demo-attachment-1083-Mask-Group-4442@2x

Gelir Vergisi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Türkiye’de iş kuran ve ürün/hizmet satışı yapan herkes Türk Vergi Kanunları uyarınca gelir vergisi ödemekle yükümlüdür. Ticari faaliyet yapan gerçek kişiler, yıl boyu elde edilen gelir miktarına göre dilimlere ayrılmış vergi düzeni üzerinden devlete yılın belirlenen zamanlarında ödeme yapar. Gelir vergisi dünya üzerindeki her ülkede devlete ödenen bir vergi türüdür. Ancak gelir vergisi öderken ticari faaliyete yeni başlamış kişilerin kafasında bazı soru işaretleri olabilir. Çünkü gelir vergisinin hesaplanması ve ödenmesinde bazı kurallar vardır. Peki, gelir vergisi nedir, nasıl hesaplanır ve ne zaman ödenir? Gelin gelir vergisi konusunda merak edilen tüm konu başlıklarını birlikte inceleyelim.

Gelir Vergisi Nedir?

Gelir vergisi, en kısa tanımıyla gerçek kişilerin bir takvim yılı boyunca gelirlerini vergilendirmesine aracılık eden bir vergi türüdür. Gelir vergisi ödemeleri sadece gerçek kişiler tarafından devlete ödenen tutarlardır. Gelir vergisi hesaplaması yapılırken dikkat edilecek en önemli noktalardan biri vergi dilimleridir. Kişinin bir yıl boyunca kazandığı toplam tutar gelir vergisi dilimini belirler. Bu ödeme işletmeler için sabit giderler arasında gösterilir. Vergi ödemesini düzenli olarak yapmayan kişi ve işletmeler çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalır.

Gelir Vergisi Nasıl Hesaplanır?

Gelir vergisi hesaplama aşamasında yukarıda da belirtildiği gibi gelir vergisi dilimi esas alınır. 2023 yılı için gelir vergisi dilimleri ise şu şekildedir:

  • 70 bin TL’ye kadar olan kazançlarda yüzde 15
  • 150 bin TL’ye kadar yüzde 20
  • 550 bin TL’ye kadar yüzde 27,
  • 1 milyon 900 bin TL’ye kadar yüzde 35,
  • 1 milyon 900 bin TL üstü için yüzde 40

Örneğin, vergiye tabi olan yıllık kazanç 80 bin TL ise bunun 70 bin TL’lik kısmı yüzde 15’lik vergi dilimine girerek 10 bin 500, geriye kalan 10 bin TL ise yüzde 20’lik dilime göre 2 bin TL vergi gideri olarak hesaplanır. Buna göre kişinin toplam 12 bin TL vergi ödemesi gerekir.

Gelir Vergisi Nasıl Ödenir?

Gelir vergisi ödemeleri kişinin bağlı olduğu vergi dairesine yapılır. Bunun yanında kişinin ikametgahının bulunduğu ilçeye de ödeme yapması mümkündür. Ayrıca vergi dairesi ile anlaşmalı bankalar üzerinden ödeme yapılması söz konusudur. Gelir vergisi ödemesi için gelir beyannamesi düzenlenmesi gerekir. Bu beyannamede gelir vergisine dair tüm detaylar yer alır. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar veya yılın en az altı ayını ülke sınırları içinde geçirenler vergi ödemekle yükümlüdür. Ülkede 6 aydan daha az süre geçirenler ve yurt dışında yaşarken Türkiye’den gelir elde edenler, dar mükellef kategorisinde olup ülkeden kazandıkları gelir tutarı üzerinden vergi ödemeye tabidir.

Gelir Vergisi Ne Zaman Ödenir?

Gelir vergisi beyannamesi Gelir İdaresi Başkanlığı’nın web sitesi üzerinden indirilebilir. Doğru ve eksiksiz bir şekilde doldurulan beyanname her yıl Mart ayının 25. gününün sonuna kadar vergi dairesine teslim edilmelidir. Vergi beyannamesini bu tarihe kadar düzenlemeyen kişiler Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından birtakım cezai yaptırımlara tabi olur. Eğer gelir vergisi basit usulde ise beyanname Şubat ayında düzenlenmeli ve aynı ay içinde ödenmelidir. Gelir vergisi istendiği takdirde iki taksit şeklinde de ödenebilen bir vergi türüdür. Basit usul vergilerinde ilk taksit Şubat, ikinci taksit ise Haziran ayında ödenebilir. Basit usulde düzenlenmeyen kazanç ödemeleri ise Mart ve Temmuz ayı olmak üzere iki taksitte gerçekleştirilir. Siz de gelirleriniz üzerinden yukarıdaki bilgileri göz önüne alarak vergi ödemelerinizi gerçekleştirebilirsiniz. İşletmenizin vergi ödemesini Orka Bilgisayar’ın muhasebe programları ile kolay bir şekilde takip edebilir ve tüm süreçleri eksiksiz biçimde yönetebilirsiniz.

Dilerseniz Orka Bilgisayar’ın e-Fatura e-Defter e-SMM gibi e-dönüşüm hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Gider Pusulası Nedir? Ne Zaman Kullanılır?

İş hayatında ve ticari ilişkilerde, alım satımların ispatlanması, sürecin muhasebe kayıtlarına girmesi ve vergiye konu edilebilmesi adına faturalar büyük önem taşır. Ancak fatura kesilebilmesi için fatura alıcısının vergi mükellefi olması şartı aranır. Peki, ticari faaliyetleri sonrasında fatura kesmek durumunda olan işletmeler mal ya da hizmet aldığı karşı taraf vergi mükellefi değil ne yapıyor? Siz de serbest meslek çalışanları, freelancerlar gibi vergi mükellefi olmayan çalışanları ve bu kişilerden hizmet alanları ilgilendiren gider pusulası hakkında daha fazla bilgi için detayları inceleyebilirsiniz.

Gider Pusulası Nedir?

Gider pusulası, vergi mükellefi olan işletmelerin vergi ödemekle yükümlü olan bireylerden aldıkları mal ve hizmetleri belgelendirmek amacıyla kesilen bir fatura türüdür. İşlemin muhasebeleştirilmesi yani kayıt altına alınması, kazançların vergilendirilmesi, anlaşmazlık durumunda bir ispat olarak kullanılması açısından gider pusulası yaygın olarak kullanılan bir belge türüdür.

Gider Pusulası Nasıl Düzenlenir?

İşletmeler vergi mükellefi olmayan taraflarla yaptıkları mal veya hizmet alışverişinde gider pusulası oluşturmak için aşağıdaki adımları izlemelidir:

  • Gider pusulasının fiziksel olarak temin edilebilmesi için Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan matbaalardan bastırabilir. Kırtasiyelerde veya internet üzerinde satılan boş gider pusulası defterleri noterde onaylatılmak suretiyle de kullanılabilir.
  • Gider pusulaları 2 nüsha şeklinde olmalıdır. Gider pusulası kesildikten sonra nüshalar alıcıya imzalattırılmalıdır ve ilk nüsha satıcıya verilirken ikinci nüsha da vergi mükellefi olan tarafta kalır.

Gider pusulalarında konu olan hizmetin ya da malın mahiyeti, cinsi, adedi, fiyatı, tutarı bulunmalıdır. Vergi oranı ve net vergi tutarına ek olarak işi tarafların isim ve soyisimleri ve tüzel kişi ise ünvanları ve adresleri de eklenir. Gider pusulasının düzenlenme tarihi de belge üzerinde yer almalıdır.

Gider Pusulası Hangi Durumlarda Düzenlenir?

Gider pusulası, alıcıların normalde satıcıdan alması gereken fatura yerine alışverişi belgelemek için kendi düzenledikleri bir tür faturadır. Örneğin; işletmenizde küçük bir hasarı tamir etmesi için bir tesisatçı ile anlaştınız. Tesisatçı bir şirkete bağlı çalışmadığı ya da kendi şirketi olmadığı durumlarda size fatura kesemez. Fakat sizin tesisatçıya yapacağınız ödemeyi ticari hesaplarınızdan yapmak ve belgeleme zorunluluğunuz var. Bu durumlarda hesabınızdan para çıkışını faturayla kapatmak yerinde kestiğiniz gider pusulası ile kapatabilirsiniz. Bir başka deyişle gider pusulası yapmış olduğunuz ödemeyi muhasebe kayıtlarına geçirmenizi sağlar. Gider faturası düzenlenebilecek durumları şöyle özetlemek mümkün:

  • Hizmet alınan ya da malını satın aldığınız kişinin vergi mükellefi olmadığı durumlarda
  • Yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan istisnalar kapsamına giren satıcılardan alım yapıldığında
  • Serbest meslek çalışanlarından yapılan alımlarda yapılan arizi ödemelerde

Ödemeler, banka havalesi yoluyla ya da PTT aracılığıyla yapıldığı durumlar alınan dekont gider pusulası yerine geçebilir. Ancak dekont üzerinde alınan hizmet ya da satın alınan mala dair işin mahiyeti, tutarı, miktarı, ücreti ve adres gibi bilgiler bulunmadığı için bazı durumlarda sorunla karşılaşabilirsiniz.

Gider Pusulası Ne zaman Düzenlenir?

Gider pusulası, hizmet ya da mal alım işlemlerinde satıcı size ürün teslimatı veya hizmeti verdikten sonra yapılır. Gelir Vergisi Kanunu’na göre gider pusulasının alışveriş tamamlandıktan sonraki 7 gündür. Bu tarihler dışında düzenlenen faturalar geçersizdir.

Gider Pusulası Oranları

Gider pusulası düzenleme işlemi ile kazanca dair gelir vergisi niteliği taşıyan kesintiler uygulanır. Stopaj adı verilen bu kesintiler faturayı kesen tarafından ödenir. Ancak bazı durumlarda satıcı ile alıcı arasındaki anlaşmaya göre taraflar arasında çeşitli oranlarda pay edilebilir. Ancak devlete ödenen yasal stopaj oranları tutar üzerinden hesaplanır ve aşağıdaki gibidir:

  • Alımı söz konusu olan mal hurda statüsünde ise kesinti oranı %2’dir. Diğer mal statüsündeki alımlarda da %2 kesinti uygulanır.
  • Vergi yükümlülüğü olmayan bir satıcı, tüzel ya da gerçek kişi adına satış yapmıyorsa komisyon ve prim ödemelerinden yüzde 20 gider pusulası stopajı alınır.
  • Dokuma ürünleri ve örgü, nakış işleri, süpürge, sepet, hasır gibi el işleri, çarşaf, havlu, kilim ve benzeri eşya ve benzeri mal için ödenen ücretlerden veya üretimine ödenen hizmet bedellerinden %2 kesinti yapılır.
  • Diğer hizmet statüsündeki alımlarda kesinti oranı %5 olarak uygulanırken ürün ve hizmet bedelinin ayrılmaz ise kesinti %10’dur.

Ayrıca malın kimlerden ve ne şekilde alındığına göre düzenlenen gider pusulası ve benzeri belgelerde uygulanacak kesintileri bulabilirsiniz.

Arizi Ödemelerde:

    • Esnaflar için gider pusulası oranları: %2, %5, %10

    • Serbest meslek için gider pusulası oranları: %17, %20

    • Ücretlilerde bordro üzerindeki gelir vergisi kademeleri (%15, %20, %27, %35) uygulanır.

Devamlı ödemelerde ise:

    • Esnaflar için gider pusulası oranları: %2, %5, %10

    • Serbest Meslek erbapları için Serbest Meslek Makbuzu (Smm) kesintisi: %17, %20

    • Ücretlilerde bordro üzerindeki gelir vergisi kademeleri (%15, %20, %27, %35) uygulanır.

      İşletmenizin dijital dönüşümüne öncülük eden çözümler için Orka Bilgisayar’ın e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-SMM, e-İrsaliye gibi kurumsal muhasebe yazılımlarını ve dijital çözümlerini inceleyebilirsiniz.

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

Kolektif Şirket Nedir?

Ticari hayatta faaliyet göstermek isteyen kişilerin bir tüzel kişi aracılığıyla bunu yapmaları gerekir. Ticaret yapmak, diğer bir deyişle mal ve hizmet sağlamak isteyen kişiler Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında bir şirket kurarak bunu gerçekleştirebilirler. Kanuna göre kurulabilecek birden fazla şirket çeşidi vardır. Kolektif şirket bunlardan bir tanesidir. Peki kolektif şirket ne demek? Gelin, merak ettiğiniz tüm detaylara bir göz atın.

Koleftik Şirket Nedir?

İmza sirküleri resmi olarak kabul gören bir evrak olduğu için devlet kurumlarındaki işlemlerde son derece önemlidir. Bir şirket tarafından yapılan başvurularda devlet kurumları yetkili kişinin imza sirkülerini de talep eder. Böylece sunulan evraklarda bulunan imzanın gerçekten yetkili kişi tarafından atılıp atılmadığı kontrol edilebilir. Bu kontrol ve teyit etme işlemi özel şirketler arasında da olabilir. Örneğin tedarikçisi ile sözleşme imzalamak isteyen bir şirket de imza sirkülerini dosya içeriğine dahil edebilir. İmza sirkülerinin en önemli işlevlerinden biri ise sahte belge düzenlenmesi için bir engel oluşturmasıdır. Şirketler adına yapılabilecek asılsız işlemler imza sirküleri sayesinde ortaya çıkabilir. Bunun sonucu olarak da şirketler hem itibar hem malî düzen açısından yaşayabilecekleri problemlere karşı korunmuş olur. İmza sirküleri sayesinde önemli görevler ancak yetki sahibi kişiler tarafından yerine getirilir.

Kolektif Şirket Kaç Kişiyle Kurulur?

Kolektif şirket kurmak için en az 2 ortağın bulunması gerekir. 2 veya daha fazla gerçek kişi bir araya gelerek bir ticari faaliyeti gerçekleştirmek amacıyla kolektif şirket kurabilirler. Ortak sayısı bakımından herhangi bir üst sınırlama bulunmamakla birlikte uygulamada genellikle en fazla 4-5 kişiyle kurulan kolektif şirketler görülür.

Kolektif Şirket Özellikleri

Kolektif şirketlerin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Kendi tüzel kişiliği olan kolektif şirketler şahıs şirketidir.
  • Şirketin öz sermayesini ortaklar karşılar. Minimum bir sermaye tutarı yoktur. Ortaklar diledikleri miktarda sermaye koyarak kolektif şirket kurabilirler.
  • Şirketin hem borçlarından hem de alacaklarından ortaklar tüm malvarlıklarıyla sorumludur. Şirket tüzel kişiliği ile ortaklar arasında yasal bir ayrım yoktur. Bu özelliği nedeniyle kolektif şirketler genellikle aile şirketleri olarak karşımıza çıkar.
  • Şirket ortaklarının sorumlulukları ortaya koydukları sermaye ile doğru orantılı olarak belirlenir. Borçlar nedeniyle doğan sorumluluk ortakların pay oranları dikkate alınarak belirlenir. Diğer bir deyişle daha fazla sermaye koyan ortağın sorumluluğu daha fazla olur.
  • Şirket kuruluşu için yazılı bir kuruluş sözleşmesi hazırlanması gerekir. Ortakların ismi, taahhüt ettikleri sermaye ve şirketin faaliyet alanları gibi bilgileri içeren şirket kuruluş sözleşmesi noter tarafından onaylanmalıdır.
  • Kural olarak tüm ortaklar şirket yönetiminde eşit söz hakkına sahiptir. Öte yandan şirket sözleşmesi ile yönetim konusunda farklı bir düzenleme getirilmesi mümkündür.
  • Tüm ortaklar şirkete ait belgeleri, bilançoları ve diğer evrakları inceleyerek denetim yapma hakkına sahiptir.

Kolektif Şirket Özellikleri

Kolektif şirket kuruluşunda ortaklar belirli bir sermaye taahhüdünde bulunur. Sermaye taahhütleri nakit olarak tamamen ödendiği zaman şirketin kuruluş bilançosu buna göre hazırlanır.

Örneğin A ve B şahısları bir araya gelerek bir AB kolektif şirketini kurmaya karar vermiş olsun. Her 2 ortak da eşit şekilde 20.000- TL sermaye taahhüdünde bulunmuş. Ortakların sermaye taahhütlerinin kaydı için “501 Ödenmemiş Sermaye Hesabı” ile “500 Sermaye Hesabı” kullanılır:

501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS.  501.01 Ortak M.S Taahhüt Hs. 20.000  501.02 Ortak M.Ö Taahhüt Hs. 20.000                                                                   500 SERMAYE HS.                                                                        500.01 Ortak M.S Ser.Hs. 20.000.¬                                                                        500.02 Ortak M.Ö Ser.Hs.20.000.¬ 40.000 40.000
100 KASA HS  100.01 ₺ Kasa HS.                                                                                                                    501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE HS                                                                    501.01 M.S Taahhüt HS. 20.000                                                                          501.02M.Ö Taahhüt HS. 20.000 40.000 40.000

Bu kayıtlar sonrasında ortaklar sermaye taahhütlerini yerine getirir ve muhasebe kayıtları yapılır.

Orka Bilgisayar olarak ticaret ve muhasebe alanında sektöre özel çözümler sunuyoruz. Siz de ticaret hayatına atılmak ve kolektif şirketinizin e-fatura, e-defter, muhasebe programı ve insan kaynakları gibi ihtiyaçları için sunduğumuz çözümlerden yararlanmak isterseniz hemen bizimle iletişime geçin!

demo-attachment-1075-Mask-Group-45@2x

İade Faturası Nedir? Nasıl Kesilir?

Günlük hayatta ve iş yaşantısında, her gün sayısız mal veya hizmet alımı gerçekleştirilir. Alışverişlerde kimi zaman malın hatalı ya da hizmetin kusurlu verilmesi söz konusu olabilir. Türkiye’deki yasal mevzuatlarda, alıcılara mal veya hizmetlerin iade hakkı tanınan koşulları tanımlanır. Peki bir malın ya da hizmetin iade edildiği durumlarda süreç muhasebe kayıtlarına nasıl yansıtılmalıdır? Bu içeriğimizde mal ve hizmet iadelerinde karşınıza çıkabilecek olan iade faturası nedir, iade faturası nasıl kesilir ve iade faturası nasıl işlenir gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.

İade Faturası Nedir?

İade faturası, iki tarafın da vergi mükellefi olduğu durumlarda satılan bir malın ya da hizmetin, satıcıya iade edilirken alıcı tarafından kesilmesi gereken fatura türüdür. Buradaki temel kriterimiz alışverişin ardından mal veya hizmetin karşılığının ödenebilir olmasıdır. Muhasebe süreçlerinde, bir malı ya da hizmeti sattığınızda fatura kesilir, faturaya istinaden alıcı da hesabınıza ödeme yapar ve süreç kapatılmış olur. İade söz konusu olduğunda kasaya giren paranın çıkışı yapılır ve alıcıya parası geri gönderilir. Satıcının kasasından çıkan paranın karşılığı olarak alıcıdan bir fatura gelmesi gerekir, işte o fatura iade faturasıdır.

İade Faturası Nasıl Kesilir?

İade faturası kesilebilmesi için alıcının vergi mükellefi olması, e-fatura kullanıcısı ya da fatura koçanına sahip olması gerekir. İade faturasına konu edilecek olan malların iadesi kısmen ya da tamamen olabilir. Örneğin satın aldığınız 10 birim malın 3 birimi hatalı çıkmışsa iade faturası sadece 3 birim mala göre düzenlenir. İade faturalarındaki tutar, malın satışındaki fiyatla aynı olmak durumundadır. Kısmi olarak yapılan iadeler için fatura kesilirken kesilen kısmın fiyatına göre iade faturası kesilmelidir. İade faturaları, e-fatura ya da e-arşiv fatura şeklinde de olabilir.

İade Faturası Nasıl İşlenir?

İade süreçlerinde alıcılar vergi mükellefi olmayabilir. Kanunların belirlediği sürelerde ve koşullarda alıcılar malı iade ettiklerinde vergi mükellefi olmadıkları için fatura kesemezler. Bu gibi durumlarda satıcılar, yasal süreler içerisinde iade sonrasında kasasından çıkan para için gider pusulası kesebilirler.

Ancak her iki tarafın da vergi mükellefi olduğu durumlarda iade faturası kesilmesi ve bu faturasının muhasebe kayıtlarına işlenmesi söz konusudur. Ürünü alan şirketin kendisine gelen faturayı reddetme süresi (7 gün) içerisinde ise fatura reddedilerek iade faturası kesilir ve mal iadesi gerçekleştirilir. İade faturası muhasebe kayıtlarına işlenirken malın eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde iade edilmiş olması, geçici vergi dönemlerinin geçip geçmediği gibi hususlar dikkat edilmesi gereken detaylardır. Önceki yıl satılan bir ürünün cari yıl içerisinde iadesi söz konusu da olabilir. Bu gibi durumlarda ise ayrı ayrı muhasebe kayıtları tutulması gerekir.

İade Faturasını Kim Düzenler?

İade faturaları, hem alıcılar hem de satıcılar tarafından düzenlenebilir. Yaygın olarak bir malın ya da hizmetin satışından sonra alıcılar kusurlu mal ya da hizmet veya farklı nedenlerle iade işlemi yapar. Bu durumlarda düzenlenen iade faturaları satıştan iade faturalarıdır. Bazen de satıcılar satılan mal veya hizmetin iadesini talep edebilir. Bu durumlarda kesilen iade faturası ise satıştan iade faturasıdır. Her iki durumda da iade faturası kesilebilmesi için tarafların vergi mükellefi olması gerekir.

İade Faturası Süresi

İlgili yasal mevzuatlar gereği, kesilen satış faturaları alıcı tarafından onaylanmazsa 7 gün içerisinde sistem tarafından otomatik olarak onaylanır. Bu 7 günlük süre iade faturası süresi olarak da geçerlidir. Yani bir alışveriş sonrasında yapılacak olan iade işlemlerinde iade faturası süresi 7 gündür. Bu süre için satış faturasının kesildiği tarih baz alınır.

Fatura oluşturma, fatura alma, iade faturası oluşturma gibi dikkat, emek ve zaman isteyen tüm ön muhasebe süreçlerinizi dijital dünyaya taşıyabilirsiniz. Orka Bilgisayar tarafından sunulan e-fatura, e-arşiv, e-defter, e-irsaliye, e-Smm başta olmak üzere diğer kurumsal muhasebe çözümlerini inceleyebilir ve hemen teklif alabilirsiniz.

demo-attachment-1240-Mask-Group-47@2x

Fatura Türleri Nelerdir?

Alınan mal veya hizmete dair ispat niteliği taşıyan ve ödeme işlemleri için olmazsa olmaz bir belge olan fatura, özellikle işletmeler için oldukça önemli bir evrak niteliği taşır. Malî denetimlerde incelenen faturaların yasal gerekliliklere uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Amacına uygun olarak düzenlenmesi de şirket menfaatlerini koruma açısından önem arz eder. Bu nedenle fatura türleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmak ve faturalandırma süreçlerini etkin bir şekilde yönetmek şirketler için zaruridir.
Fatura çeşitlerinden bahsederken önce bunları da kendi içinde gruplandırmak gerekir. Çünkü faturalar farklı yaklaşımlara göre çeşitlendirilir. Amaç, ödeme dönemi, vergilendirme yöntemi ve gönderim şekline göre farklı fatura türlerinden söz etmek mümkündür.

Amacına Göre Fatura Türleri

Faturayı oluştururken yapmak istediğiniz işlem faturanızın türünü belirler. Buna göre 4 çeşit faturadan söz etmek mümkündür:

  • Satış Faturası: Satış veya hizmet gerçekleştirdiğinizde ödemenizi alabilmeniz için müşterilerinize düzenlediğiniz yasal belge satış faturası olarak adlandırılır.
  • İrsaliyeli Fatura: Sevk irsaliyesi faturadan bağımsız olarak ayrıca düzenlenebilen bir belgedir. Ancak irsaliye ve faturayı tek seferde düzenlemek isterseniz başvuracağınız fatura türü irsaliyeli faturadır.
  • Proforma Fatura: Satış veya hizmet gerçekleşmeden önce asıl faturanın taslağı gibi düzenlenen, müşteriye ön onay ve ödeme için sunulan faturadır. Müşterilerinizin alacakları ürün veya hizmetin detayı ile ödemeleri gereken tutarı önceden görebilmeleri için proforma fatura düzenleyebilirsiniz. Ancak devamında asıl faturayı da mutlaka düzenlemeniz gerekir çünkü proforma faturanın yasal geçerliliği yoktur.
  • İade Faturası: Eğer almış olduğunuz bir ürün veya hizmet iptal olduysa ya da iade işlemi gerçekleştirdiyseniz bunu yasal boyuta taşımak için kullanacağınız fatura türüdür.

Ödeme Bilgisine Göre Fatura Türleri

Faturanın düzenlendiği tarihte ödeme yapılmış veya yapılmamış olmasına bağlı olarak farklı fatura türlerinden bahsedilir:

  • Açık Fatura: Fatura düzenlendiği tarihte henüz ödeme yapılmamışsa bu fatura açık fatura olarak adlandırılır. Eğer açık fatura düzenliyorsanız kaşe imzaya faturanın üst kısmında yer vermeniz gerekir.
  • Kapalı Fatura: Fatura düzenlendiği tarihten önce ödeme yapılmışsa bu fatura kapalı fatura olarak ifade edilir. Kapalı fatura düzenliyorsanız da kaşe imzayı faturanın alt kısmına yerleştirmeniz gerekir.

Vergilendirmeye Göre Fatura Türleri

Faturaya dahil olan vergi türlerine bağlı olarak farklı tür faturalar ortaya çıkar. Bunlar:

  • Tevkifatlı Fatura: Faturada belirlenen katma değer vergisinin alıcı ve satıcı tarafından ödendiği fatura türüdür. Sektörlere göre değişen tevkifat oranları vardır ve alıcı ile satıcının ödeyeceği vergi miktarları bu oranlara göre pay edilir.
  • ÖİV’li Fatura: Özel iletişim vergisi içeren ve mobil iletişim hizmetleri için uygulanan fatura türüdür.
  • ÖTV’li Fatura: Genellikle lüks tüketim kapsamında değerlendirilen veya sağlığa/çevreye zararı bulunan ürün ve hizmetlere ilişkin özel tüketim vergisi içeren faturalardır.
  • Stopajlı Fatura: Kaynakta kesme olarak da bilinen stopajı içeren faturalarda elde edilen gelirin belirli miktarının doğrudan vergi dairelerine aktarılması söz konusudur.
  • İstisna Fatura: KDV muafiyetinden yararlanılan bir özel durumlarda kullanılan faturalardır. (İhraç kayıtlı işlemler, ihracatlar vs.)

Gönderim Şekline Göre Fatura Türleri

Fatura türlerini ortaya çıkaran bir diğer durum da gönderim türüdür. Gönderim metoduna göre faturalar şunlardır:

  • Basılı Fatura: Matbu fatura olarak da bilinen ve özel fatura formatları ile elle yazılarak oluşturulan faturadır. Söz konusu şirkete teslim edilmesi gerekir.
  • Dijital Fatura: Dijital ortamda oluşturmak ve muhafaza etmek suretiyle kullanılan faturadır.
  • E-fatura: E-fatura mükellefi olan şirketler arasında kullanılan fatura türüdür. Oluşturulan faturalar e-fatura sisteminde kolayca görülebilir.
  • E-arşiv Fatura: E-fatura mükellefi olmayan işletmelerin GİB sistemi üzerinden düzenlediği ve E-Fatura işletmelerinin E-Fatura mükellefi olmayan işletmelere düzenlediği faturadır.

Orka Bilgisayar e-fatura, e-defter, bordro, insan kaynakları gibi çeşitli süreç ve işlemleriniz için akıllı çözümleri sizinle buluşturur. Orka Muhasebe Programı ile fatura düzenleme başta olmak üzere çok sayıda finansal işlemi bir düzen ve sistem dahilinde gerçekleştirebilir, şirketinizin verimliliğini artırabilirsiniz.

demo-attachment-1245-Mask-Group-43@2x

Kıdem Tazminatı Fonu Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Türkiye’deki mevcut yasal mevzuatlar gereği kıdem tazminatı, çalışan haklarından biri ve belki de en önemlisidir. Çalışan ile işveren arasındaki iş sözleşmesi ile garanti alınan bir hak olan kıdem tazminatı dönemsel olarak kanuni düzenlemelere konu olur ve ülke gündemine sıkça gelir. Son yıllarda kıdem tazminatı fonu bu konuyla ilgili en çok konuşulan gündem maddesidir. Peki kıdem tazminatı nedir? Yeni kıdem tazminatı fonu neleri kapsar ve kıdem tazminatı fonu hesaplama nasıl yapılır?

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta primi, çalışanların devletin sunduğu sağlık hizmetleri, işsizlik maaşı gibi sosyal güvencelerden faydalanabilmeleri ve emeklilik hakkı elde edebilmeleri için işveren tarafından devlete ödenen teminat tutarıdır. Bu ödeme, çalışanın maaşından kesilen belli bir tutarın Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılması yoluyla gerçekleşir. SGK’ye ödenen prim oranı, sosyal güvenlik hizmetinden faydalanan kişinin çalışan veya işveren olmasına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sigorta primi hesaplama, çalışanın prime esas brüt kazanç tutarı üzerinden yapılır. Sigortanın devamlılığı için ödemenin aksamadan gerçekleştirilmesi gerekir. Ödemelerin kesildiği aşamada sigortalılık hakları da yitirilir.

İş sözleşmesi Nedir? Türleri Nelerdir?

Kıdem Tazminatı Nedir?

Kıdem tazminatı, işveren ile çalışan arasındaki iş sözleşmesinden doğan bir haktır. En basit ifadeyle, bir çalışanın o işyerinde geçirdiği süreye göre belirlenen, çalışanın işveren için harcadığı emek karşılığında ödenen bir tazminattır. Kıdem tazminatı, bir iş yeri ile olan sözleşmesi kanunlarda açıklanan haklı gerekçeler dışında kalan durumlar nedeniyle feshedilmesi halinde çalışanın yeni bir iş bulana kadar maddi ihtiyaçlarını karşılamasını amaçlar.

Çalışanlara Hangi Durumlarda Kıdem Tazminatı Ödenir?

Bir çalışanın kıdem tazminatı alabilmesi için işveren tarafından işten çıkarılması ya da kanunla açıklanan haklı gerekçelere dayanarak işten kendi isteğiyle ayrılması gerekir. Çalışanların kıdem tazminatı alabilmesi için o işyerinde en az 1 yıl süreyle çalışması şartı da aranır. Ülkemizde 4857 Sayılı İş Kanunu, kıdem tazminatı ödenmesi gereken durumları ve kıdem tazminatına dair tüm detayları açıklar. Yasal mevzuatlara göre, işverenin iş sözleşmesini haklı gerekçeler olmadan feshetmesi durumunda çalışana kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Çalışanların kıdem tazminatı alabilecekleri haklı fesih şartları ise kanunlarda şöyle açıklanmıştır:

  • Sağlık sebepleri nedeniyle işten ayrılması
  • Alacaklarının ödenmemesi durumunda işten ayrılması
  • İşverenin işçi aleyhine suç işlemesi (taciz, mobing, hakaret gibi)
  • İş sözleşmesinde belirtilen iş koşullarında esaslı değişiklikler yapılması (görev tanımı veya görev yerinin değişmesi gibi)
  • Erkek çalışanların askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılması
  • Kadın çalışanların evlilik gerekçesiyle işten ayrılması
  • Çalışanın emekli olması
  • İşçinin ölümü

Kıdem Tazminatı Fonu Nedir?

Kıdem tazminatları, işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıkların büyük bir bölümünü oluşturur. Bazı durumlarda işverenler çalışanlarına hak ettikleri halde çeşitli iddialarla kıdem tazminatı ödememe yoluna gidebilmektedir. Kıdem tazminatı uyuşmazlık durumları çoğu zaman öncelikle arabuluculuk sistemi ya da yargı yoluyla sonuca ulaştırılır. Bu sorunların önüne geçilmesi için planlanan yeni kıdem tazminatı fonu sistemi, çalışanın kıdem tazminatı hakedişlerinin çalıştığı dönemde işveren tarafından ayrılmasını amaçlar. Yani, kıdem tazminatı fonu ile işverenler, belirli dönemlerde kıdem tazminatı fonlarına ödeme yaparlar. Böylece, çalışanın kıdem tazminatı hakedişleri çalıştığı süre boyunca da güvence altına alınır. İşverenler de çalışanları ile yollarını ayırmak durumunda kaldığında kıdem tazminatı için yüklü ödemeleri tek kalemde yapmaktan kurtulur ve kıdem tazminatlarının getirdiği maddi yükümlülükleri zamana yaymış olur.

Kıdem Tazminatı Hesaplama

Hukuki ve kanuni düzenlemeleri halen devam eden ve henüz netleşmemiş olan kıdem tazminatı fonu sistemi, çalışanların işyerinde çalışmaya başladığı dönemden itibaren her yıl için 30 günlük brüt ücretinin fona aktarılması şeklinde planlanır. Böylece çalışanlar, kıdem tazminatı fonlarında kendileri için ayrılan tutarları çalıştıkları süre içerisinde görebilirler. Yeni kıdem tazminatı fonu sisteminde, fonda biriken tutarlara devlet desteği ve fonların işletilmesi de söz konusudur. Yeni kıdem tazminatı fonu sisteminde, halihazırda çalışanların geçmişten gelen kıdem tazminatları haklarının fona eklenip eklenmeyeceği ya da sisteme nasıl dahil edileceği konusunda tartışmalar devam etmektedir.

Kıdem tazminatı fonu, çalışanlar ile iş verenler arasındaki uyuşmazlıkların çözümüne yönelik alternatif bir yöntemdir. İşletmelerin kıdem tazminatı gibi ödemeler de dahil olmak üzere, tüm kurumsal muhasebe süreçlerini etkin bir şekilde yönetebilmeleri için dijital çözümler sunan Orka Bilgisayar ile siz de e-dönüşüme hemen başlayabilirsiniz. Orka Bilgisayar’ın sunduğu kurumsal muhasebe ve yazılım hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.