlerinizi kolaylaştırmak, çalışan memnuniyetini artırmak için Orka Bilgisayar’ın çözümlerini keşfedebilir, operasyonlarınızı bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Orka Bilgisayar, brüt - net maaş hesaplamalarını doğru ve hızlı yapmanızı sağlayan gelişmiş muhasebe  çözümleri ile işletmenizin yanında!

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

İştirak Nedir? İştirak Türleri Nelerdir?

Şirketlerin büyüme stratejilerinde önemli rol oynayan iştirakler ve yapıları hem büyüme fırsatları sunar hem de yeni pazarlara giriş imkanı sağlar. İştirak, genel olarak bir şirketin başka şirketin sermayesine katılarak hissedar olması anlamına gelir. Şirketler, yeni pazarlara girmek, faaliyetlerini genişletmek veya mevcut riskleri dağıtmak amacıyla iştirak yapıları kurabilir. İştirak türleri ise şirketlerin stratejilerine göre farklı şekillerde düzenlenebilir. Peki iştirak türleri neler? İştirak kuruluş sürecinde nelere dikkat etmeli? Gelin, iştirak yapılarının avantajlarını, işleyiş yapısına ve tercih edilme nedenlerine birlikte bakalım.

İştirak Nedir?

İştirak, bir şirketin başka bir şirketin belirli oranda hissesine sahip olduğu ortaklık türüdür. Hisse oranı genellikle şirkete belirli söz hakkı ya da yönetim kontrolü sağlayacak ölçüde yüksek olabilir. İştirak yapısı, holding şirketlerinin en sık başvurduğu stratejik adımlardan biridir ve şirketin yeni pazarlara giriş yaparken risklerini minimize etmesine olanak tanır. Yani yapı gereği bir şirket başka bir şirkete yatırım yaparak o şirketin faaliyetlerinden finansal fayda sağlar. Böylece şirketler arasında iş birliği sağlarken aynı zamanda uzun vadeli büyüme stratejilerinin parçası olarak kullanılır. Fakat doğrudan satın alım olmadığı için iki şirket arasında daha rahat bağ oluşturur ve bu bağ genellikle finansal çıkarlar üzerinden yürütülür. İştirak kavramı genellikle sermaye piyasaları ve şirket birleşmeleri gibi konularla yakından ilişkilidir, global iş dünyasında ise geniş bir yelpazede kullanılır.

İştirak Türleri

Şirketlerin stratejik planlarına göre farklı türlerde organize edilebilen iştirakler, hissedar olunan şirketteki hak ve yetkiler açısından farklılık gösterir. Başka bir şirkette iştirak sayesinde pay sahibi olması, büyüme stratejileri, pazarlara açılma ve risk yönetimi açısından farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. Bu tür iştirakler, genellikle şirketin yönetim kontrolünü sağlayıp sağlamadığına, katılım oranına ve işbirliği seviyesine göre değişir. Şirketlerin stratejik hedeflerine uygun olarak tercih ettikleri iştirak modelleri uzun vadeli başarılarını da belirler.

Doğrudan İştirak

Bir şirketin başka bir şirketin hisselerine doğrudan sahip olması anlamına gelir. Doğrudan iştiraklerde, şirkete ait hisse oranı yüksekse hissedar şirket yönetim kararlarında aktif rol oynayabilir. Genellikle stratejik iş birlikleri veya sektörel genişleme hedefleriyle gerçekleştirilir. Şirketler, faaliyet alanlarında rekabet avantajı sağlamak veya yeni pazarlar kazanmak amacıyla doğrudan iştirakler oluşturabilir. Örneğin; teknoloji firması başka teknoloji start-up'ına doğrudan iştirak edebilir ve böylece inovasyonlarını artırabilir.

Dolaylı İştirak

Bir şirketin doğrudan değil, üçüncü şirket aracılığıyla ortak olmasıdır. Bu durumda hissedar olunan şirketin yönetimine doğrudan müdahale edilmez; ancak dolaylı yoldan etki sağlanabilir. Genellikle holdingler veya büyük yatırım şirketlerinde görülür. Dolaylı iştirakler, geniş yatırım portföyüne sahip şirketler için riskin daha geniş alana dağıtılmasını ve sermaye kaynaklarının verimli kullanılmasına katkı sağlar. Örneğin; holding hem enerji sektöründe hem de finans sektöründe dolaylı iştirakler aracılığıyla faaliyet gösterebilir. Böylece herhangi bir sektörde yaşanan dalgalanmalar holdingin genel finansal performansını daha az etkiler.

Bağımsız İştirak

Şirketin diğer şirket hisselerinin %50’sinden daha azına sahip olması durumunda bağımsız iştirak oluşur. Dolayısıyla şirketin yönetiminde doğrudan söz hakkı sınırlı olabilir. Ancak şirket stratejik ortaklıklarla kâr payı ve finansal kazanç elde edebilir. Bağımsız iştirakler, genellikle riskli ya da yeni pazarlara temkinli giriş yöntemi olarak tercih edilir.

Bağımlı İştirak

Şirketin, başka şirketin hisselerinin %50’sinden fazlasına sahip olduğu iştiraktir. Hissedar olan şirket diğer şirkette tam kontrol sahibi olarak stratejik kararlarda aktif rol alabilir. Çoğunluk iştirakleri genellikle büyük birleşmeler ve satın almalarla sonuçlanır, yönetim hakimiyetini sağlar. Şirketler, rakiplerini devre dışı bırakmak veya sektördeki liderlik konumunu güçlendirmek amacıyla çoğunluk iştirakini tercih eder.

İştiraklerin Kuruluş Süreci

İştiraklerin kurulması, dikkatli planlama ve strateji gerektirir. Çünkü süreçte şirketler hem yasal prosedürleri yerine getirir hem de sermaye planlaması yapar. İştirak için atılacak ilk adım şirketin stratejik hedeflerine uygun sektör ya da şirket belirlenmesidir. Hedefler genellikle büyüme, rekabet avantajı elde etme veya yeni pazarlara giriş yapma amacına yönelik olur.

Daha sonra ise hisse alım süreci başlar. Şirket, belirlediği diğer şirketin hisselerini alarak iştirak yapısını oluşturur. Hissedar olunan şirkette yönetim kurulunda temsil edilme ve stratejik karar süreçlerine katılma hakkı kazanılır. Uzun vadeli strateji olarak görüldüğü için genellikle büyük sermaye yatırımları gerektirir.

Yasal prosedürler ise iştirak sürecinin üçüncü önemli adımıdır. İki şirket arasında yapılan resmi ortaklık sözleşmeleri, iştiraklerin işleyişini güvence altına alır. Tarafların hak ve yükümlülükleri açıkça belirtilir, bu da olası hukuki anlaşmazlıkları engeller. Özellikle uluslararası iştiraklerde yasal süreçler daha karmaşık olabileceğinden farklı ülke hukuk sistemlerine uyum sağlanması gerekebilir.

İştiraklerin Avantajları Nelerdir?

İştirakler, genellikle daha büyük ya da finansal güce sahip şirketlerin, daha küçük ya da gelişmekte olan şirketlere yatırım yaparak güçlerini birleştirmesiyle gerçekleşir. Hem yerel hem de uluslararası pazarlarda, farklı sektörlerde faaliyet gösteren her ölçekteki şirket iştirak yoluyla yeni fırsatlar elde edebilir. Bu nedenle, iştirak yapısı, şirketlerin operasyonel esneklik kazanması ve rekabet avantajı elde etmesi için tercih edilen bir stratejidir. İştirak yapısından faydalanarak siz de şu avantajlara sahip olabilirsiniz:

  • İştirak yapıları, şirketlerin farklı sektörlerde veya pazarlarda faaliyet göstermesine olanak tanır. Böylece risklerin tek bir alana yoğunlaşmasını engeller. Şirketler pazarda yaşadıkları olumsuzlukları, başka sektörde elde ettikleri başarılarla dengeleyebilir.
  • Bir şirketin başka ülke ya da sektörde faaliyet gösteren şirkete iştirak etmesi, o pazara daha kolay giriş yapmasını sağlar. Yeni pazarlara giriş, genellikle yüksek maliyetli ve riskli bir süreç olabilir; ancak iştirak yapısı, bu riskleri minimuma indirir.
  • İştirakler, şirketlerin finansal gücünü artırabilir. Başka şirketin hisselerine sahip olmak, o şirketteki kâr payı dağıtımlarına katılma ve uzun vadede değer artışından faydalanma anlamına gelir. Bu sayede şirketler sermayelerini güçlendirir, büyüme fırsatlarını daha etkin kullanabilir.

Orka Muhasebe Programı

Şirketinizin büyüme stratejilerine uygun bir iştirak yapısı oluşturmak veya iştirak süreçlerinizle ilgili detaylı bilgi almak için, Orka Bilgisayar uzmanlarından her zaman destek alabilirsiniz. Finansal yönetim, sermaye artırımı ve iş süreçleri hakkında profesyonel danışmanlık için bize ulaşabilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Bilanço Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Finansal raporlamada bilanço, işletmenin varlıklarını, borçlarını ve öz kaynaklarını belirli bir tarihte gösteren temel mali tablolardan biridir. İşletmelerin mali durumunu değerlendirmede kullanılan tablo, işletmenin finansal durumunu analiz etmek açısından büyük öneme sahiptir.

Bilanço hesaplama süreci ise işletmenin kaynaklarının, yükümlülüklerinin dengeli şekilde raporlanmasını sağlar. İşletme sahipleri, yöneticiler, yatırımcılar için önemli bir bilgi kaynağı olan bilanço, karar alma süreçlerinin olmazsa olmazıdır.

Bilanço Nedir?

Bir işletmenin finansal durumunu analiz etmek, geleceğe yönelik stratejiler geliştirmek ve mali performansını değerlendirmek için kullanılan en önemli araçlardan biri bilançodur.

Bilanço, belirli tarihte işletmenin tüm aktiflerini, pasiflerini ve öz kaynaklarını tablolaştırır. İşletme sahipleri kadar yatırımcılar için de hayati önem taşıyan tablo, işletmenin sağlığı hakkında net bilgiler sunar.

Bilanço, aktifler ve pasifler adı verilen iki ana bölüme ayrılır. Bu iki bölüm her zaman dengede olmalıdır. Yani, bilançoda toplam varlıklar, borçlar ve öz kaynaklar toplamına eşit olmalıdır.

Bu denge, bilançonun en temel denklemi olan Aktifler = Pasifler + Öz Kaynaklar formülüyle ifade edilir. Formülün temel amacı, işletmenin varlıklarının hangi kaynaklardan finanse edildiğini göstermek ve mali tabloların dengeli olmasını sağlamaktır. Formülde yer alan değerler ise şunlardır:

  • Aktifler (Varlıklar): İşletmeye ait tüm varlıklar bu bölümde yer alır. Aktifler, dönen / duran varlıklar olarak iki ana grupta sınıflandırılır. Dönen varlıklar, kısa vadede (1 yıl) nakit elde edilebilen varlıklar iken duran varlıklar daha uzun vadeli yatırımları ifade eder.
  • Pasifler (Borçlar ve Öz Kaynaklar): Bu bölümde, işletmenin borçları (yükümlülükleri) ve sahip olduğu öz kaynaklar yer alır. Pasifler de kısa vadeli / uzun vadeli borçlar olarak ayrılır. Kısa vadeli borçların 1 yıl içinde ödenmesi gerekir. Uzun vadeli borçlar ise bir yıldan uzun vadede ödenecek olan finansal yükümlülüklerdir. Öz kaynaklar ise işletmenin sahip olduğu sermaye, kâr yedeklerinden oluşur.

Bilanço Nasıl Hesaplanır?

Bilanço hesaplama, mali verilerin doğru organize edilmesi ve bu verilerin dengeli şekilde sunulması anlamına gelir. Bilanço hesaplamasında dikkat edilmesi gereken birkaç temel adım vardır.

Varlıkların Hesaplanması

Öncelikle işletmenin sahip olduğu tüm varlıklar hesaplanır. Varlıklar, kısa vadeli dönen ve uzun vadeli duran varlıklar şeklinde ayrı ayrı hesaplanır. Dönen varlıklar, işletmenin kısa sürede nakde çevirebileceği varlıklardır. Nakit, stoklar ya da ticari alacaklar dönen varlıklara örnek verilebilir. Duran varlıklar ise uzun vadeli yatırımlar, taşınmazlar gibi varlıklardır.

Borçların Hesaplanması

İkinci adımda, işletmenin kısa - uzun vadeli borçları hesaplanır. Kısa vadeli borçlar, ticari borçlar ve vergi yükümlülükleri gibi kısa sürede ödenmesi gereken borçlardır. Uzun vadeli borçlar ise kredi, tahvil gibi uzun vadeli finansal yükümlülüklerdir.

Öz Kaynakların Hesaplanması

Hesaplamanın son aşamasında ise işletmenin öz kaynakları ortaya çıkarılır. Öz kaynaklar, işletme sahiplerinin koyduğu sermaye, geçmiş yıllara ait kârların bir kısmının işletmede tutulmasıyla oluşur.

Bilançonun hesaplanmasında bu üç adım eksiksiz tamamlanmalıdır. İşletmenin aktifleri ile pasifleri dengelenmesi oldukça önemlidir. Bu denge, işletmenin finansal yapısının sağlıklı olduğunu gösterir.

Örnek Bilanço Hesaplaması

Dönen Varlıklar

Nakit: 50.000 TL

Alacaklar: 30.000 TL

Stoklar: 20.000 TL

Duran Varlıklar

Makine: 100.000 TL

Bina: 200.000 TL

Toplam Varlıklar

Dönen Varlıklar: 50.000 TL + 30.000 TL + 20.000 TL = 100.000 TL

Duran Varlıklar: 100.000 TL + 200.000 TL = 300.000 TL

Toplam Varlıklar = 100.000 TL + 300.000 TL = 400.000 TL

Kısa Vadeli Borçlar

Banka Kredisi: 60.000 TL

Tedarikçi Borçları: 20.000 TL

Uzun Vadeli Borçlar

Kredi Borcu: 100.000 TL

Toplam Borçlar

Kısa Vadeli Borçlar: 60.000 TL + 20.000 TL = 80.000 TL

Uzun Vadeli Borçlar: 100.000 TL

Toplam Borçlar = 80.000 TL + 100.000 TL = 180.000 TL

Öz Kaynaklar

Sermaye: 150.000 TL

Geçmiş Yıl Kârı: 70.000 TL

Toplam Öz Kaynaklar

150.000 TL + 70.000 TL = 220.000 TL

Bilanço Formülü

Varlıklar = Borçlar + Öz Kaynaklar

400.000 TL = 180.000 TL + 220.000 TL

Örnekte görüldüğü gibi varlıklar toplamı borçlar ve öz kaynaklar toplamına eşit. Dolayısıyla hesaplama sonucunda bilançonun dengede olduğunu görebilirsiniz.

Bilanço Hesaplamada Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bilançonuzu düzenli olarak kontrol etmeniz, işletmenizin finansal durumunu görebilmeniz için en etkili yöntemler arasında yer alır. Bilanço hesaplama sürecinde aşağıdaki unsurlara dikkat ederek işletmenizin geleceğini planlayabilirsiniz:

  • Verilerin Güncel Olması: Bilançoda kullanılan tüm verilerin doğru, güncel olması önemlidir. Yanlış veya eski verilerle yapılan hesaplamalar, işletmenin mali durumu hakkında yanıltıcı sonuçlar verebilir.
  • Aktif ve Pasif Dengesinin Sağlanması: Bilançoda aktifler / pasifler arasındaki denge mutlaka korunmalıdır. Eğer denge sağlanmıyorsa finansal tabloda hata olduğu anlamına gelir.
  • Likidite Oranları: Dönen varlıkların kısa vadeli borçlara oranı, işletmenin kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği konusunda önemli göstergedir.

Bilançonun Avantajları

İşletmelerin finansal durumunu şeffaf şekilde göstermeleri açısından büyük öneme sahip bilanço, yani mali tablo pek çok açıdan avantajlar sunabilir. Örneğin; işletmenin sahip olduğu varlıkları / borçlarını net şekilde gösterir. Bu sayede, işletmenin mali durumu açıkça anlaşılabilir. Aynı zamanda yatırımcılar için iyi bir bilgi kaynağıdır. Yatırımcılar, işletmenin bilançosunu inceleyerek gelecekteki potansiyel kârlılık hakkında fikir sahibi olabilir. Ayrıca, bilançoları inceleyerek işletmenin risk durumunu değerlendirebilir.

Bankalar ve diğer finans kuruluşları, işletmelere kredi vermeden önce bilançoyu inceler, işletmenin borç ödeme kapasitesini değerlendirir. Güçlü bilanço, kredi alımını kolaylaştırabilir. Diğer avantaj ise işletme performansına katkı sunması olabilir. Çünkü bilanço, işletmenin kârlılığını, likiditesini, borç ödeme kapasitesini değerlendirmek için kullanılabilecek en iyi göstergedir.

Orka IK Bilanço ve Mali Tablolar

Siz de finansal yönetiminizi en iyi şekilde yapmak ve bilançonuzu kolayca takip etmek için Orka Bilgisayar’ın güçlü muhasebe yazılımlarını kullanabilirsiniz. Orka Bilgisayar hizmetleri sayesinde gelir-gider takibi, vergi hesaplamaları, finansal analizler gibi işlemleri daha kolay ve hızlı şekilde yapabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Kıdem Tazminati Nedir? Nasıl Hesaplanır?

İşçi ve işveren arasında kurulan iş akdinin herhangi bir sebeple sonlanması durumunda her iki taraf için de bazı sorumluluklar ve haklar ortaya çıkar. Taraflar arasındaki iş ilişkisi bittiğinde doğan bu haklardan biri de kıdem tazminatıdır. İşten ayrılan taraf için sosyal bir güvence olan kıdem tazminatı hakkında bilgi sahibi olmak geleceği planlayabilmek açısından önem taşır.

Kıdem Tazminatı Nedir?

Çalışanın mevcut işyerinden ayrılması durumunda geçmiş hizmetlerinin karşılığı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu toplu paraya kıdem tazminatı denir. Şartları 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenmiş olan kıdem tazminatı, işçinin çalıştığı süre karşılığında almaya hak kazandığı bir tazminat türüdür. Bu tazminata hak kazanabilmek için kanunda belirtilen şartları karşılamak gerekir.

Kıdem Tazminatı Alabilmenin Şartları

Kıdem tazminatı kazanabilmek için İş Kanunu’nda karşılanması gereken üç temel şart belirlenmiştir. Bu şartlardan ilki 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi olma koşuludur. Kanun kapsamında işçi sayılabilmek için çalışan ve işveren arasında yazılı ya da sözlü olarak bir iş sözleşmesi gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bazı iş kollarında çalışanlar ve mesleği yapanlar kanunda belirlenen işçi kategorisinde yer almaz ve kıdem tazminatı almaya hak kazanamaz. Bu iş ve meslek grupları şu şekilde sıralanır:

  • Hava ve deniz taşıma işlerinde görev alanlar
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışanlar
  • Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar ( 3. derece dahil olmak üzere) hısımlar arasında dışardan başka biri kayılmayarak evde ve el sanatlarının yapıldığı işlerd çalışanlar
  • Ev hizmetlerinde çalışanlar
  • Çıraklar
  • Sporcular
  • Rehabilite edilenler
  • 50'den az işçi çalıştırılan (50 dâhil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde görev yapanlar

Temel şartlardan diğeri en az bir yıl süre ile çalışma koşuludur. Tazminatı talep edebilmeniz için aynı işverene ait işyerlerlerinden birinde en az bir yıl süreyle çalışmış olmanız gerekir. Belirtilen süreden daha kısa çalışanlar tazminata hak kazanamaz.

Kıdem tazminatı hakkı doğması için işçi ve işveren arasındaki sözleşmenin haklı fesih koşullarına uygun olacak şekilde sonlandırılması gerekir. Bu koşullar kanunda net bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen taraflar arasında anlaşma sağlandığı sürece tazminat işçiye ödenebilir.

Kanunda yer verilen haklı fesih koşulları şu şekilde sıralanır:

  • İşin yapılması işin özelliğinden dolayı çalışanın sağlığı ve yaşayışı için tehlike oluşturduğunda iş akdi feshedilebilir. İşçi tam teşekküllü bir devlet hastanesinden sağlık raporu alarak bu durumu ispatlamalıdır.
  • Çalışanın sürekli görüşme halinde olduğu işveren ya da iş arkadaşının bulaşıcı hastalık veya çalışanın işi ile bağlantılı olmayan bir hastalığa tutulması durumunda sözleşme sonlandırılabilir.
  • İşçinin sahip olduğu temel haklar ya da yan hakların zamanında karşılanmaması iş akdinin feshi ve kıdem tazminatı için geçerli bir sebeptir.
  • İşveren tarafından hakarete uğrayan, tehdit edilen, cinsel taciz ya da mobbinge uğrayan işçi, sözleşmeyi sonlandırma ve kıdem tazminatı alma hakkına sahiptir.
  • Askerlik görevini yerine getirmek için görevinden ayrılan çalışan kıdem tazminatı alabilir.
  • Mevcut iş yerinin daha uzak bir bölgeye taşınması, çalışanın bulunduğu pozisyonunun düşürülmesi, çalışma saatlerine olağan dışı değişikliğe gidilmesi gibi çalışma koşullarında yapılan esaslı değişiklikler taraflar arasında anlaşmanın sonlandırılması ve kıdem tazminatı için dikkate alınabilir.
  • Yasal olarak emeklilik zamanı gelen bir işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
  • Evlenen bir kadın çalışan, evlendiği tarihten başlamak üzere 1 yıl içinde görevinden ayrılmak isterse kıdem tazminatı alabilir.
  • Sendika yöneticisi olan bir işçi iş akdini sonlandırırsa tazminat alabilir ya da iş sözleşmesini askıya alabilir.
  • Çalışanın ölmesi durumunda mirasçılar işverenden kıdem tazminatı talep edebilir.
  • Kanunda parça başı iş yapanlar için de kıdem tazminatı hakkı korunur. Bu işçilere daha düşük ödeme yaparak işten ayrılmasını sağlamak için az miktarda iş verilmesi durumunda çalışan anlaşmayı bitirebilir ve kıdem tazminatı alabilir.

Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

Kıdem tazminatı hesaplama için çalışanın işe girdiği ve işten çıktığı tarihler arasındaki süreyle birlikte brüt maaşı baz alınır. Brüt maaş yemek, yakacak yardımı ve yol gibi sürekli yapılan yan ödemelerin eklenmesiyle giydirilmiş brüt maaş olarak hesaplanır.

İşçinin çalıştığı her bir yılın süresi ile son ödenen giydirilmiş brüt maaş çarpılarak hak kazanılan tazminat miktarı belirlenir. Bu işlem sırasında yıl kesirleri de dikkate alınmalıdır. Arta kalan aylar güne çevrildikten sonra son brüt tutar 365’e bölünür ve böylece günlük ücret hesaplanır. Çalışma süreleri güne çevrilerek günlük ücretle çarpılır.

Kıdem tazminatında yıllık olarak taban ve tavan miktarı belirlenir. Hesaplanan tazminat tutarının yıllık tavan miktarını aşmaması halinde yalnızca damga vergisi kesilir. Tavan miktarı aşılırsa ve işveren aşan tutar için de ödeme yapacak ise gelir vergisi kesintisi yapılır. Kesilecek olan bu gelir vergisi, mevcut biriken vergi matrahına göre %15 ile % 40 arasında değişiklik gösterebilir.

Örnek vermek gerekirse; aynı iş yerinde tam olarak altı yıl görev almış ve son brüt maaşı 30.000 TL olan bir işçi, haklı sebeplerle iş akdinin feshedilmesi halinde yaklaşık olarak 180.000 TL kıdem tazminatı almaya hak kazanır.

Orka IK Yönetimi

Siz de işe başlama ve ayrılma tarihi, son brüt maaş, kümülatif vergi matrahı bilgileriyle hak edilen kıdem tazminatını yaklaşık olarak hesaplayabilirsiniz. Daha profesyonel bir IK yönetimi için Orka Bilgisayar uzmanlarından destek alabilirsiniz.